Öğretmenlik sıradan bir meslek değildir.

Öğretmenlik sıradan bir meslek değildir. Her peygamberin farklı bir mesleği vardır. Ancak bütün peygamberlerin ortak mesleği öğretmenliktir. Zira peygamberler Allah tarafından iyiliklere ve güzelliklere ulaşmanın, kötülüklerden kaçınmanın yollarını gösteren birer öğretmen olarak gönderilmiştir. Hz. Muhammed (s.a.v): “Ben ancak bir muallim olarak gönderildim. “Allah beni zorlaştırıcı olarak değil, kolaylaştırıcı bir öğretmen olarak gönderdi.” Buyurmuştur.

Hz. Muhammed (s.a.v) öğretmenlik kimliği ile tebliğ etiği eğitim ilkeleri ve kullandığı eğitim- öğretimin yöntem ve metotları ile savaş içinde yaşamayı adet edinmiş cahil ve bedevi bir toplumdan barış içinde yaşamayı şiar edinen alim ve medeni bir toplum inşa etmeyi başarmıştır.

Gökyüzünün öğrencisi ve yer yüzünün öğretmeni olarak gönderilen Hz. Muhammed’in öğretmenliği; sadece belirli bir zümreye, belirli bir meslek gurubuna değil, dinleri, dilleri kültürleri ve yaşantıları farklı olan tüm insanlığa hitap eden rol model bir öğretmenliktir. O Mihrapta imam, minberde hatip, kürsüde vaiz olduğu gibi, aile içinde şefkat ve merhamet yüklü bir baba, arkadaşlık ilişkilerinde vefalı bir dost, ticari hayatta sadık bir tacir, sosyal hayatta yoksulu, fakiri, kimsesizi gözeten yardımsever, düşmanlarının bile dürüstlüğünden şüphe etmediği güvenilir bir rehber ve yol göstericidir.

Peygamberin ve Müslümanların eğitim-öğretimde takip ettikleri usül ve yöntem ise önce öğrenme, sonra öğrendiklerini yaşam biçimine dönüştürme ve daha sonra da başkalarına öğretme şeklindedir. Öğretmen sürekli değişen ve gelişen şartlara göre sürekli hem öğrenen (Mu allem), hem öğreten (muallim), hem eğiten (eğitmen) hem de terbiye eden bir mürebbidir. Öğrettiklerini ve tavsiyelerini önce kendisi hayatında uygulayan, sonra öğrencilerini yönlendiren bir mürşit, bir yol göstericidir.

Eğitimin sorunu, nitelikli öğretmen yetiştirme sorunudur.

Eğitimde asıl sorun, öğrenciyi yetiştirecek nitelikli öğretmen yetiştirememe sorunudur. Tüm meslek erbabının yetiştirilmesi sürecinde kilit rol oynayan öğretmeni yetiştirme mekanizmasının sağlıklı işletilmediği bir ülkede; mesleki yaşamın sağlıklı işlemesi mümkün değildir. Öğretmen, mesleği ile ilgili derin bir alan bilgisi ve genel kültüre sahibi olmanın yanında, önce ahlaklı, samimi, güvenilir, adil, sorumluluğunu müdrik, idealist, vizyon, misyon, kimlik ve kişilik sahibi, sabırlı, güler yüzlü, özü ve sözü bir, davranışları tutarlı, öz güveni yüksek, ön yargısız, araştırıcı, sorgulayıcı, fedakâr, olaylara bakışı objektif diline ve giyimine özen gösteren öğrencilerine ve topluma karşı rol model bir kişiliğe sahip olmalıdır. Özgün dili ve üslubuyla öğrencilerini tükenmişlik alanından çıkarmalı umudu, heyecanı, sevinci ve yaşama dair her şeyi aşılayabilmelidir.

Bilindiği üzere, ülkemizde öğretmen yetiştirme işi üniversiteler bünyesinde yer alan eğitim fakülteleri tarafından yerine getirilmekte, eğitim öğretim faaliyetleri ise devletin gözetimi ve denetimi altında yürütülmektedir. Buna rağmen hem öğretmen yetiştirilmesinde hem de öğretmenliğin icrasında büyük sorunlar yaşanmaktadır.

