Uzaya gitmemizin birçok anlamı var.

Astronot Alper Gezeravcı şu an gökyüzünde bir yerde ve Uluslararası Uzay İstasyonunda.
İnsanlar, olaylar, gelecek hayatlar hakkında sürekli olumsuz konuşan, karamsarlık ve huzursuzluk taşıyan genellemeler yapan kimselerden olmamamız gerektiğine inanıyorum. Bu durumu ahlak edinerek bu olumsuz ifadeleri reflekse döndürenlerin ise ruhunun sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Bu konudaki inancımın delilini de Kahraman Gazze halkından vermek istiyorum. Dünyadaki devasa maddi kayıplarına göre ölçeklendirdiğimizde, hiçbir şeye gülmemeleri ve umutsuzluk girdabında perişan olmaları gerekirken Gazze halkının hala ümit var oluşu ve psikolojisi yüksek hali ile dünyaya ışık tutan bebeğinden çocuğuna, yaşlısından gencine insanlık, tevekkül ve umut dersi veriyor. Kişilerin Allah ile arasında sorun oluştuğu ve ruhu yıprandığı zaman aşağılık kompleksi ve kibrin yansıması ile psikolojilerinin zarar gördüğünü biliyoruz.
Müslümanlar ve dahi gayri Müslim de olsa sanki kendisi bu topluluğun dışında yargılama merciinin en üstünde bir pozisyonda imiş, gerek milli, gerek manevi her direnişte her atılımda, olumsuzlamalarını saydırdıkça saydıran ve felaket tellallığı yaparak milletin en zekisi gibi davranan kimseleri yadırgıyoruz.
Ne demiş Erenler: “Bir kimsede gördüğünüz iyi ve güzel hasletler, aslında sizde de bulunan hasletlerdendir çünkü bir olguyu yorumlamak için evvelâ onun tanımını biliyor olmanız gerekir. Bu sebeple maharet sizdedir, güzeli güzel yapan sizin nazarınızdır.”
Uzaya giden astronotumuz ve bununla birlikte gelecek olan başarıya karşı yükledikleri anlamsız mesajlarda da aynı davranış bozukluğunu okuyoruz.
Oysaki

Uzaya gitmemizin birçok anlamı var.
Alper Gezeravcı Türkye vatandaşı olan ilk Astronottur. İlk Müslüman Türk Astronot olan Kazak Türkü Aybekirov’dur. Aybekirov uzaya giderken yanında Kuranı Kerim’i de götürmüştür ve Müslümanlık adına da önemli bir adım atmıştır. Uzayda yapılan çalışmalara katılmış ve uzayda 8 gün kadar kalmıştır. Baykonur Uzay Üssü’nden uzay aracı fırlatıldığında Kazakistan SSCB’ye bağlı iken uzay aracı üsse indiğinde Kazakistan bağımsız bir devlet oldu. Uzaya götürdüğü Kuranı Kerimi de ilk Kazak Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’e de hediye etmiştir. Nazarbayev o Kuran ile TV’de o sene konuşma yapmıştı. O daracık küredeki pencereden dünyanın ilk “renkli” uzay filmini çeken dünya “mavi”sini uzaydan görüntüleyip dünyadakilere gösteren kişidir aynı zamanda.

(Kaynak: belgeseltarih.com Link: https://www.belgeseltarih.com/uzaya-cikan-ilk-turk-kozmonot-kimdi/)

El-Mühim:
Bu çok kıymetli bir ilktir ve tartışılmaz bir şekilde yeni yolculuklara da sebebiyet verecek ateşi fitillemiştir.
Uzaya gitmemizin birçok anlamı var.
Neden mi?
Atlanta’daki Emory Üniversitesi tıp fakültesinde yapılan deneyde geçmişe dair ruhumuzun derinliklerindeki varlığını bile bilmediğimiz travmaların şimdi şu andaki bedenimizle somutlaştırarak sağaltımı anlatılır. Bedeni geçmişin gizine açılan bir kapı gibi kullanarak somatik deneyimlemeyi anlatırken (yaşanan her tecrübenin olumlu ya da olumsuz) nesillerimize hatta 5. nesilde bile torunlarda ortaya çıkabildiği ispatlanmıştır.

