Kültür emperyalizmi milletleri içten çökertmenin en etkili silahıdır.

Kültür emperyalizmi; emperyalist güçlerin kendilerinden daha zayıf ülkeleri siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan kendilerine bağımlı kılmak amacıyla kendi öz benliklerinden, kültür ve medeniyet değerlerinden uzaklaştırılması olayıdır.

Emperyal güçler tarafından başka ülkeleri silah zoruyla işgal edilip bağımsızlıklarına son verilmeleri hem uluslararası hukuka göre suç hem de çok maliyetli bir uğraş olduğundan; maliyetsiz, ekonomik ve siyasi açıdan alternatif bir sömürü mekanizması olarak kültür emperyalizmi formülü devreye sokulmuştur.

Sömürgeci ülkeler silahlı işgallere karşı bütün güçleri ile savunma mekanizmalarını ortaya koyarken, silahlı işgalden daha tehlikeli olan kültür emperyalizmi işgaline karşı bir tepki göstermemeleri ve hatta bundan hoşnutluk duymaları sebebiyledir ki günümüz Müslümanları batılı ülkelerin köleleştirilmiş tüketicileri haline gelmişlerdir

Tarihimiz milli, manevi kültür ve medeniyet değerlerimizin güzel hasletleri ile doludur. İmparatorluk davamız bizi biz yapan değerlerimize bağlılıkla 6 asır sürdürülebilmiştir. İnsanlık tarihinde yaşadıkları baskı ve dayatmalar neticesinde asimile edilen, zorla köleleştirilerek, kimlik ve kişilik değişimine uğratılan milletleri görmek mümkündür. Ancak tarih boyunca hiçbir toplum çağımızda yaşandığı gibi kendi istek ve arzularıyla varlık sebepleri olan asli değerlerinden, kimlik ve kişiliklerinden uzaklaşan milletler ne yazık ki ancak İslam coğrafyasında görülmüştür.

Yılbaşı kutlaması, Müslüman gibi inanıp, ecnebi gibi yaşamanın adıdır.

Bir ülkenin gerçek bağımsızlığının ve varlığının korunup korunmadığı coğrafi sınırlarının değişip değişmediği ile değil; din, dil, inanç, örf, âdet, gelenek, görenek, zevk, sanat ve ahlak gibi değerlerinin korunup korunmadığı ile ölçülebilir.

Kendi din ve medeniyet değerlerine şaşı bakan, batıdan gelen her şeyi şartsız ve sansürsüz kabul eden Müslümanların; batılılaşma, çağdaşlaşma, Avrupalılaşma. Asrileşme, modernleşme adı altında sunulan tuzaklara kapılmaları; Müslüman gibi inanıp, yemede içmede, giyinmede, tüketimde, oyun ve eğlencede, aile hayatında sosyal ilişkilerinde, ecnebi gibi yaşamaları; sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik yönden emperyalist güçlerin egemenliği altına girdiklerinin açık ça ortaya koymaktadır.

ABD’de Geoges Washington üniversitesinde çalışan iki görevlinin, dünyada Kur’an ahlakı ilkelerinin uygulanmasıyla ilgili 208 ülke halkı üzerinde yaptıkları anket sonucunda, Ülkemizin 103’üncü sırada yer alması, diğer İslam ülkelerinin de bundan farksız görünmesi Müslümanlık açısından hangi noktada olduğumuzun göstergesidir.

İslam coğrafyası kültür emperyalizminin kuşatması altındadır.

Devletlerin ve milletlerin hayatiyetlerini sürdürebilmeleri; kültür ve medeniyet değerlerine bağlı kalmaları, milli ve manevi hasletlerini korumaları ile mümkündür. Bu yüzden Emperyalist güçler geçmişte haçlı seferleri ve silah kullanarak yok edemedikleri İslam ümmetini kökten yıkmak için strateji değiştirerek din, dil, ahlak, edep, hayâ, örf, adet, gelenek, görenek gibi değerlerinden uzaklaştırmayı hedeflemişlerdir.

