Bismillâhirrahmânirrahîm;

Seçim kampanyalarını birlikte takip ediyoruz. Yerel seçimlerde; yerelin gücü, sorunlar, çözüm yolları konuşulması gerekirken; bunlardan başka her şey öne çıkarılıyor. Sorunlar perdelenmeye çalışılıyor. Tutarsızlık, ciddiyetsizlik, umursamazlık, keyfilik kol geziyor. Polemik, kavga, ayrıştırma, yalan ve kibir politikası revaç bulmuş durumda!

İletişim teknolojisinin zirve yaptığı atmosferde, hâlâ ilkel yöntemler kullanılıyor. Şehirlerin her yerini parti bayrakları ile süsleme, billboardları doldurma, akşama kadar seçim araçlarını cadde ve sokaklarda müzik eşliğinde dolaştırma ve tavan yapan gösteriş, tanıtma yöntemi olarak seçiliyor. Bir büyük şehirde seçmen, seçeceği adayı hiç doğrudan görmeden ve dinlemeden oy vermek zorunda bırakılıyor.

Dünyanın hiçbir yerinde bizdeki gibi seçim yöntemi yok. Avrupa görevlerim sırasında defalarca eyalet veya merkezî yönetim seçimlerine şahit oldum. Hiçbir yerde ne miting, ne sesli araçlarla gürültü kirliliği oluşturma, ne şehrin her yerini parti bayrak ve aday posterleriyle donatma olayına rastlamadım. Sadece yerleşim yerlerinin izin verilen bölümlerine aday posterlerinin nizamî olarak asıldığını gördüm. Bu da seçime katılan adayın bilinmesi için!

Partiler, sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri, halkın temsilcileri ile görüşüyorlar. Ama asıl büyük tanıtmayı siyasi rakipleriyle TV’lerde bir araya gelerek yapıyorlar. Siyasi liderler açık oturumlarda görüşlerini açıklıyor; er meydanı gibi, rakipler medenice tartışıyorlar. Halk seçeceği adayı yakından tanıyor; içine sinen bir kanaat oluşturuyor.

HALK YOK SAYILIYOR

BİZDE seçimler; “tek taraflı” ve sınırsız “güç gösterisi”; israf, devlet imkânlarını, medyayı orantısız şekilde ve yine “tek taraflı” kullanma ve bu yöntemle, “Türkiye’de bizden başka parti yok” algısı oluşturmak üzerine kurgulanmıştır. Hazırlanan format dışına çıkılmasına izin verilmiyor. Bir mitingde halk, “İsrail’le ticaret, Türkiye’ye ihanet” pankartı açmıştı. El çabukluğuyla müdahale edip halkın gözünden kaçırmışlar; medyanın görüntü almasına fırsat vermemişlerdi.

Türkiye; ekonomi, ahlâk tahribatı, dış politika ve yerel sorunları konuşmasın diye elden gelen yapılıyor. Gençlerin adayla buluştuğu bir programda, bir kızımız adaya bir soru yöneltmişti. Farklı soru yöneltecek olanlar için önceden hazırlık yapılmış; bir punduna getirilerek konuşmacının elinden mikrofon alınmıştı. “İllâki bizim istediğimizi konuşacaksınız” anlamına gelen tutumla halkın iradesi yok sayılmıştı. Adil seçim yöntemini özlüyoruz.

Türkiye’nin birikmiş sorunlarının konuşulması istenmiyor. Faiz ve enflasyonun ateşi yüksek! Konunun uzmanları dinlenmiyor. Ekonomik kriz Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atacak boyutta! Adil paylaşım yok! Astronomik zamlar yapılıyor; fakat paramızın alım gücü bitirilmiş. Liyakatsiz yöneticiler iş başında! AKP eski milletvekili, eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek şöyle yakındı: “Türkiye; ticaret, din ve siyaseten kandırılmış insanlar ülkesidir.”

İktidar Türkiye’yi “yaşanmaz” hale getirdi. Kumar, uyuşturucu, sapkın akımlar, mafya ve çeteler çocuklarımızı tehdit ediyor. Ajanlar cirit atıyor. Adalet Bakanlığı casusluk amaçlı çalışan 70 civarındaki kişiyi tutukladı.