Atlanta’daki Emory Üniversitesi tıp fakültesinde yapılan bu deneyde erkek farelere kiraz çiçeği kokusu verilip, ayaklarından elektroşok veriliyor. Fareler buna koşullandırılıyor yani artık elektroşok verilmese bile koku salındığında korku ve şok belirtisi gösteriyorlar. Buraya kadar basit şartlanma süreci. Sonrası ilginç.
Bu erkek farelerin devam eden soyunda, hatta 5. nesilde bile torun fareler kiraz çiçeği kokusu duyduklarında korku ve panik reaksiyonu gösteriyorlar.

Farelerin erkek eşey hücresi ile aktarılan, M71 isimli burundaki koku reseptörlerini kodlayan, kiraz çiçeği kokusuna tepki veren gende, epigenetik bazı işaretler bulunuyor. (DNA kodlaması, dizilimi genotipi değişmediği halde, canlıda belirgin özellikler vurguluyor). Bu işaretler sayesinde, yavrularda bu gen daha fazla ifade edilebiliyor. Bu durum, yavruların ve torunların beyinlerinde fiziksel değişimlere neden oluyor: hepsinde daha büyük bir glomerulus var ki bu kısım, beynin kokudan sorumlu bölgesi.
Diğer farelere göre bu soydaki farelerin beyinlerinde daha fazla M71 nöronu var ve bunlar burnundan beyne daha fazla akson (sinir ucu) gönderiyor.

Dolayısıyla atalarının travmaları 5. kuşak torunda bile travma olarak anlamlandırılamasa bile travma tepkileri verdiriyor yani korku, kaçınma içgüdüsü veriyor. Buna transgenerasyonel travma deniyor.
Bu durumun tersi de giren ve çıkan yasasına göre aynı etkiyi gösteriyor.

Şu halde;
Uzaya gitmemizin birçok anlamı var.
Türkiye’nin ilk astronotu uzaya neden gidiyor?
Bu sorunun yanıtı, Tübitak, NASA ve Axiom Space iş birliği ile gerçekleştirilecek deneylerde gizli. Alper Gezeravcı, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda uzayda gerçekleştireceği deneyler için gidiyor. Gezeravcı uzayda 14 gün boyunca kalacak ve 13 farklı deney yapacak.

15 gün uzayda kalacak olan Gezeravcı, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda 13 farklı görev gerçekleştirecek.
Biyoloji, tıp, genetik, yapay zeka gibi alanlarda yapılacak testler Türkiye’nin geleceğine ışık olabilir nitelikte.
Sadece Mikro yerçekimi ortamında gerçekleştirilebilecek deneyler, insan sağlığı ve malzeme bilimi deneylerin ana konusunu oluşturuyor.

Malzeme bilimi alanındaki deneyler, yüksek sıcaklıklara dayanıklı alaşımların üretilmesini kapsıyor. Bu alaşımlar; uzay, havacılık ve savunma sanayisi alanlarında kullanılacak yeni malzemelerin geliştirilmesi için kullanılacak.
İnsan fizyolojisi üzerine yapılacak deneylerde, astronotların uzayda maruz kaldığı düşük yer çekimi, radyasyon, beslenme, uykusuzluk gibi durumlarda fizyolojik ve biyokimyasal değişimler incelenecek.
Bu değişimlerin tespit edilmesi uzun süreli uzay yolculuklarına hazırlık için büyük önem taşıyor.
Ayrıca, uzaydaki radyasyonun kanserli hücrelere olan etkisi de araştırılacak.

Balda bulunan propolis maddesinin mikro yerçekiminde bakteriler üzerindeki etkisi de bir başka araştırma konusu ve bu başlıklara baktığımız zaman muhteşem bir içerik görüyoruz. Bu deneysel tecrübelerin ışığında maddi manevi gelişmelerin hepsi sonuca ulaşsa da ulaşmasa da şu an itibarıyla bizden milletimizden geleceğe dair umudun şuuru ile sahiplenildiğinde genlerimizde oluşan bir hamd, şükür, izzet, gurur, onur, kıvanç, mutluluk, huşu, sefer, dua, zafer, bilim, ilim, heyecan ve kabiliyet olarak somatik gençlerimize aktarılarak 5 nesil ötemize kadar ulaşılacak zaferlere sebep bi iznillah. İnşeallah nesillerimize aktarılacak.

