menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kitle Muallimi Mevlana’dan Mesajlar

12 1
17.12.2025

İnsanlık, her çağda kendini yenilemek zorundadır. Eskiden öyle olduğu gibi bugün de bu böyledir. Bilgi çoğaldı, teknoloji gelişti, şehirler büyüdü; fakat insanın iç dünyası aynı hızla derinleşmedi. Bugün insanoğlu çokça bilgi sahibi olmasına rağmen maalesef mutlu ve huzurlu değildir. Aslında olmayan şey bilgi değil, bilginin özünü oluşturan irfan veya marifet bilgisinin eksikliğidir. Eksik olan Allah’ın rahmeti, şefkati ve azameti karşısında insanın kendi çaresizliğini ve eksikliğini bilme bilgisidir.Mevlâna’nın bu çağlara uzanan çağrısı tam da buradan başlar: Yenilik, sadece dış dünyada değil, insanın anlam dünyasında gerçekleşmelidir. Mazi ve düne ait sözlerle bugünün yaralarına çare ve merhem olamayız. Yeni şeyler söylemek gerekir. Mevlânaşöyle der:

“Dünle beraber gitti cancağızım,

Ne kadar söz varsa düne ait.

Şimdi yeni şeyler söylemek lâzım.”

Yenilenme ve değişim, çağımızın en belirgin hakikatidir. Ancak Mevlânâ’nın işaret ettiği değişim, hızla savrulmak değil; manayla, anlamla ve anlamdırmayla yenilenmektir. Nehir akar, su gider, yatağı kalır. İnsan da değişir, değişmeli; fakat özünü ve aslını kaybetmeden. Şu söz, sürekli yenilik dayatan modern dünyaya bir sekinet ve sükûnet çağrısıdır.

“Her an dünya yeniden doğar, Biz ise onu hep aynı sanırız.”

Günümüz insanı acı ve sıkıntıdan kaçmayı, onu bastırmayı ve görünmez kılmayı marifet sayıyor. Zira Mevlâna, acıyı yok edilmesi gereken bir yük değil; insanı olgunlaştıran bir fırsat ve imkân olarak görür. Bugün anlam krizinin bu kadar derinleşmesinin sebeplerinden biri, acının ve sıkıntının öğreten yönünü kaybetmemizdir. Mevlâna’ya göre insan, en çok acı, sıkıntı çektiği ve mahzun olduğu yerden kemale ulaşır.

“Gam ve keder, insanı Hakk’a götüren bir kılavuzdur;

Rahatlık ise çoğu zaman gaflet getirir.”

Mevlâna, dünyada yaşayan her bir ferdinçalışmasını ve bir işinin olmasını, mümkünse herkesin bir hüner ve sanat sahibi olmasını da tavsiye etmektedir. Hatta hayatta başarılı olmanın yolunun, tembelliği atıp, hiçbir işi ihmal etmemekten geçtiğini vurgular. Ona göre hiçbir iş yarına bırakılmamalıdır. Mevlâna’yı dinleyelim:

Ey akıl sahibi! Sanat öğrenmeye çalış; fakat o sanatı, ehil olan kerem sahibi, temiz bir kişiden öğren(Mesnevî,V, 1056)

“(Bir işi) yarın yaparım deme. Nice yarınlar geçti. Ekin zamanı tamamıyla geçmesin; dikkat et!” (Mesnevî, II, 1269)

Çalışma ve helal rızık kazanmayla ilgili şunları söylemektedir:

“Peygamber de, rızk için “kapısı bağlıdır, kapısında kilit var” buyurmuştur. O kilidin anahtarı bizim hareketimiz, gelip gitmemiz ve kazancımızdır.(Mesnevî, V, 2385-2386)

“(Şunu da bil ki) nur ve kemali artıran lokma helal kazançtan elde edilen lokmadır” (Mesnevî, I, 1642)

“İlim ve hikmet helal lokmadan doğar; aşk ve rikkat helal lokmadan meydana gelir” (Mesnevî, I, 1644)

“(Şunu da bil ki) nur ve kemali artıran lokma helal kazançtan elde edilen lokmadır” (Mesnevî, I, 1642)

“İlim ve hikmet helal lokmadan doğar; aşk ve rikkat helal lokmadan meydana gelir” (Mesnevî, I, 1644)

Dünyada insanlar, toplumlar ve milletler bugün ortak bir dilde konuşamıyor; çünkü onlar ortak bir duyguda buluşamıyor. Günümüzde şahsiyetler ve kimlikler sertleşmiş, sınırları kalınlaşmıştır. Mevlâna ise birlik ve bütünlük fikrini benzerlikte değil, niyette görür ve arar. Ona göre asıl ayrılık, dillerde değil; kalplerdedir. Bu anlayış, birlikte yaşama krizini çözmeye güçlü bir bakış ve ahlâkî zemin sunar.

“Aynı dili konuşanlar değil,

Aynı duyguyu paylaşanlar........

© Maarifin Sesi