Yapıyor, çünkü yapabiliyor
Tekrarlayan iki hatamız var. Biri, soyutu görmeyip sadece ve sadece somutla uğraşmak. İkincisi, sebebe bakmayıp sonuçla uğraşmak. Belki bu ikisi birbirinden bağımsız değil. Olup bitene bakınca sonucu görürüz. Sonuç apaçık ortadadır. Ama sebep? Sebep için biraz düşünmek, araştırmak, hele soyutlarla düşünmek gerekir. Zor iş.
Termometreye hohlarsam oda ısınır mı? Bunu sormuştum. Termometreye hohlamakla oda ısınmaz ama enflasyon istatistiklerini şöyle değil de böyle hesaplarsak bir sürü şey değişir. Başta maaş zamları. O hâlde onlara hohlayabiliriz. Bir de “ama hohladınız” diyenlere haddini bildirip susturmanın yollarını bulmamız lazım. Mesela “dezenformasyon”. Mesela “halkı kötümserliğe sevk etmek” falan.
Bunları niçin yeniden hatırladım? Bir mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymama kararı aldı! Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şey. Anayasa’da da bunu yapamayacağı yazıyor. Olsun. Yaptı. Demek ki yapabiliyor. Kimsenin aklına Anayasa Mahkemesi’nin emrine bir kolluk kuvveti vermek gelmemiş! Yanlış hatırlamıyorsam Yargıtay da başka bir davada Anayasa Mahkemesi’nin suç işlediğine karar vermişti.
GÜCÜ YETİYORSA
Adalet Bakanımız “Türkiye bir hukuk devletidir!” diyor.
Bunları alt alta yazınca insan bir tuhaf oluyor. Sevgili hukukçular, kanun koyucular, burada bir terslik yok mu? Adli sistemin bir parçasının, kanuna rağmen diğer parçasının kararını reddetmesi? Yarın mesela polis savcıyı dinlemeyebilir mi? Veya icra mahkemeyi? “Niçin?” sorusuna cevap veriyorlar ama o cevaplardan daha makul bir sebep, “Öyle yapıyor, çünkü yapabiliyor. Elini tutan mı var?”. Ben rahatsızlık........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
John Nosta
Daniel Orenstein