Sözlü, yazılı, görsel ve işitsel basın ve diğer sosyal iletişim ağları yoluyla evlerimizin içine kadar sokulan uygunsuz diziler, filimler, israfı ve lüks tüketimi özendiren reklamlar, nikâhsız birliktelikler, boşanmalar, çocuk yaştaki gençlerin sevgili edinmelerini, birlikte yaşamalarını normalleştiren magazin programları, gençlerin nefislerini kabartan kadınlı-kızlı oyun ve eğlenceler, madde bağımlılığı, içki, kumar başta olmak üzere; toto, loto, iddia, milli piyango gibi şans oyunlarının özendirilmesi gibi kültür emperyalizminin kullandığı silahlar vasıtasıyla aile hayatımız ve gençliğimiz kuşatma altına alınmıştır.

Papa: Müslümanlar, yılbaşını biz ’den daha iyi kutluyor!

Kültü emperyalizminin en etkili silahı birden fazla rezaletin ve etkileşimin birlikte yaşandığı yılbaşı kutlamaları adı altında sergilenen kepazeliklerdir. Miladi bir takvime başlangıç olmanın dışında hiç bir anlam ifade etmeyen yeni bir yılın girişinde “yılbaşı kutlamaları” adı altında aklı ve sağlığı tehdit eden içkili âlemlerin düzenlenmesi, cinsel sapkınlıklarla ahlaksızlığın normalleştirilmesi, bu geceye has aile bütçesini sarsan israf ve savurganlıkların yapılması özellikle devletin ve belediyelerin bu geceye has havai fişek gösterileri ile eğlenceli programlar tertip etmeleri kötülüklerin teşvikinden, batılı ülkelerin körü körüne taklit edilmesinden başka bir anlam taşımamaktadır.

Hıristiyan dünyasını temsil eden Papa’nın “Müslümanlar, yılbaşını bizden daha iyi kutluyor sözü; Kültür emperyalizminin tüm Müslümanlar için hem bir ibret hem de bir zillet vesikasıdır.

Şu iyi bilinmelidir ki, mukallit toplumlar taklit ettikleri milletlerin kendisi değil ancak uydusu olabilirler. Taklit edenler, taklit edilenleri asla geçemezler. Müslüman toplumların içinde bulunduğu sıkıntıların başlıca sebebi kendi güzelliklerini ve kendi din ve medeniyet değerlerini terk edip, şirk ve küfür ehlinin yılbaşı kutlamalarını ve başka rezaletlerini alışkanlık haline getirmeleridir. Hz. Ali’ye izafe edilen bir kelamı kibarda ifade edildiği üzere “İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanırsınız.” İnanıldığı gibi yaşamamanın bedeli yaşanıldığı gibi inanılarak ödenir. Denilmektedir.

Piyango milli, devlet piyangocu olamaz!

Milli kavramı; bir milletin dinini, inancını ve kültür değerlerini içine alan bir kavramdır. Dilimizde milli kelimesiyle birlikte millî değer, millî dil, millî eğitim, millî ekonomi, millî gelir, millî güvenlik, millî iktisat, millî irade, millî kimlik, millî marş, millî misak, millî mücadele, millî müdafaa, millî savunma, millî takım, millî varlık gibi kelimeler kullanılmıştır. Ne yazık ki etkisi altında kaldığımız kültür emperyalizmi ve batı hayranlığı yüzünden bütün dini ve milli hasletlerimiz millik vasfını yitirme noktasına getirilirken, tarihimiz ve mefahirimiz ile uzaktan ve yakından ilgisi olmayan ve bir kumar çeşidi olan “Piyango” “Milli” kelimesi ile yan yana getirilerek milletimize ve ecdadımıza karşı en büyük yapılan bir ayıptır. Hele hele, temel gıda ve ihtiyaç maddelerinin KDV oranları yüksek tutulurken kumar ve şans oyunlarını teşvik edecek mahiyette KDV oranlarının düşürülmesi affedilmez bir durumdur.

