İdeolojilerin bittiği, ayrışmaların genellikle farklı alanlara doğru kaydığı, kaydırıldığı bir süreci yaşıyoruz. Bu durum artık toplumların alt katmanlarına kadar kabul görüyor. Çatışmalara neden olan gerilimler daha çok ırkçılık/milliyetçilik, mezhep, cemaat, yaşama tarzı, sporda rakip bölünmeler gibi farklılıklardan oluşuyor.

Bugün muhafazakâr sağ ile karşıtı Batıcı ruhu özümsemiş kesimlerin daha çok çatıştığı yaşama tarzlarıdır. Giyim, kuşam, geleneksel alışkanlıklar gibi. Bu son seçimde ortaya çıkan sonuç bir anlamda da bunun bir göstergesi. Sol diye bilinen kesimin kemikleşmiş bir tabanı var. Bunların eskiden olduğu gibi ideolojik tutumlarının bir karşılığı olmadığı ortada. Geçişler daha çok esnemiş durumda. Dinî duyarlık bağlamında sağdan sola geçişlere pek rastlanmazdı. Orta Anadolu gibi sağcı milliyetçi kesimlerin kayışı bu anlamda dikkate değer bir durumdur.

Muhafazakâr kesimin ciddi bir anlamda bir çözülüş yaşadığı görülmektedir. Bu ailelerin çocuklarının nihilizme ve hatta ateizme doğru eğilim gösterdikleri gözlerden kaçmıyor. Bu kesimin burjuva özenişleri, yaşayışları diğerlerinden çok da farklı değil. Alışkanlıklar, davranış biçimleri, aynı ortamlarda buluşmaları günümüzün gerçekleri.

Günümüzün en temel sorunlarının başında ırkçılık geliyor. Bu konuyu fazlasıyla ele aldık, alıyoruz. Almak zorundayız. Bir aziz dostumun Beşiktaş’tan Üsküdar’a geçerken motorda bir bayanın karşısında oturan ve Arapça konuşanlara hakaretler etmesi “Pis Araplar, pis Araplar!..” deyip oradan uzaklaşmasına bir hayli içerlemiş. Bu şair dostum yıllarca Kanada’da yaşamış. Oradaki ırkçılıklara tanık olmuş ve çok da çekmiş. Sol diye bilinen bir partinin bir belediye başkanının aşırı ırkçı tutumu sürekli gündemde. Irkçılığı kendilerine ideoloji seçen siyasal partilerin çoğalışı ve karşılık buluşu da bunun bir göstergesi. Irkçılığın artık sağı solu yok. Kemalist milliyetçi de, ülkücü de, muhafazakârı da, Kürtçüsü de aynı düzlemde buluşuyorlar. Bu, daha çok Arap Baharı diye bilinen emperyal dalganın getirdiği bir süreç ve sonuç. Bütün bu kesimlerin emperyalizme hizmet ettiklerinin farkında değildirler. Bu bölünüş ve parçalanışın ciddî sorunlar doğurduğunu görüyoruz.

Küresel emperyalizmin, çok uluslu kuruluş ve holdinglerin markalarından, reklamlarından, tabelalarından geçilemiyor. Onlara karşı asla bir tepki gösterilmiyor. Asıl sömüren onlar. Bütün refleksler ırk ve ırkçılık odaklıdır ne yazık ki. “Arap” denilince bu büyük kesimin cinleri tepelerine üşüşüyor, gözleri bir şeyi görmüyor. Bu karşı savaşı onurla sürdürüyorlar.

Batı’dan gelen turistlere ve hatta gelip yerleşenlere, sığınanlara herhangi karşı tutumlarını göremiyoruz. Olmamalı da. Biz insana insan olarak bakmak durumundayız.

Sosyal medya, günümüzün en belirgin aynası. Nerede ne olup bittiğini anında görüyoruz. Müslüman kişilik sahibi olanların yaşama biçimleri, ahlâki tutum ve davranışları, ilişkileri geçmişte örnek insan tiplerini gösteriyordu. Edep, bu yaşama biçiminin bir özgünlüğü. Sosyal medyada, bir tanıklık ve yaşanmışlık örneği artık bugün bizleri çok da şaşırtmıyor. Tesettürlü bir bayanın haksız yere bir başkasının aracına sürtmesi üzerine haksız olduğu halde karşısındakine ağza alınmayacak en galiz küfürler savurduğunu anlatıyor. Artık bu durum sokakta da çok normal bir davranış biçimi. Bu, yadırganır mı, elbette ki yadırganır. Müslüman görünümlü, kişilikli insanların davranış ve söz biçimlerine çok daha özen göstermeleri gerekmez mi?

Cemaatlerin içinde bulunduğu şaşaalı durumlar, insanların gözlerinden kaçmıyor. Çok lüks bir hayata özenmeleri, yaşamaları, müridanlarının ise çok daha alt katmanda bulundukları yadsınamaz. Peşlerinden koşturdukları bu kişilerin o saltanatları çılgınca. Bunlar ister istemez hem tartışma konusu oluyor hem de bunların üzerinden dine dönük bir karşıtlık oluşuyor.

Türkiye’nin sağı solu kalmamış. Birbirine farklı biçimlerde karılmışlardır. Önü alınamaz bir süreçtir bu. Kişilik ve karakter, yaşama biçimleri önemli ölçülerdir.

QOSHE - Türkiye’nin sağı-solu - Ali Haydar Haksal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye’nin sağı-solu

63 3
08.05.2024

İdeolojilerin bittiği, ayrışmaların genellikle farklı alanlara doğru kaydığı, kaydırıldığı bir süreci yaşıyoruz. Bu durum artık toplumların alt katmanlarına kadar kabul görüyor. Çatışmalara neden olan gerilimler daha çok ırkçılık/milliyetçilik, mezhep, cemaat, yaşama tarzı, sporda rakip bölünmeler gibi farklılıklardan oluşuyor.

Bugün muhafazakâr sağ ile karşıtı Batıcı ruhu özümsemiş kesimlerin daha çok çatıştığı yaşama tarzlarıdır. Giyim, kuşam, geleneksel alışkanlıklar gibi. Bu son seçimde ortaya çıkan sonuç bir anlamda da bunun bir göstergesi. Sol diye bilinen kesimin kemikleşmiş bir tabanı var. Bunların eskiden olduğu gibi ideolojik tutumlarının bir karşılığı olmadığı ortada. Geçişler daha çok esnemiş durumda. Dinî duyarlık bağlamında sağdan sola geçişlere pek rastlanmazdı. Orta Anadolu gibi sağcı milliyetçi kesimlerin kayışı bu anlamda dikkate değer bir durumdur.

Muhafazakâr kesimin ciddi bir anlamda bir çözülüş yaşadığı görülmektedir. Bu ailelerin çocuklarının nihilizme ve hatta ateizme doğru eğilim gösterdikleri gözlerden kaçmıyor. Bu kesimin burjuva özenişleri, yaşayışları diğerlerinden çok da farklı değil. Alışkanlıklar, davranış biçimleri, aynı ortamlarda buluşmaları günümüzün gerçekleri.

Günümüzün en temel sorunlarının başında ırkçılık geliyor. Bu konuyu fazlasıyla ele aldık, alıyoruz.........

© Milli Gazete


Get it on Google Play