Eğitim-öğretim kendine has yöntemleri olan ve özel yeterlilik gerektiren bir sanattır. Bu sanatın sanatkarı ise öğretmendir. Milli Eğitim Temel kanununun 43.Maddesinde öğretmenlik mesleği “Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleği olarak ifade edilmekte, öğretmen ise yeterli genel kültüre, özel alan bilgisine ve pedagojik formasyona sahip, en az dört yıllık yüksek okul mezunu olan, eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevini yapan kişi olarak tanımlanmaktadır.

Öğretmen, eğitim-öğretim süreçleri içerisinde öğrenciyle devamlı etkileşim halinde bulunan, eğitim programını uygulayan, öğretimi yöneten, öğrencinin ve öğretimin değerlendirmesini yapan uzman kişidir. Öğretmenin nitelikli yetişmesi ve yetiştirilmesi bu süreçlerin niteliğini doğrudan etkileyecektir.

Öğretmen sınav kazandıran bilgimatik değildir.

Ülkelerin geleceği, iyi yetiştirilmiş nesillere, iyi nesillerin yetiştirilmesi de nitelikli eğitim almalarının yetiştirilmesine bağlı olduğu halde, ne yazık ki günümüzde nitelikli öğretmen yetiştirme konusunda kalıcı ve evrensel adımlar atılmamaktadır. Hala öğretmen geleceğin bilim, fikir, siyaset ve meslek erbabını yetiştiren önemli bir figür olarak değil, öğrenciye sınav kazandıran ve bilgi yükleyen bilgimatik olarak görülmektedir.

Öğretmen yetiştiren eğitim fakültelerinde, öğretmenlik bölümleri sayısı oldukça çeşitli ve öğrenci kontenjanları plansız bir şekilde belirlenmektedir. Halen 400 binden fazla öğretmen adayı olmasına rağmen, ders açığı 100 binden fazla ücretli veya vekil öğretmen tarafından giderilmeye çalışılmaktadır.

Hızla gelişen ve değişen dünyada şartlar; öğretmenlik mesleğinin herkes tarafından yapabilecek türden bir meslek olmadığını, öğretmenlik mesleğinin özel olarak yetiştirilen daha donanımlı, daha nitelikli kişilerce yapılmasını, yöneticilerin liyakat sistemine göre atanmasını zorunlu kılmaktadır.

Eğitim öğretim sorun üreten bir faaliyet olmaktan çıkarılmalıdır.

Ülkemizde gerek nitelikli öğretmen yetiştirme gerekse liyakat sistemini hayata geçirme konusunda sağlıklı çözüm üretilememesi sebebiyle eğitim-öğretim ve yönetim işleri çözüm üretmekten çok sorun üreten bir işlev olarak hayatiyetini sürdürmektedir.

Orta öğretim kurumlarımızda eğitim genel anlamda iki kısma ayırılmaktadır. Biri mesleki ve teknik eğitim, diğeri ise akademik eğitimdir. Sistemin uygulanmasından ve yönlendirilmesinden kaynaklı olarak mesleki ve teknik eğitimin ihmal edilmesi sebebiyle öğrencilerin akademik liselere yönelmiş olmaları hem mesleki, hem de akademik eğitim için önemli bir sorun teşkil etmektedir. Orta okuldan itibaren Meslek liselerinin yeniden yapılandırılması, imkânlarının artırılıp cazip hale getirilmesi gereklidir.

Her ne kadar Liseler mesleki liseler ve Anadolu liseleri olarak iki ayrı dalda adlandırılmış olsa da Ortaokuldan itibaren mesleki ve akademik eğitim ile ilgili mizaca ve yeteneğe dayalı bir planlama yapılmadığından öğrencilerimizin kahir ekseriyeti mesleğini kazandığı üniversitenin bölümüne girdikten sonra algılayabilmekte, çoğu da mezun olduğu alanın dışında iş hayatını sürdürmekte veya işsizle ordusunun bir neferi olarak hayata tutunmaya çalışmaktadır.

Eğitimde sistemsizlik milyonları bulan işsizler ordusunu üretmektedir.