Uzaya gitmemizin birçok anlamı var.
Olmadığın yerde söz üretemezsin. Binlerce uydunun 3. Dünya savaşlarına hazırlık yaparak pozisyon aldığı şu zamanda, tatilini gezegenler arası yapmayı planlayanlara karşı bu konuya bigane olacak bir millet olarak Türkiye’yi düşünebiliyor musunuz?
Asla olamaz.
Uzay adı altında starlinkler ile yönetilen hümanoid askerler ile cephelendirilen daha nice savaşlar verilecek görünüyor. Biz, arz da küffara karşı etten duvar olacağız da, onlar silaha dahi kıymadan biyolojik ve kozmik savaşlarla bizi yeryüzünde ve uzayda mı nakavt edecekler.

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır. Elbette şu küçücük gelişme ile dünyanın hakimi olma hayalleri kurmuyoruz fakat hayali olmayanın dilekleri duaları olmaz ve gerçek hayatta da sonuç bulmaz, bunu biliyoruz.
Asla felaket tellallığı yapmayalım. Bilakis yapılan her gelişme için tüm güzel dileklerimizi kozmik aleme yaydıkça yayalım. Oranın kudretli ve çok güçlü bir imparatoru var. O imparatorun yüce elçisi bir hadisi şerifte buyuruyor ki:
“Bir kimsenin ‘İnsanlar helak oldu!’ dediğini duyarsanız, bilin ki o, herkesten çok helak olmuştur.” Müslim.
Gözümüzün içine baka baka Gazze soykırımında her türlü melanetliği yapan, insanlık artığı, zalim ve soysuz topluluklara karşı hiçbir yardımını esirgemeyen taraftarları bize ibreti alem olmalı. Bebek katillerine, kadın, çocuk tecavüzcülerine paket paket yiyecek, içecek, uçaklar dolusu gemiler dolusu silah ve mühimmat gönderen kötülükte bile birbirlerine taraftar olanlara karşı biz bir necip millet olarak nasıl iyi işlerde el ele tutuşamayız? Bu mümkün değil.
Biz zalime karşı boykot etmeye ve dünyadaki her zulmü ve hassaten Gazze Soykırımı’nı gündemde tutmaya devam edeceğiz.

Kendi ürünlerimizi ve milli değerlerimizi, bilime, ilime dair gelişimlerimizi samimiyet ve tüm güzel dileklerimiz ile sımsıkı tutarak güçlendireceğiz. Kendimizde büyük bir inanç ile Allah’a güvenerek içselleştirdiğimiz; Hamd şükür, izzet, gurur, onur, kıvanç, mutluluk, huşu, sefer, dua, zafer, bilim, ilim, heyecan ve kabiliyet olarak somatik genlerimize aktarılarak 5 nesil ötemize kadar ulaşılacak zaferlere sebep bi iznillah.
Sizin de artık yavaş yavaş hissedeceğiniz umut gerçek oluyor.
Senin için, neslin, milletin için yine yeniden hep beraber euzu billahi mineşşeytanirracim
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla:
”Rabbimiz! Peygamberlerin aracılığıyla bize vaad ettiklerini ver bize, kıyamet gününde bizi rezil etme. Sen asla sözünden caymazsın.” Al-i İmrân 194

Ey Allah’ım
Gazze’nin zafer naralarını da atacak fethi bize ve amel defterimize nasip et.
Uzaya gitmemizin çokça anlamlarını bizlere hayırla tahakkuk eden kaderler ihsan et!

Hayırlı olsun, dualarımız. seninle #Türkiye
#GururDuyTürkiye #UzayaÇıkıyoruz #Kuran #KuranıKerim

HATİCE ŞEBNEM DİKTÜRK

QOSHE - UZAYA GİTMEMİZİN BİR ÇOK ANLAMI VAR! - Hatice Şebnem Diktürk
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

UZAYA GİTMEMİZİN BİR ÇOK ANLAMI VAR!