Yüce Allah’ımız bize dini ve ahlaki değerlerimize sahip çıkılarak kimlik ve kişiliğimizi korumamızı emretmiştir. Nitekim ayetlerde “İşte bu din benim dosdoğru yolumdur. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça, parça edip sıratı müstegıymden ayırır. İşte bunları sakınasınız diye Allah size emreder.” (Enam 153) “ Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına uyacak olursan işte o zaman zalimlerden olursun.(Bakara 145) “Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o onlardan olur.”(Maide 51) ayetlerinde gelenek, görenek ve ibadetlerin de söz ve davranışlarında, bayramlarında eğlence ve kutlamalarında başka milletlere benzemeye çalışanlara şiddetli bir tehdit ve acı bir azapla cezalandırma uyarısı vardır.

Yılbaşı kutlamak Hıristiyanlara benzemenin adıdır.

Konumuzla ilgili Hadisi Şeriflerde ise “Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır” “Bizden başkasının sünnetiyle amel eden bizden değildir.” ,“Yahudilere ve Hıristiyanlara benzemeyin, Yahudilerin selamı parmaklarla, Hıristiyanların selamı avuç içiyledir. Kim Allah Resulünün sünnetini terk ederek ve bunu başka bir sünnet veya gelenekle değiştirirse İslam’a bağlı olduğunu söyleyip Müslümanların ismiyle anılsa bile O İslam üzere değildir.” Buyrulur. Yılbaşı kutlamaları; İslâm’a ve İslâmî değerlere sırt çevirmenin, inanç ve yaşantı olarak Hıristiyanlara benzemenin adıdır.

Şehit analarının feryadı göklere yükselirken, yılbaşı kutlanabilir mi?

23-24 Aralıkta PKK terör öğütlerince Şehit edilen askerlerimizin kanı kurumamışken şehit ailelerinin ve milletimizin acıları terü taze dururken, diğer taraftan 85 günden beri Siyonist İsrail ve işbirlikçilerinin vahşi saldırıları ile Gazzeli kardeşlerimiz soykırıma tabi tutulurken ve 9 bine yakını çocuk, 7 bine yakını kadın olmak üzere 21 binden fazla vahşice şehit edilirken 2 milyona yakın Gazze’li mülteci konumuna düşürülürken açlığa ,yokluğa, yoksulluğa mahkum edilirken yılbaşı rezaletine ortak olmamız giderek mensubu bulunduğumuz sadece İslam’dan değil İslam’dan da uzaklaştığımızın açık göstergesidir.

Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.

Her nefis mutlaka ölümü tadacaktır. Kıyamet gününde Yüce Allah tarafından emanet olarak verilen ömür, gençlik, sağlık gibi nimetler sebebiyle ömrümüzü nerede tükettiğimizin, gençliğimizi nerede geçirdiğimizin, malımızı nasıl kazanıp nerelere harcadığımızın, ilmimizle ne ameller işlediğimizin hesabı sorulacaktır. Yeni bir yıla girerken, bir Müslümanın yapması gereken şey; Peygamberimizin (s.a.v) ‘Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.” emrine uyarak kendimizi sorgulamak ve nefis muhasebesi yapmak olmalıdır.

Ayrıca 31 aralık gecesi yeni bir miladi yılın başlangıcı olmakla birlikte aynı zamanda Mekke’nin Fethi’nin 1394, Kudüs’ün Yavuz Sultan Selim tarafından teslim alınmasının 507. Yıldönümüdür. Mekke’nin ve Kudüs’ün fethinden gafil olup, şehitlerimizi umursamadan, Gazze’de soykırıma uğrayan kardeşlerimizi dikkate almadan dinimizin haram kıldığı içki, kumar, fuhuş, israf gibi pek çok kötülüklerin ve ahlaksızlıkların aynı anda yaşandığı bir gecede kötülüklere öncülük yapmak veya ortak olmak Müslümanlıkla bağdaşır bir durum değildir.

Mekke’nin fethinin 1394. Kudüs’ün fethinin 507. Yılının İslam ve İnsanlık alemine hayırlar getirmesini, özgür Kudüs’ün yeniden inşasına vesile olmasını diliyorum. Selam ve dua ile… 31 Aralık 2023

Mustafa Kır

QOSHE - Yılbaşı Yortusu ve Kültür Emperyalizmi ile Kuşatılan Müslümanlar! - Mustafa Kır
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yılbaşı Yortusu ve Kültür Emperyalizmi ile Kuşatılan Müslümanlar!