Çünkü Mesleki veya akademik liseyi bitiren milyonlarca gencimiz iş bulma hayaliyle kendi mizacını, yeteneğini dikkate almadan, başarılı olabileceği alanın ne olduğuna bakmadan yüksek okul bitirme güdüsüyle üniversite tercihlerini yapmaktadır. Bu durum milyonları bulan üniversiteli işsizler ordusunun artmasına bunca enerji ve emeğin heba olmasına sebep olmaktadır.

Asrımızda bilim ve teknoloji ışık hızıyla ilerlemektedir. Ülkelerin bilim, sanayi, ticari, tarım ve sanatsal açıdan ilerlemeleri akademik, mesleki ve teknik eğitim alanında iyi yetişmiş idealist insanlar eliyle gerçekleştirilmektedir.

Eğitimcinin öncelikli çabası, sadece bilgiyi, ekonomiyi ve teknolojiyi öğretmek değil, bilgiyi ekonomiyi ve teknolojiyi üretecek, onu insanlığın hayrı için kullanacak ruh ve karaktere sahip insan yetiştirmek olmalıdır. Bilgiden başka bilgilere ulaşma, katma değer üretme, öğrenilenleri yaşam biçimine dönüştürmeyi hedeflemelidir. Çünkü; maddi güç, ancak eğitilmiş insanların elinde bir değer ifade edebilir. Zira, “bir milletin en önemli gücü, topu tankı değil, eğitilmiş insanlarının varlığıdır.

Öğretmen liseleri yeniden hayata geçirilmelidir.

Sorunun çözümü için öğretmen yetiştiren öğretmen liseleri yeniden hayata geçirilmeli, öğrenci kabulü genel sınavla değil, objektif ve belirli kriterlere uygun olarak, mesleğe yatkınlığının, aidiyet ve adanmışlık duygusunun ve duyuşsal boyutlarının ölçüldüğü ve sosyal yönlerinin değerlendirildiği zeki aynı zamanda terbiyeli öğrencilerden mülakata tabi tutularak seçilmelidir.. Eğitim fakültelerinin öğrenci alım kontenjanları, yetiştirilmeleri MEB ile diyalog içinde yerine getirlmelidir.

Gelişmiş ülkelerin; öğretmen yetiştirme politikaları ve programları, öğretmen yetiştiren kurumları, öğrencilerin öğretmen yetiştirme programlarına kabul şartları, öğretim süreleri, öğretmenlik uygulamaları, öğretmenlik mesleğine atanma şartları ve öğretmenlik mesleğinin statüleri nitelikli öğretmen yetiştirme gibi uygulamalarından yararlanılmalıdır.

Geleceğin nesillerini yetiştirmekle yükümlü olan öğretmenlerin yetiştirilmesinde izlenen yolların bilimsel olması hem öğretmen kalitesinin hem de yetişen insan kalitesinin yükseltilmesi için önem arz etmektedir. Öğretmen yetiştirme sisteminde teori ağırlıklı, partilere göre değişkenlik arz eden bir politika yerine objektif olan partilere ve bakanlara göre değişmeyen politika izlenmelidir.

Sonuç olarak şunu ifade etmek istiyorum. Hz. Muhammed nasıl ki uyguladığı eğitim sistemiyle cahil bir toplumdan alim bir toplum, bedevi bir toplumdan medeni bir toplum inşa etmeyi başarmış ise. Onun varisi olan biz öğretmenler de Onun kullandığı metotla aynı başarıyı sağlayabiliriz.

Bugün pusulasını kaybeden, adeta modern cahiliye yaşantısı içinde yaşam süren toplumu bize emanet edilen gençlerimizi tıpkı Ashabı Suffe gibi yetiştirerek toplumun aydınlanmasına vesile olabiliriz. Şunu iyi bilelim ki gençlerimizde görülen her güzellik annelerin, babaların, yöneticilerin ve öğretmenlerin eseri olduğu gibi yine onlarda görülen her kötülükte annelerin babaların, yöneticilerin ve öğretmenlerin eseridir. 24 Kasım 2023

Mustafa KIR

QOSHE - Türkiye’nin 1. Sorunu Nitelikli Eğitimci Yetiştirme Sorunudur - Mustafa Kır
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye’nin 1. Sorunu Nitelikli Eğitimci Yetiştirme Sorunudur

10 1
24.11.2023

Öğretmenlik sıradan bir meslek değildir.