5 2
20.01.2024

Uzaya gitmemizin birçok anlamı var.

Astronot Alper Gezeravcı şu an gökyüzünde bir yerde ve Uluslararası Uzay İstasyonunda.
İnsanlar, olaylar, gelecek hayatlar hakkında sürekli olumsuz konuşan, karamsarlık ve huzursuzluk taşıyan genellemeler yapan kimselerden olmamamız gerektiğine inanıyorum. Bu durumu ahlak edinerek bu olumsuz ifadeleri reflekse döndürenlerin ise ruhunun sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Bu konudaki inancımın delilini de Kahraman Gazze halkından vermek istiyorum. Dünyadaki devasa maddi kayıplarına göre ölçeklendirdiğimizde, hiçbir şeye gülmemeleri ve umutsuzluk girdabında perişan olmaları gerekirken Gazze halkının hala ümit var oluşu ve psikolojisi yüksek hali ile dünyaya ışık tutan bebeğinden çocuğuna, yaşlısından gencine insanlık, tevekkül ve umut dersi veriyor. Kişilerin Allah ile arasında sorun oluştuğu ve ruhu yıprandığı zaman aşağılık kompleksi ve kibrin yansıması ile psikolojilerinin zarar gördüğünü biliyoruz.
Müslümanlar ve dahi gayri Müslim de olsa sanki kendisi bu topluluğun dışında yargılama merciinin en üstünde bir pozisyonda imiş, gerek milli, gerek manevi her direnişte her atılımda, olumsuzlamalarını saydırdıkça saydıran ve felaket tellallığı yaparak milletin en zekisi gibi davranan kimseleri yadırgıyoruz.
Ne demiş Erenler: “Bir kimsede gördüğünüz iyi ve güzel hasletler, aslında sizde de bulunan hasletlerdendir çünkü bir olguyu yorumlamak için evvelâ onun tanımını biliyor olmanız gerekir. Bu sebeple maharet sizdedir, güzeli güzel yapan sizin nazarınızdır.”
Uzaya giden astronotumuz ve bununla birlikte gelecek olan başarıya karşı yükledikleri anlamsız mesajlarda da aynı davranış bozukluğunu okuyoruz.
Oysaki

Uzaya gitmemizin birçok anlamı var.
Alper Gezeravcı Türkye vatandaşı olan ilk Astronottur. İlk Müslüman Türk Astronot olan Kazak Türkü Aybekirov’dur. Aybekirov uzaya giderken yanında Kuranı Kerim’i de götürmüştür ve Müslümanlık adına da önemli bir adım atmıştır. Uzayda yapılan çalışmalara katılmış ve uzayda 8 gün kadar kalmıştır. Baykonur Uzay Üssü’nden uzay aracı fırlatıldığında Kazakistan SSCB’ye bağlı iken uzay aracı üsse indiğinde Kazakistan bağımsız bir devlet oldu. Uzaya götürdüğü Kuranı Kerimi de ilk Kazak Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’e de hediye etmiştir. Nazarbayev o Kuran ile TV’de o sene konuşma yapmıştı. O daracık küredeki pencereden dünyanın ilk “renkli” uzay filmini çeken dünya “mavi”sini uzaydan görüntüleyip dünyadakilere gösteren kişidir aynı zamanda.

(Kaynak: belgeseltarih.com Link: https://www.belgeseltarih.com/uzaya-cikan-ilk-turk-kozmonot-kimdi/)

El-Mühim:
Bu çok kıymetli bir ilktir ve tartışılmaz bir şekilde yeni yolculuklara da sebebiyet verecek ateşi fitillemiştir.
Uzaya gitmemizin birçok anlamı var.
Neden mi?
Atlanta’daki Emory Üniversitesi tıp fakültesinde yapılan deneyde geçmişe dair ruhumuzun derinliklerindeki varlığını bile bilmediğimiz travmaların şimdi şu andaki bedenimizle somutlaştırarak sağaltımı anlatılır. Bedeni geçmişin gizine açılan bir kapı gibi kullanarak somatik deneyimlemeyi anlatırken (yaşanan her tecrübenin olumlu ya da........

© Mir'at Haber


Get it on Google Play