4 0
30.12.2023

Kültür emperyalizmi milletleri içten çökertmenin en etkili silahıdır.

Kültür emperyalizmi; emperyalist güçlerin kendilerinden daha zayıf ülkeleri siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan kendilerine bağımlı kılmak amacıyla kendi öz benliklerinden, kültür ve medeniyet değerlerinden uzaklaştırılması olayıdır.

Emperyal güçler tarafından başka ülkeleri silah zoruyla işgal edilip bağımsızlıklarına son verilmeleri hem uluslararası hukuka göre suç hem de çok maliyetli bir uğraş olduğundan; maliyetsiz, ekonomik ve siyasi açıdan alternatif bir sömürü mekanizması olarak kültür emperyalizmi formülü devreye sokulmuştur.

Sömürgeci ülkeler silahlı işgallere karşı bütün güçleri ile savunma mekanizmalarını ortaya koyarken, silahlı işgalden daha tehlikeli olan kültür emperyalizmi işgaline karşı bir tepki göstermemeleri ve hatta bundan hoşnutluk duymaları sebebiyledir ki günümüz Müslümanları batılı ülkelerin köleleştirilmiş tüketicileri haline gelmişlerdir

Tarihimiz milli, manevi kültür ve medeniyet değerlerimizin güzel hasletleri ile doludur. İmparatorluk davamız bizi biz yapan değerlerimize bağlılıkla 6 asır sürdürülebilmiştir. İnsanlık tarihinde yaşadıkları baskı ve dayatmalar neticesinde asimile edilen, zorla köleleştirilerek, kimlik ve kişilik değişimine uğratılan milletleri görmek mümkündür. Ancak tarih boyunca hiçbir toplum çağımızda yaşandığı gibi kendi istek ve arzularıyla varlık sebepleri olan asli değerlerinden, kimlik ve kişiliklerinden uzaklaşan milletler ne yazık ki ancak İslam coğrafyasında görülmüştür.

Yılbaşı kutlaması, Müslüman gibi inanıp, ecnebi gibi yaşamanın adıdır.

Bir ülkenin gerçek bağımsızlığının ve varlığının korunup korunmadığı coğrafi sınırlarının değişip değişmediği ile değil; din, dil, inanç, örf, âdet, gelenek, görenek, zevk, sanat ve ahlak gibi değerlerinin korunup korunmadığı ile ölçülebilir.

Kendi din ve medeniyet değerlerine şaşı bakan, batıdan gelen her şeyi şartsız ve sansürsüz kabul eden Müslümanların; batılılaşma, çağdaşlaşma, Avrupalılaşma. Asrileşme, modernleşme adı altında sunulan tuzaklara kapılmaları; Müslüman gibi inanıp, yemede içmede, giyinmede, tüketimde, oyun ve eğlencede, aile hayatında sosyal ilişkilerinde, ecnebi gibi yaşamaları; sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik yönden emperyalist güçlerin egemenliği altına girdiklerinin açık ça ortaya koymaktadır.

ABD’de Geoges Washington üniversitesinde çalışan iki görevlinin, dünyada Kur’an ahlakı ilkelerinin uygulanmasıyla ilgili 208 ülke halkı üzerinde yaptıkları anket sonucunda, Ülkemizin 103’üncü sırada yer alması, diğer İslam ülkelerinin de bundan farksız görünmesi Müslümanlık açısından hangi noktada olduğumuzun göstergesidir.

İslam coğrafyası kültür emperyalizminin kuşatması altındadır.

Devletlerin ve milletlerin hayatiyetlerini sürdürebilmeleri; kültür ve medeniyet değerlerine bağlı kalmaları, milli ve manevi hasletlerini korumaları ile mümkündür. Bu yüzden Emperyalist güçler geçmişte haçlı seferleri ve silah kullanarak yok edemedikleri İslam ümmetini kökten yıkmak için strateji değiştirerek din, dil, ahlak, edep, hayâ, örf, adet, gelenek, görenek gibi değerlerinden uzaklaştırmayı hedeflemişlerdir.

Sözlü, yazılı, görsel ve işitsel basın ve diğer sosyal iletişim ağları yoluyla........

© Maarifin Sesi


Get it on Google Play