Asma bahçeleri içerisindeki mescidleri de vurdular.

Dümdüz bir tarla şimdi yüzlerce mabed.

Yarısı yıkılmış nar bahçesindeki mescid, yine de topluyor insanları.

Yıkıntılar arasında,

Kanlı halıların kenara yığılıp,

Ortadaki boş alanda kıldırıyor imam, namazı.

Katılanlar, şehitlerin sağ kalan yakınları,

Hutbesinde imamın,

İnadına direniş.

Ayetler, diriliş ırmağı gibi direnç aşılıyor kıyamdakilere.

Otobanda evlerinden ayrılmak zorunda bırakılanların üzerine,

Yağdırıyor katil İsrail, bombalarını.

Betona yapışan bedenler ateşle kömüre dönüyor,

Söküp alırken ölü bedenleri, yarısı asfalta yapışıp kalıyor.

Şehitlerin parçaları olarak toplanan kömürler de getiriliyor cenaze törenine,

Bir torba içerisinde kimi şehitten geride kalan sadece kömür tozları.

Yine de ağlayan bir babayı uyarıyor bir başka şehit babası,

“Erkekler ağlamaz,

Güçlü ol,

Nerden biliyorsun bu musibetin ebedi mutluluğa kapı aralamayacağını”.

Gözünün birini kaybetmiş bebek,

Yüzünün yarısında ameliyat yarası.

Bir ömür taşıyacağı izlere karşın,

En güzel tebessüm dudaklarında.

Okul çantasını bombalanmış evinin yıkıntıları arasında bulan çocuk,

Umursamıyor, kenara bırakıyor,

Fakat babasının parçalanmış ceketini bulduğunda çığlıkları gökleri yırtıyor.

Belli ki bütün ailesini kaybetmiş,

O yırtık cekete kapanarak ağlıyor çocuk.

Onların da güzel bir hayatı vardı.

Okuldan dönen çocukların sofra başında toplandıkları.

Annelerin baldan tatlı sözlerle evlatlarına yemekler hazırladığı.

Babaların öpmeye doyamadığı cennet kokulu yavrularıyla haneler bir huzur sarayı idi.

Vatanlarına sevdalı değil kara sevdalı bu halkı yörede görevli, Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) Japonya yetkilisi Maiko Şirane anlatmakta,

Gerilimli bir coğrafyaya girdiğinde kendisini en çok şaşırtan şeyin,

"Gazzelilerin, Japon halkına benzer şekilde oldukça huzurlu ve normal bir hayat sürdüğü" idi.

Haberlere "her gün çatışma bölgesi olarak yansıyan Gazze'nin" aksini gördüğünü belirten Maiko, "Okula gidiyorlar, yürüyüşe çıkıyorlar, kafelerde arkadaşlarıyla takılıyorlar, hafta sonu aileleriyle mangal yapıp büyük akşam yemeklerinde vakit geçiriyorlar."

Maiko, "her Cuma öğleden sonra sanki hafta sonu gibi hissettiklerini" kaydederek, meslektaşları ve arkadaşlarıyla vakit geçirdiğini ve diğer yerel yardım kuruluşlarının temsilcileriyle dışarıda voleybol oynadıklarını, mesailerinden sonra akşam yemeğini kumsal bölgesinde yediklerini söyledi.

Akdeniz’e nazır güneşin batışını izlediklerini, kurumun yerli personelinin hazırladığı kahvaltılarda falafel ve humus yiyerek beraber vakit geçirdiklerini dile getiren Maiko, "Birbirimizin ailelerinden konuşur, hafta sonu planlarını sorarız. Gazzeliler, Japonya'dakine benzer şekilde oldukça normal bir hayat sürüyorlardı."

QOSHE - Onlarında güzel bir hayatı vardı… - Mine Alpay Gün
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Onlarında güzel bir hayatı vardı…

8 1
26.11.2023

Asma bahçeleri içerisindeki mescidleri de vurdular.

Dümdüz bir tarla şimdi yüzlerce mabed.

Yarısı yıkılmış nar bahçesindeki mescid, yine de topluyor insanları.

Yıkıntılar arasında,

Kanlı halıların kenara yığılıp,

Ortadaki boş alanda kıldırıyor imam, namazı.

Katılanlar, şehitlerin sağ kalan yakınları,

Hutbesinde imamın,

İnadına direniş.

Ayetler, diriliş ırmağı gibi direnç aşılıyor kıyamdakilere.

Otobanda evlerinden ayrılmak zorunda bırakılanların üzerine,

Yağdırıyor katil İsrail, bombalarını.

Betona yapışan bedenler ateşle kömüre dönüyor,

Söküp alırken ölü bedenleri, yarısı asfalta yapışıp kalıyor.

Şehitlerin parçaları olarak toplanan kömürler de getiriliyor cenaze törenine,

Bir torba içerisinde kimi şehitten geride kalan sadece kömür tozları.

Yine de ağlayan bir babayı uyarıyor bir başka şehit babası,

“Erkekler ağlamaz,

Güçlü ol,

Nerden biliyorsun........

© Milli Gazete


Get it on Google Play