menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

HAFIZAMIZ GELECEĞİMİZDİR

7 0
10.11.2025

Bir milleti ayakta tutan, onu "millet" yapan temel dinamik nedir? Bu sorunun cevabı; ortak bir dil, ortak bir kültür, ortak sevinçler ve ortak acılarda gizlidir. Tüm bu ortak değerlerin kaydını tutan, onlara anlam kazandıran ve nesilden nesile aktaran yegane disiplin ise tarihtir. Tarih, yalnızca geçmişte yaşanan olayların kronolojik bir dökümü değil, bir toplumun kimlik kartı, yol haritası ve kolektif hafızasıdır.

Ancak günümüzde, özellikle genç nesiller nezdinde tarih, sıkıcı bir ders veya ezberlenmesi gereken lüzumsuz bilgiler yığını olarak algılanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Oysa "tarih şuuru"ndan yoksun bir neslin, köklerinden kopmuş bir ağaçtan farkı yoktur.

Geçmişi bilmek, en temelde bugünü anlamak için önemlidir. Şu an içinde yaşadığımız dünyanın siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik yapısı, dün alınan kararların, yapılan savaşların ve yaşanan yeniliklerin bir sonucudur.

Geçmişini bilmeyen bir nesil, bugünü çözemez. Olayları sadece yüzeysel olarak algılar, kök nedenleri göremez. Güncel bir sorunu analiz ederken, o sorunu doğuran tarihsel süreci bilmeden doğru bir teşhis koymak imkansızdır. Tarih; bireye ve topluma, karşılaştığı sorunlar karşısında bir "bağlam" sunar. Bu bağlam olmadan, her yeni krizi "ilk defa" yaşıyormuş gibi tecrübesizce karşılarız.

Büyük mütefekkir ve sosyolog İbn-i Haldun'un "Mukaddime" adlı eserinde yer alan "Suyun suya benzediği kadar, geçmiş geleceğe benzer" sözü, toplumlar ve insanlar da belirli şartlar altında benzer refleksler, benzer hırslar ve benzer hatalar sergiler........

© Karadeniz'de sonnokta