HALK ÇÖZÜM BEKLİYOR

Saadet Partisi geçmişinden getirdiği engin tecrübeyle, “yaşanılabilir şehir, ilçe ve beldeler” oluşturabilmek için plan, proje ve vaatlerini büyük heyecan ve ciddiyetle tanıtıyor. Erbakan Hoca, onlara, “gelecek seçimler için değil; gelecek nesiller için çalışmayı” öğretmişti. Genel Başkan Temel Karamollaoğlu, bir TV kanalına verdiği mülâkatta, Türkiye’nin temel sorunlarına vukûfiyetini göstermişti.

Sayın Karamollaoğlu, israf yoluyla oluşan ekonomik çöküntünün çaresini açıkladı: “İsrafı kökünden kazımaktan başka çare yok. İsraf o kadar yüksek ki, devletin açığı akıl almaz boyutta! Cumhurbaşkanı bir yere giderken sürekli birkaç uçakla, kendisini koruyacak zırhlı araçlarla, bin kişilik bir orduyla gidiyor.”

Saadet Partisi İBB Başkan Adayı Birol Aydın, İstanbul’a “kalite” kazandıracaklarını, yeşile abananlara fırsat vermeyeceklerini anlattı: “Kentsel dönüşüm, ‘rantsal dönüşüm’ haline geldi. Milletin arsasını almışlar, imar planlarında değişiklik yapmışlar. Rezidanslar yükseltmişler! Bir dairesi 170 milyon!”

Saadet’li adayları yakından izleyin! Her şeyin birbirine karıştığı bir ortamda “seçmen bilinci” çok önemlidir. Ozan Arif uyarıyor: “Eken sen, biçen sensin, / El-avuç açan sensin! / Bunları seçen sensin! / Senin de vebalin var. // Geçim meçim zor deme, / Gitti namus, ar deme, / Soygun, vurgun var deme! / Senin de vebalin var.”

Öngörüleri sağlam olan Erbakan Hoca’nın uyarısı: “AKP’ye oy vererek zulmü destekliyorsun! Gazze’de insanlığı öldürenlere silâh veriyorsun! Ne yaptığının farkında mısın?”

QOSHE - Çok ilginç bir seçime doğru - Şakir Tarım
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Çok ilginç bir seçime doğru

4 0
19.03.2024

Bismillâhirrahmânirrahîm;

Seçim kampanyalarını birlikte takip ediyoruz. Yerel seçimlerde; yerelin gücü, sorunlar, çözüm yolları konuşulması gerekirken; bunlardan başka her şey öne çıkarılıyor. Sorunlar perdelenmeye çalışılıyor. Tutarsızlık, ciddiyetsizlik, umursamazlık, keyfilik kol geziyor. Polemik, kavga, ayrıştırma, yalan ve kibir politikası revaç bulmuş durumda!

İletişim teknolojisinin zirve yaptığı atmosferde, hâlâ ilkel yöntemler kullanılıyor. Şehirlerin her yerini parti bayrakları ile süsleme, billboardları doldurma, akşama kadar seçim araçlarını cadde ve sokaklarda müzik eşliğinde dolaştırma ve tavan yapan gösteriş, tanıtma yöntemi olarak seçiliyor. Bir büyük şehirde seçmen, seçeceği adayı hiç doğrudan görmeden ve dinlemeden oy vermek zorunda bırakılıyor.

Dünyanın hiçbir yerinde bizdeki gibi seçim yöntemi yok. Avrupa görevlerim sırasında defalarca eyalet veya merkezî yönetim seçimlerine şahit oldum. Hiçbir yerde ne miting, ne sesli araçlarla gürültü kirliliği oluşturma, ne şehrin her yerini parti bayrak ve aday posterleriyle donatma olayına rastlamadım. Sadece yerleşim yerlerinin izin verilen bölümlerine aday posterlerinin nizamî olarak asıldığını gördüm. Bu da seçime katılan adayın bilinmesi için!

Partiler, sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri, halkın temsilcileri ile görüşüyorlar. Ama asıl büyük tanıtmayı siyasi rakipleriyle TV’lerde bir araya gelerek yapıyorlar. Siyasi liderler açık oturumlarda görüşlerini açıklıyor; er meydanı gibi, rakipler medenice tartışıyorlar. Halk seçeceği adayı yakından tanıyor; içine sinen bir kanaat oluşturuyor.

HALK YOK........

© Milli Gazete


Get it on Google Play