Acıktın mı,

Susadın mı,

Üşüdün mü bebek…

Daha bir iki aylık olduğunda bile o en sevdiği insanın,

Annesinin peşi sıra bakakalan,

Emeklediğinde,

Bulaşık yıkayan annenin ayakları dibine bütün gücünü toplayıp gitmeye çalışan,

Kanepenin pervazına takıldığında,

Köşedeki en dar açıdan başını uzatıp o melek kadını izlemeye çabalayan.

Meftun olduğu insanın,

Yüzüne bakmaya doyamayan,

Ona süt verirken ya da yemeğini yedirirken,

Gözünü gözlerinden alamayan bebek,

Uyandığında ilk onu göremediğinde çığlık çığlığa bağıran,

Biberonu yardım için başkası tuttuğunda,

Hemen tepkisini koyan.

İlle anne elinden yemek isteyen,

Dünyanın en güzel varlığı.

Göğsü kan dolu bir annenin başında,

Olanları anlamaya çabalıyorsun.

Kalkmıyor,

Yavrum diyen baldan tatlı sesiyle,

Bebeğini bağrına basmıyor,

Binlerce öpücükle sarılmıyor.

Öylece yatıyor.

Şaşırıyorsun.

Ölümü öğrenmeye çalışıyorsun.

Yine de annenin,

Hiç istemese de, razı olacağı sadece kendisinin ölmesi.

Sizlere bir şey olmaması.

Kendi canına gelsin, sadece kendisine,

Sizlerden hep uzak dursun ölüm.

Yoksa dayanamaz, yaşayamaz.

Ama olmuyor,

Bu savaş sizlerin sırtında ateşler söndürerek sürüyor,

Sizleri kaybetmek pahasına sürüyor.

Annelerin can damarları kuruyor,

Saçları ağarıyor,

Gözleri görmez oluyor,

Sizleri öyle mavi yataklarınızda bulamayıp da,

Bombaların evlerinizi yerle yeksan ettiği,

Bedenlerinizi toprağa gömülmüş gördüğünde,

Dağlar inliyor annelerin feryatlarıyla,

Kopan kollarınızı, ayaklarınızı topladığı toprağa kızıyor.

Yaşama kahrediyor,

Kendisi yaşamamalı iken,

Sizin acınızla deliye dönüyor.

Kıvırcık saçlarınıza dolan şarapnel parçalarını ayıklayan cesede dönüyor.

Başınızda açılan yaralarda göllenen kanda boğuluyor,

Ciğerleri yırtılıyor,

Kalbi kanıyor,

Sesi gidiyor,

Son bir güçle elleri titreyerek başındaki pembe tokayı çıkarmaya çabalıyor,

Senden bir anı kalsın diye.

Sen bebek,

Böyle güzel,

Yaratanın en olağanüstü varlığı,

Annelerin yaşama sevinci,

Sen gidince güneş de gidiyor,

Her yer karanlık annelere.

Sizi kanlar içinde görünce biz de dayanamıyoruz.

Yüreğimiz titriyor, ağlıyoruz.

Sizlere bu zulmü yapanları,

Asla affetmiyoruz.

QOSHE - Üşüdün mü Bebek - Mine Alpay Gün
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Üşüdün mü Bebek

6 0
19.11.2023

Acıktın mı,

Susadın mı,

Üşüdün mü bebek…

Daha bir iki aylık olduğunda bile o en sevdiği insanın,

Annesinin peşi sıra bakakalan,

Emeklediğinde,

Bulaşık yıkayan annenin ayakları dibine bütün gücünü toplayıp gitmeye çalışan,

Kanepenin pervazına takıldığında,

Köşedeki en dar açıdan başını uzatıp o melek kadını izlemeye çabalayan.

Meftun olduğu insanın,

Yüzüne bakmaya doyamayan,

Ona süt verirken ya da yemeğini yedirirken,

Gözünü gözlerinden alamayan bebek,

Uyandığında ilk onu göremediğinde çığlık çığlığa bağıran,

Biberonu yardım için başkası tuttuğunda,

Hemen tepkisini koyan.

İlle anne elinden yemek isteyen,

Dünyanın en güzel varlığı.

Göğsü kan dolu bir annenin başında,

Olanları anlamaya........

© Milli Gazete


Get it on Google Play