Hz. Süleyman hem bir peygamber hem de bir hükümdardı… Dinin hükümdar olmaya, saraylarda yaşamaya engel olmadığının en büyük delilidir Hz. Süleyman… Bugün Müslümanlara yakıştırılmayan ve Müslümanlara çok uzak zannedilen sanayi ve sanat alanındaki gelişme ve ilerlemeler Hz. Süleyman döneminde ileri safhadaydı… Dinin sanayi ve sanat alanındaki gelişmelere engel olmadığının, aksine dinin bu alanlardaki gelişmeleri desteklediğinin en güzel delilidir Hz. Süleyman… Zira sanat ve sanayi alanındaki buluşlar akıl ayetinin kâinat ayeti ile bütünleşmesi sonucu ortaya çıkmaktadır… Din sanayi ve sanatın var olmasına, buluşların yapılmasına değil kötü emeller için kullanılmasına karşıdır… Sanatın dinden, dinin sanattan koparılması tamamen eksik ve yanlış din algısıyla ilgili bir problemdir…

Saray hayatının debdebeli ve en ileri düzey şeklini yaşayan Hz. Süleyman saray karşıtı edebiyata da en güzel cevaptır… Peygamber olmanın çadırlarda ve köhne yerlerde yaşamayı gerektirmediğini, takvanın dünya nimetlerinden uzaklaşmak olmadığını en iyi Hz. Süleyman’ın saray hayatı anlatır… Saray hayatı, halkın sefil şartlarda yaşam sürdüğü bir ortamda zilletin, halkın müreffeh bir yaşam sürdüğü ortam ve zamanda ise izzetin sembolüdür…

Saraylar devletin ekonomik refahını gösterdiği gibi halkın refah seviyesini de göstermektedir… Hz. Ömer’in saray kurmadan devleti yönetmesi saray hayatının haram olmasıyla ilgili değil halkın refah seviyesi ile ilgilidir… Halkın ekonomik refahının yüksek olmadığı ülkelerde yöneticilerin yüksek maaş alıp, lüks ve şatafat içinde saraylarda hüküm sürmeleri halktan kopuk olduklarını gösterir… Devletin “itibardan tasarruf olmaz” anlayışı halkın müreffeh bir yaşam sürdüğü ülkeler için söz konusu olabilir… Eğer bir devlet halkını refah içinde yaşatıyorsa, devlet geliri adil paylaştırılıyorsa yöneticiler sarayları yurt edinebilir, bunun kınanacak hiçbir tarafı da yoktur…

Hz. Süleyman’ın egemen bir güç olması ve büyük imkânları kullanması refahın, varlığın ve imkan çokluğunun herkesi saptırmadığını, yönetimi ve kendisine verilen imkanları ilahi bir lütuf olarak algılayanların sapmayacağını, makamları insanları köleleştirmek için değil hak ve adaletin hâkim olması için kullananların muvaffak olacaklarını göstermektedir… Dava sahibi yöneticiler makam, mevki ve imkânları sadece geçici bir araç olarak görürler ve davalarının zafer bulması için çalışırlar… Yönetime geçtiklerinde davalarını unutup güç sarhoşluğuna girenler kaybetmeye mahkûmdurlar…

Devleti ister saraydan ister kulübeden yönetin… Sakın iktidar şehvetine yenik düşmeyin… Zira iktidar şehvetine yenik düşerseniz kendinizi ilahlaştırmaya, gücünüzü firavunlaştırmaya, imkânınızı karunlaştırmaya başlarsınız… Kötü olan iktidar olmak değil iktidar şehvetine yenik düşmektir… İktidar şehveti, meşru olup olmadığına bakmadan iktidara giden tün kapıları size açık tutar… Hz. Süleyman’ı muktedir kılan şey iktidarı değil iktidar şehvetine yenik düşmemesiydi… Firavun ve Karunları bitiren ise iktidar şehvetinin peşine takılmalarıydı…

Unutmayın! İktidar şehveti sadece hükümdarlar için değil yönetim makamında olan herkes için söz konusudur… Dünyayı yakıp yıkan, canları yıkan, savaş ve kavgalara sebep olan şeyin adıdır iktidar şehveti… Müslüman yönetici ve hükümdarlar yönetimin bir emanet olduğuna inanmalı, görevlerinin hak ve adaleti tesis etmek olduğunu idrak etmeli ve makamlara bağlanmadan makamlarda durmaları gerektiğini bilmelidirler… Makamlara zenginleşmek için değil makamlara zenginlik katmak için talip olmalıdırlar… Yönetime geldikleri beyaz gömleği kirletmeden terk etmeyi hedef edinmeliler… Belkıs’ın gönderdiği hazineleri reddeden Hz Süleyman’ın tavrını kendilerine örnek almalı ve onun dediği gibi “rabbimin bana verdikleri bana yeter” demeliler…

CAHİT KARAALP

MİRATHABER.COM -YOUTUBE-

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ

QOSHE - İKTİDAR ŞEHVETİ VE HZ. SÜLEYMAN’IN DURUŞU - Cahit Karaalp
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İKTİDAR ŞEHVETİ VE HZ. SÜLEYMAN’IN DURUŞU

12 1
17.04.2024

Hz. Süleyman hem bir peygamber hem de bir hükümdardı… Dinin hükümdar olmaya, saraylarda yaşamaya engel olmadığının en büyük delilidir Hz. Süleyman… Bugün Müslümanlara yakıştırılmayan ve Müslümanlara çok uzak zannedilen sanayi ve sanat alanındaki gelişme ve ilerlemeler Hz. Süleyman döneminde ileri safhadaydı… Dinin sanayi ve sanat alanındaki gelişmelere engel olmadığının, aksine dinin bu alanlardaki gelişmeleri desteklediğinin en güzel delilidir Hz. Süleyman… Zira sanat ve sanayi alanındaki buluşlar akıl ayetinin kâinat ayeti ile bütünleşmesi sonucu ortaya çıkmaktadır… Din sanayi ve sanatın var olmasına, buluşların yapılmasına değil kötü emeller için kullanılmasına karşıdır… Sanatın dinden, dinin sanattan koparılması tamamen eksik ve yanlış din algısıyla ilgili bir problemdir…

Saray hayatının debdebeli ve en ileri düzey şeklini yaşayan Hz. Süleyman saray karşıtı edebiyata da en güzel cevaptır… Peygamber olmanın çadırlarda ve köhne yerlerde yaşamayı gerektirmediğini, takvanın dünya nimetlerinden uzaklaşmak olmadığını en iyi Hz. Süleyman’ın saray hayatı anlatır… Saray hayatı, halkın sefil şartlarda yaşam sürdüğü bir ortamda zilletin, halkın müreffeh bir yaşam sürdüğü ortam ve zamanda ise izzetin sembolüdür…

Saraylar devletin ekonomik refahını gösterdiği gibi halkın refah........

© Mir'at Haber


Get it on Google Play