Bir ilan, “Filan salonda ….. tarihleri arasında sergi var

Gidelim mi?”

Kimin sergisi?

“Filanın”, “Ooooo gidelim” deriz.

Hazreti Adem Aleyhisselam’dan bu güne kadar milyarlarca insan, bu dünya galerisine gelip, görüp bir kefen alıp gittiği gibi, galerinin sahibini inkar eden, kendi kriterlerini öne çıkaran, kabul etmeyenleri yakıp, yıkıp kefensiz gönderen, dünya galerisini tahrip eden put insanlar da kıyamete kadar olmaya devam edecekler ve birçok insan da şu anda olduğu gibi kefensiz gönderecekler.

Müslümanlara göre bütün ilimler İslamidir.

Uzay, denizler, ormanlar, fizik, kimya, biyoloji, maden, renk, tıp… gibi okullarda okutulan bütün ilimlerin konusu olan maddeleri yaratan Allah Celle Celalüh olması nedeniyle bütün ilimler İslamidir.

Kur’an-i Kerim’de yaratılanların hepsi için “ve min ayatihi/Allah’ın ayetlerindendir” diye başlayan ayetler, tabiatın da Allah’ın ayetleri olduğunu haber verir.

Bütün ilimler içinde en değerlisi, “Tevhid/ Allah’ın var, bir ve ortaksız olduğunu bilme” ilmidir.

Kur’an-i Kerim’i açıp baştan Fatiha Süresi’ni okumaya başladığımızda ilk okuduğumuz besmelede, Allah, Rahman ve Rahim isimleriyle başlarız.

Bu yazıyı okurken bile Allah’ın rahmeti olan havanın içinde soluyarak okuyorsunuz.

Bir tek nefesinin değerini anlamak için ağzınızı ve burnunuzu kapatınız ve bir dakika nefes almayınız.

İşte O Rahman ve Rahim olan Allah Celle Celalüh, o havayı bize parasız vermiş.

Bir tek nefesin karşılığı dünyadaki bütün altın hazineleriyle kıyaslanmaz.

Kendi sağlam ciğerlerimizi kendi ellerimizle bozduktan sonra oksijen tüpleriyle dolaşan hastaları görün de Allah’a nasıl şükredeceğimizi öğrenelim Allah’ın kitabından.

Tabiattaki var olan her zerreyi yaratan O olduğundan, bütün ilim dallarının İslami olduğunu başta söyledim.

Ama bu ilimler, herkesin bilmesi gereken ilimler değildirler.

Her sahada insanların ihtiyacını karşılayacak kadar bilgin yetiştirmek farz-ı kifayedir/yani, ihtiyacı karşılayacak kadar ilim adamı yetiştirmek insan olan, deli ve çocuk olmayan her Müslüman’a farzdır.

Ancak ihtiyacı karşılayacak ilim adamı yetiştirilirse diğerlerinin üzerinden o farz kalkar demişler.

Ama kanımızı, canımızı, kalbimizi, kalıbımızı, kulağımızı, gözümüzü… bütün organlarımızı yaratanı bilmek ve ona kulluk yapmak insan olan, aklı eren herkese farz-ı ayındır.

Rabbimizi, tanıma konusunda O, kendisini bize nasıl tarif etmişse, O’nun gönderdiği elçisi Muhammed Aleyhisselam nasıl bize tarif etmişse öyle kabul edeceğiz.

“Ben aklımla anlarım” diyenlerin on binlercesi tarifte kafir oldukları gibi, on binlercesi inkar ederek kafir olmuşlar ve en ünlüleri tarihe öyle geçmişler.

O yüz binlerce kafirin anladığını anlamaya çalışmak için senin, babanın, dedenin ömrü yetmez.

Hem yaratılan, yaratanını kavrayacak durumda olamaz.

Aklının kapasitesi içinde ürettiği bir tanrıya inanır veya inkar eder.

Ama sonunda mü’min de kafir de isteyerek veya istemeyerek Allah’ın huzuruna gider.

Şu anda, dünyadaki insanların hepsi, dünyaya geldikleri anda, aldıkları ilk nefesle beraber, ölüm sırasına da girmiş durumdalar. Sıradayız, sıradasınız, sıradalar.

Öyle ise bu Hazreti Adem Aleyhisselam’ın çocuklarına başta kendimiz olmak üzere bizi yaratana imanı anlatmaya başlayalım.

Pırlanta ticareti yapmak isteyen bir işadamını düşünün; önce ne yapar?

Sermayesini temin eder, nereden alınır, nereye satılır, pırlantanın özellikleri, sahteleri ve hakikileri arasındaki farkları, dürüst çalışan esnafı, piyasa kurallar… gibi pırlanta piyasasını ve pırlanta üzerine yapılan yayınları… da takip eder.

Ama “Ben, pırlanta ticareti yapacağım, pırlanta madendir, öyle ise bütün madenleri, özelliklerini, pırlantayla aynı oldukları ve ayrıldıkları tarafları da bilmem gerekir” derse pırlanta ticaretine zaman bulamadan bu dünyadan göçer.

