ENFLASYONUN MÜLKİYET HAKKINI İHLAL ETMESİ NEDENİYLE AYM’NİN KANUNİ FAİZ REJİMİNİ DEĞİŞTİREN KARARI
Anayasa Mahkemesi, 22.07.2025 tarihli ve E.2024/24, K.2025/164 sayılı kararıyla, 3095 sayılı Kanun’un oranında kanuni faiz öngören 1. maddesini sözleşmeden doğmayan borç ilişkileri bakımından Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir. İtiraz, deprem nedeniyle taşınmazı yıkılan bir kişinin açtığı tazminat davasında uygulanacak faiz oranının alacağın değerini koruyup korumadığına ilişkin değerlendirme zorunluluğundan doğmuştur.
Mahkeme, faiz alacağının Anayasa’nın 35. maddesi kapsamında mülkiyet hakkı oluşturduğunu; bu hakkın korunmasının devlet açısından yalnızca müdahaleden kaçınma değil, aynı zamanda ekonomik değer kaybını telafi edecek etkin mekanizmaları sağlama yükümlülüğünü içerdiğini belirtmiştir. Yüksek enflasyon dönemlerinde sabit oranının alacaklının uğradığı kaybı karşılamadığı, borçlunun gecikme nedeniyle avantaj elde etmesine yol açtığı ve bu durumun hem mülkiyet hakkı hem de Anayasa’nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkı ile bağdaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
İptal kararının yürürlüğe girişi, doğabilecek hukuki boşluğun giderilmesi amacıyla, Resmî Gazete’de yayımından itibaren dokuz ay ertelenmiştir. Böylece yasama organına, sözleşme dışı borç ilişkilerinde uygulanacak faiz oranını ekonomik koşulları gözeten yeni bir düzenlemeyle belirleme sorumluluğu bırakılmıştır.
İptal Gerekçesinin Analizi
Anayasa Mahkemesi, 3095 sayılı Kanun’un 1. maddesindeki sabit kanuni faiz oranını sözleşme dışı borç ilişkileri bakımından değerlendirirken, iki temel anayasal ölçütü esas almıştır: mülkiyet hakkı (m.35) ve etkili başvuru hakkı (m.40).
Mahkeme ilk olarak, kanuni faizin fer’î bir edim olmakla birlikte alacaklının malvarlığıyla doğrudan bağlantılı olduğunu; bu nedenle faiz alacağının mülkiyet hakkı kapsamında korunması gereken bir değer oluşturduğunu belirtmiştir. Bu tespit, parasal alacakların ekonomik niteliğini ve devletin bu alacakları koruma sorumluluğunu ortaya koymaktadır.
İkinci olarak Mahkeme, devletin mülkiyet hakkına ilişkin pozitif yükümlülüklerine dikkat çekmiştir. Bu yükümlülük, alacağın ekonomik değerini ortadan kaldıran durumlarda, bireyin zararını giderebilecek mekanizmaların hukuk düzeninde bulunmasını gerektirir. Mahkeme, sabit oranının yüksek enflasyon dönemlerinde alacağın reel değerini koruma kapasitesine sahip olmadığına; bu nedenle devletin pozitif yükümlülüğünün yerine getirilmediğine işaret etmiştir.
Üçüncü olarak, düşük faiz oranının alacaklının zararını karşılamaması yanında, borçlunun ödeme tarihini geciktirerek ekonomik avantaj elde etmesine imkân tanıdığı tespit edilmiştir. Bu durum, mülkiyet hakkı bakımından adil dengeyi bozan bir sonuç yaratmakta ve alacaklının hakkının ölçüsüz biçimde zedelenmesine yol açmaktadır.
Son olarak Mahkeme, alacağın değer kaybını telafi edecek etkili bir mekanizmanın bulunmamasının, Anayasa’nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkıyla bağdaşmadığını değerlendirmiştir. Mahkemeye göre, hakkın ihlali halinde başvuru yolunun etkili sayılabilmesi için, bu yolun zararı giderebilecek nitelikte olması gerekir.
Bu üç temel değerlendirme sonucunda AYM, sabit faiz oranının sözleşme dışı borç ilişkilerinde hem mülkiyet hakkını hem de etkili başvuru hakkını ölçüsüz biçimde sınırladığı kanaatine varmış ve kuralı iptal etmiştir.
İptal Kararının Doğurduğu Enflasyon Farkına Dayalı Tazminat ve Başvuru Seçenekleri
Anayasa Mahkemesi’nin 22.07.2025 tarihli iptal kararı, kanuni faizin sözleşme dışı borçlarda........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel