menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İsmail Fatih Ceylan yazdı: Sevgili çok, eş yok

35 1
02.11.2025

Günümüzde kadınların evlenememesi için o kadar çok neden var ki, saymakla bitmez. Güncel, modern ve moda gerekçeler, kızların evlenmemesi için ortaya çıkmış sanki.

Kadınlara sürekli telkin edilen ve kadınların hayatî önemle benimsedikleri “modaya uygun giyinme, güzelliğine önem verme, iş hayatına atılma, okumuş kız olma, tuttuğunu koparacak kadar kişilik sahibi olma, erkeklerden çekinmeme, onlarla rahat görüşme, iş yerinde yükselme” gibi hedefler, kadınların evlenme şansını artıracağı yerde, neredeyse azaltıyor.

Oysa, güzel giyinmek, güzelliğine önem vermek, okumak, kişilik sahibi olmak gibi özellikler gerçekten de kadınların hakkı ve bunlar kadını kadın yapan unsurlar. Kaldı ki, kadınlar bütün bunları beğenilmek, ileride mutlu bir yuva kurmak için yapıyor.

Erkekler de o kadınları bakımlı oldukları, güzel giyimleri, akıllı oluşları yönüyle beğeniyorlar. Hatta arkadaş ve sevgili olarak onları tercih ediyorlar. Ama iş evlenmeye gelince iş biraz değişiyor.

Belki, o kadınlarla evlenmeye cesaret edemiyorlar. Bir takım korkular, kompleksler daha baskın çıkıyor. Elbette kendilerine göre gerekçeler var ama günümüzün kızları çoğu yönden erkeklerden daha cesur, daha rahat. Onların cesur ve rahat oluşları erkek milletini ürkütüyor.

Çocukluğumda bizim memlekette güzelliği dillere destan Emine adında bir kız vardı. İstanbul’da okuyup gelmiş, üniversite bitirmişti. 1970’lı yılların ortasında, bizim ilçede öyle bir kız görülmemişti. Kısa kollu ve etek giyen Emine’nin sokakta yürümesi âdeta bir olaydı. Sanki sinema sahnesinden çıkıp gelmiş bir Türkan Şoray yürüyordu.

O yürürken, peşinden beş-on kadar erkek takip ederdi. Biz küçük olduğumuz için o erkek ordusuna gülerek bakardık. Beş-on tane erkeğin bir kızın peşinden yürümesi pek komikti. Herkes Emine’ye hayrandı. Ama o kız evlenemedi.

Belki o dönemin anlayışıyla o kıyafetteki kızlara başka gözle bakmanın tesiri vardır ama asıl neden hiç kimse onunla evlenmeye cesaret edememişti.

“O kadar güzel kız insanın başına dert olur” diye düşünenden tutun, “Yahu o üniversite bitirmiş kız, biz onunla ne konuşabiliriz, nasıl anlaşabiliriz?” diye kendine lâyık görmeme duyguları erkeklerde hâkim olduğu için Emine ile evlenen olmamıştı.

Onu isteyenler olmuş, onları da zamanında Emine kendine göre gerekçeler öne sürüp kabul etmemiş. Pek çok aile ise, oğullarının o kızla evlenmelerine karşı çıkmış. “Oğlum o kız süs bebeği gibi, ne bizi sayar, ne de seni. Hem elini bir işe de sürmez, sana yemek pişirmez, çamaşırını yıkamaz” demiş bazı aileler.

Belki o dönem itibariyle, Emine’nin durumu ‘zamana uygun’ düşmediğinden, sahip oldukları özellikler yine o dönemin erkeklerine ve ailelerine biraz fazla geldiğinden bu evlenememe olayı yaşandı.

Ama bu durum günümüzde çok da değişmiş değil. Şimdi Emine’nin o yıllarda çok açık görülen kıyafetleri artık sıradan, normal hale geldi. Günümüzde plaj kıyafetiyle sokaklarda gezen kızlar, kadınlar var. Hele göbeği açık kıyafet giymek son birkaç yılda en hızlı yayılan moda haline geldi. Şimdi kızların çoğunun dudakları yanakları botokslu. Emine ablanın giyimi, bugünkülerin yanında kapalı gibi kalır.

Fakat kılık kıyafet o kadar olmasa da, kızların kimi özellikleri erkekleri ürkütmeye, korkutmaya devam ediyor. Hem mesele sadece kılık kıyafet olsa, kapalı kızlar evlenememe problemi yaşamazdı. Günümüzde ister açık, ister kapalı olsun kızlarda genel anlamda evlenememe sorunu var.

Kızlar sahip oldukları artı özellikleri nedeniyle erkekleri ürküttükleri için bu sorunu yaşıyorlar. Çok güzel, çok akıllı, çok rahat kızlar, erkek psikolojisine rahatsızlık veriyor. Erkeklerin mantığına, psikolojisine, evlenmek istememelerine ayrıca değinmek gerekir.

Kızların evlenememe probleminin tek suçlusu erkekler değil. Kızların da bu konuda yanlışları var. Onlar da, kendi etraflarında bir sürü engeller örüyorlar. Her kızın mutlaka beğeneni, taliplisi oluyor fakat bazı kızlar, “daha yakışıklısını, daha zenginini” bulmak adına kendisini beğenenlerin bir takım kusurlarını bularak, yeni adayları bekliyorlar.

Kızlar evlilik konusunda, genelde mütevazi konuşurlar. “Bana değer versin, yeter” derler. Ama çoğu gerçekte, “kendisine değer verene, pek de değer vermezler.”

“Zenginlik, yakışıklılık önemli değil, insan olsun” diyenler bile, öncelikle o özelliklere bakarlar.

Konuşulduğunda çok mütevazi de olsalar, genelde evlenecekleri erkek konusunda, yüksek beklentilere sahiptirler. 1. Varlıklı birisi olacak. (Mutlaka evi, arabası ve en az 150-200 bin maaşı olmalı.), 2. Yakışıklı olacak. (Film yıldızlarını aratmamalı.), 3. Zeki ve esprili olacak. (Cem Yılmaz gibi güldürebilmeli.), 4. İyi bir insan olacak. (Eşinin her dediğini yapmalı.), 5. Eşine yardımcı olacak. (Mutfağa girmeli ve en azından salata yapmalı.), 6. Gözde bir mesleği olacak. (Doktor, mühendis, şirket yöneticisi vb.)

Bu örnekler daha da çoğaltılabilir. Kızlar bunların hepsi olmasa bile en azından ilk dört maddenin bir arada olmasını istiyorlar. Yani hem zengin, hem yakışıklı, hem espritüel, hem de iyi bir insan olacak koca bekliyorlar. “Durumu ne olursa olsun âşık olduğum, sevdiğim kişi olması önemlidir” diyen pek yok. Aşk denilen şey ortadan kaybolmuş sanki.

Güncel, modern gerekçeler hem kızları, hem erkekleri evlilik konusunda etkiliyor.

Meselâ bunların başında kariyerine uygun görmemek geliyor. Yaptıkları iş bazıları için çok önemlidir. Genç yaşta evlenip, iş hayatını, kariyerini riske atamaz. Evleneceği erkek hem kariyerine uygun olmalı, hem de hemen evlenmemeli. En azından üç-beş yıl evliliği düşünmemeli.

Aynı şekilde okumuş kızlar da öyle. Üstelik okumuş kızlar, zamanımızda erkeklerden daha çok. Kızlar erkeklere nazaran daha çalışkan oldukları için, çoğunlukla akranları erkeklerden önce eğitimini tamamlıyor. Hatta eğitimini tamamlamakla kalmıyor, işini de eline alıyor. Çünkü yine günümüzde kızların iş bulması erkeklere göre daha kolay. Şirketlerin genelinde kızlar daha çoğunlukta bugün.

Halkla İlişkiler, Sekreterler, Banka Memureleri, Devlet Daireleri, Televizyon Kanalları, Gazeteler, Okullar, Hastaneler, Tekstil Firmaları, Bujiterler, Giyim Mağazaları, Marketler vs gibi meslekleri ve kurumları düşünürsek, çalışma hayatında bayanların çoğunlukta olduğunu görürüz.

Ben bu evlenememe problemini ilk kez bir bankada fark etmiştim. Bankada, Bankanın müdürü, 2 memur, 2 hizmetli ve 1 güvenlik görevlisi hariç, geri kalan hepsi bayandı. Yani 6 erkek, 24 bayan çalışıyordu bankada. 24 bayanın 2’si evli, 5’i dul, 17 bayan ise bekârdı.

Sanırım stajyer veya yeni işe girmiş 18-20 yaşlarında iki-üç genç kız var.........

© Medyascope