Günümüzde, batıl dinler, tahrif edilmiş dinler, yalnız insan beyninin salgısı olan ideolojik inkar akımları, uzak doğuda milyonlarca tanrıya tapan putperest akımlar, Afrika’da sayısız put üreten animistler/yani tabiatperestler var.

Onlara İslam’ı tebliğ için onların sapık inançlarını, tahrif edilenlerin doğru ve yanlışlarını bilmeye kalkarsanız, on binlerce yıllık hakla-batılın iç içe girdiği laf kalabalığının içinde boğulursunuz,

Ömrünüz biter, sapık sayısının rakamlarını ağzınızla söylemek bile bitmeyebilir.

Biz, Rabbimizin şifa ve rahmet yüklü ayetlerini dilimizle söyler, halimizle de gösterirsek, güneşi gören gözlere karanlığı anlatmaya gerek kalmaz.

İmam Ebu Hanife’nin el-Alim ve’l müteallim isimli eserinde elindeki yuvarlak toprak tanesini elmas diye iddia eden, elindeki üzüm tanesini gösterip onun elmas olduğunu söyleyen insanlara elması göstererek iknanın daha kolay olacağını söyler.

Üzüm tanesinin elmas olmayacağını, yuvarlak toprağın toprak olduğunu iknaya çalışarak zaman kaybetmenin faydası yok.

Günümüzde İslam’ın dışında kalanların batıllığını ispatla vakit geçirmeden Hakkı ortaya çıkarıp göstermek ve anlatmak en kestirme yol.

Biz, İslâm’ın (teşbihte hata olmasın) pırlanta gibi ayet, sünnet ve bu ikisinden ilham alan kelamı kibarları alırız, boş şeylerle uğraşmayız.

Gayrimüslimlerin kaliteli sözlerini, önce İslam’la ölçeriz, uyarsa alırız, uymuyorsa da terk ede­riz.

Çünkü biz, Rabbimizin tarif ettiği gibi Allah’ın kulları, her sözü duyarlar, en güzeline uyarlar:

“(Benim kullarım) Her sözü duyarlar en güzeline uyarlar. İşte Allah'ın hidayete erdirdikleri onlardır. İşte onlar, akıl sahibi olanların ta kendisidirler.” (Zümer Süresi, Ayet 39/18)

QOSHE - Önce tevhid bilgisi - Mahmut Toptaş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Önce tevhid bilgisi

13 1
18.03.2024

Bir ilan, “Filan salonda ….. tarihleri arasında sergi var

Gidelim mi?”

Kimin sergisi?

“Filanın”, “Ooooo gidelim” deriz.

Hazreti Adem Aleyhisselam’dan bu güne kadar milyarlarca insan, bu dünya galerisine gelip, görüp bir kefen alıp gittiği gibi, galerinin sahibini inkar eden, kendi kriterlerini öne çıkaran, kabul etmeyenleri yakıp, yıkıp kefensiz gönderen, dünya galerisini tahrip eden put insanlar da kıyamete kadar olmaya devam edecekler ve birçok insan da şu anda olduğu gibi kefensiz gönderecekler.

Müslümanlara göre bütün ilimler İslamidir.

Uzay, denizler, ormanlar, fizik, kimya, biyoloji, maden, renk, tıp… gibi okullarda okutulan bütün ilimlerin konusu olan maddeleri yaratan Allah Celle Celalüh olması nedeniyle bütün ilimler İslamidir.

Kur’an-i Kerim’de yaratılanların hepsi için “ve min ayatihi/Allah’ın ayetlerindendir” diye başlayan ayetler, tabiatın da Allah’ın ayetleri olduğunu haber verir.

Bütün ilimler içinde en değerlisi, “Tevhid/ Allah’ın var, bir ve ortaksız olduğunu bilme” ilmidir.

Kur’an-i Kerim’i açıp baştan Fatiha Süresi’ni okumaya başladığımızda ilk okuduğumuz besmelede, Allah, Rahman ve Rahim isimleriyle başlarız.

Bu yazıyı okurken bile Allah’ın rahmeti olan havanın içinde soluyarak okuyorsunuz.

Bir tek nefesinin değerini anlamak için ağzınızı ve burnunuzu kapatınız ve bir dakika nefes almayınız.

İşte O Rahman ve Rahim olan Allah Celle Celalüh, o havayı bize parasız vermiş.

Bir tek nefesin karşılığı dünyadaki bütün altın hazineleriyle kıyaslanmaz.

Kendi sağlam ciğerlerimizi kendi ellerimizle bozduktan sonra oksijen tüpleriyle dolaşan hastaları görün de Allah’a nasıl şükredeceğimizi öğrenelim Allah’ın kitabından.

Tabiattaki var olan her zerreyi yaratan O olduğundan, bütün ilim dallarının İslami olduğunu başta söyledim.

Ama bu ilimler, herkesin bilmesi gereken ilimler........

© Milli Gazete


Get it on Google Play