Öğretmenlik sıradan bir meslek değildir. Her peygamberin farklı bir mesleği vardır. Ancak bütün peygamberlerin ortak mesleği öğretmenliktir. Zira peygamberler Allah tarafından iyiliklere ve güzelliklere ulaşmanın, kötülüklerden kaçınmanın yollarını gösteren birer öğretmen olarak gönderilmiştir. Hz. Muhammed (s.a.v): “Ben ancak bir muallim olarak gönderildim. “Allah beni zorlaştırıcı olarak değil, kolaylaştırıcı bir öğretmen olarak gönderdi.” Buyurmuştur.

Hz. Muhammed (s.a.v) öğretmenlik kimliği ile tebliğ etiği eğitim ilkeleri ve kullandığı eğitim- öğretimin yöntem ve metotları ile savaş içinde yaşamayı adet edinmiş cahil ve bedevi bir toplumdan barış içinde yaşamayı şiar edinen alim ve medeni bir toplum inşa etmeyi başarmıştır.

Gökyüzünün öğrencisi ve yer yüzünün öğretmeni olarak gönderilen Hz. Muhammed’in öğretmenliği; sadece belirli bir zümreye, belirli bir meslek gurubuna değil, dinleri, dilleri kültürleri ve yaşantıları farklı olan tüm insanlığa hitap eden rol model bir öğretmenliktir. O Mihrapta imam, minberde hatip, kürsüde vaiz olduğu gibi, aile içinde şefkat ve merhamet yüklü bir baba, arkadaşlık ilişkilerinde vefalı bir dost, ticari hayatta sadık bir tacir, sosyal hayatta yoksulu, fakiri, kimsesizi gözeten yardımsever, düşmanlarının bile dürüstlüğünden şüphe etmediği güvenilir bir rehber ve yol göstericidir.

Peygamberin ve Müslümanların eğitim-öğretimde takip ettikleri usül ve yöntem ise önce öğrenme, sonra öğrendiklerini yaşam biçimine dönüştürme ve daha sonra da başkalarına öğretme şeklindedir. Öğretmen sürekli değişen ve gelişen şartlara göre sürekli hem öğrenen (Mu allem), hem öğreten (muallim), hem eğiten (eğitmen) hem de terbiye eden bir mürebbidir. Öğrettiklerini ve tavsiyelerini önce kendisi hayatında uygulayan, sonra öğrencilerini yönlendiren bir mürşit, bir yol göstericidir.

Eğitimin sorunu, nitelikli öğretmen yetiştirme sorunudur.

Eğitimde asıl sorun, öğrenciyi yetiştirecek nitelikli öğretmen yetiştirememe sorunudur. Tüm meslek erbabının yetiştirilmesi sürecinde kilit rol oynayan öğretmeni yetiştirme mekanizmasının sağlıklı işletilmediği bir ülkede; mesleki yaşamın sağlıklı işlemesi mümkün değildir. Öğretmen, mesleği ile ilgili derin bir alan bilgisi ve genel kültüre sahibi olmanın yanında, önce ahlaklı, samimi, güvenilir, adil, sorumluluğunu müdrik, idealist, vizyon, misyon, kimlik ve kişilik sahibi, sabırlı, güler yüzlü, özü ve sözü bir, davranışları tutarlı, öz güveni yüksek, ön yargısız, araştırıcı, sorgulayıcı, fedakâr, olaylara bakışı objektif diline ve giyimine özen gösteren öğrencilerine ve topluma karşı rol model bir kişiliğe sahip olmalıdır. Özgün dili ve üslubuyla öğrencilerini tükenmişlik alanından çıkarmalı umudu, heyecanı, sevinci ve yaşama dair her şeyi aşılayabilmelidir.

Bilindiği üzere, ülkemizde öğretmen yetiştirme işi üniversiteler bünyesinde yer alan eğitim fakülteleri tarafından yerine getirilmekte, eğitim öğretim faaliyetleri ise devletin gözetimi ve denetimi altında yürütülmektedir. Buna rağmen hem öğretmen yetiştirilmesinde hem de öğretmenliğin icrasında büyük sorunlar........

© Maarifin Sesi


Get it on Google Play