menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çözümsüz bir yıl daha...

2 2
latest

Makalenin başlığındaki cümleyi kim bilir kaç kez kurmuşuzdur?

Bilmiyorum.

Peki bu yıla girerken “bu yıl çözüm yılı olacak” cümlesini kaç kez kurduk dersiniz?

Onu da bilmiyorum.

Ancak bildiğim tek bir acı gerçek var, o da 2025 yılı Kıbrıs adasına çözüm filan getirmiş değil.

Bu bağlamda hüzünlüyüm.

Ancak hüzünlü olmaktan daha kötü bir başka duygum daha var: Umutsuzluk!

İçimi kemiren, canımı sıkan ve rahmetli İrfan Alış’ın (Peyk) o çok sevdiğim aşk şarkısında yazdığı gibi “beni sünger gibi içiren” bu umutsuzluk durumu, yılın son günlerinde daha da ağır bir şekle dönüşmüş durumda.

Halbuki kendimi yılmaz bir savaşçı ya da İngilizlerin meşhur atasözündeki gibi “botları ayağında ölecek” bir kişi zannederdim.

Aslında bakarsanız bence hala daha öyleyim ama içimde büyüyen bir başka can sıkıcı duygu daha var: Usanmışlık!

Her sabah usanmış bir şekilde kalkıp, yine usanmış bir şekilde yatıyorum.

Usanmışlığım çok şekillerde oluyor.

Mesela programa her gün için yeni bir konuk bulma konusunda çok usanıyorum.

İkide birde bozulan asansörden dolayı çok usanıyorum.

Çirkin sesli müezzinlerden, hamaset nutku çekenlerden ve el çabukluğuyla iş bitiren densizlerden de usanıyorum.

Egzozu delik arabalardan çıkan gürültüden, mecliste çemkirmekten başka bir numarası olmayan vekillerden ve Kermiya’daki kuyruklardan ölesiye usanıyorum.

Ama en çok nereden usanıyorum derseniz, onu zaten tek geçerim: Kıbrıs sorunu!

Bildiğiniz gibi bu yıl Kıbrıs Türk liderliği değişti. Yeni bir lider seçildi. Yeni seçilen lider genelde umuda işaret eder. Ancak bu lanetli coğrafyada umut etmek sadece değişimle olmuyor.

Elbette bu liderle geçmiş lider kıyas kaldıracak noktada değildir.

Hatta yeni liderden umut etmek için çoğu kişi beş yüz bin bahane ortaya koyabilir.

Ama Kıbrıs sorununa hayatını vermiş, çözümüne kafayı takmış bir kişi olarak içinde yaşadığımız şeyin aslında çok banal ve sıkıcı bir “tekerrürler ve hamaset nutukları silsilesi” olduğunu görebiliyorum. Ha bir de tabular var, içine hapsolduğumuz...

Ve tabii konunun büyük ölçekte bir uluslararası mesele olduğunu da buraya not düşmek gerekir.

Her şeyi alt alta koyup yazdığımda ve genel bir toplam yapmaya kalktığımda, vardığım sonuç “sıfıra sıfır elde var........

© Kıbrıs Postası