Tarih, Siyasi Bilgelik ve Dış Politika İlişkisi
Bölgesel politika değerlendirmelerine kısa bir ara vererek, bir anlamda birlikte düşünme imkanı oluşturalım istedim. Başlıktaki tarih kelimesini sadece “kronolojik istif” olarak anlamamak gerekir. İlk başta zamanın ve olayların hafızası sonra da bütün varoluş ve maceraların içinden süzülen ibretler, idrak damlacıkları, bilgelik müktesebatı olarak kabul etmek daha doğru olacaktır. Bunun sınırları ötesindeki diğer bir yaklaşım ise bugünü tarih olacak sabitelerle, kalıcı doğru eserlerle inşa etmeyi hedeflemektir. Zira kalıcılığı ve sahiciliği olmayacak eylemlerin bugün için de bir değeri yoktur. Her ne kadar aklı, fikri ve ihtiraslar ile hayalleri anlık tatmin etse de kalıcılığı olmayan eserlerin gerçek ve zati değerlerinden bahsedilemez.
Dış politika denilince daha çok modern zamanlarda gelişmiş teknik bir kavram olarak algılanır. Modern zamanlar ve teknik kavramları perspektiflerinin kesişim alanı olarak da salt somut ve seküler uygulamaları görülür. Özellikle günümüze geldiğimizde anlamın da önüne geçen somut yöntemler anlaşılmaktadır. Halbuki “Gerçekler nadiren kendi kendini açıklar; önemleri, analizleri ve yorumları -en azından dış siyasette- bağlamla ve konuyla alakası ile ilgilidir… Devletler arası ilişkide ve başka birçok alandaki verilerin gerçekten yararlı olması için daha geniş bir tarih ve deneyim bağlamına yerleştirilerek fiili bilgiye dönüştürülmesi gerekir. Ve liderleri gerekli zamanlarda bilgelik düzeyine erişebilen toplumlar talihlidir. (Dünya Düzeni, H. Kissinger; sh/381)”. Yine Kissinger bu anlam yitirilmesini Eliot’tan bir alıntıyla vurgulamaktadır:
“Yaşarken yitirdiğimiz Yaşam nerede?
Bilgide yitirdiğimiz bilgelik nerede?
Bilişimde yitirdiğimiz bilgi nerede?
(T.S. Eliot; Choruses from ‘The Rock’ )” Kitabın çevirmeni S. Sultan Gül’ü de kutlamak gerekir. Elektronik verilerin (Bilişim) bilgiye, münferit bilginin ise bilgeliğe dönüşememesi/ dönüştürülememesi sorununu çeviriye çok iyi yansıtmış. Sadece dış politikada değil, bütün alanlarda tarihte görülmemiş ölçekte masif bilgi yığınlarından bahsedilebilir. İşi dramatik hale getiren ise bu bilgi yığınlarının yorumlanma, hatta temel düzeyde okunma/ anlaşılma sorununun ortaya çıkmış olmasıdır. Bu sorunun dış politika alanında en bariz yansıması dünya genelinde büyük siyasi perspektifi ve birikimi ve kararları olan dış siyaset dehası devlet başkanı ve dışişleri bakanlarının olmayışıdır.
Halbuki devletlerin rekabetinde ve milletlerin ilerlemesinde akli, fikri ve duygusal temellerin sağlam kurulması hayati önem taşımaktadır. Siyasi bilgeliğin yokluğu halinde ağır bedellerin ödenmesi kaçınılmazdır. Yüzyılın Büyük Savaşını (Birinci Dünya Savaşı) ve Ortadoğu’nun parçalanmasını görmüş ve yaşamış olan Osmanlı Paşası M. Emin Zeki Bek siyasi bilgeliği Orta Med krallarından birisi üzerinde modelleyerek ne güzel anlatır: “Krallığını bilgi ve bilgeliğiyle icra ederdi. Kavmi (Kendisine tabi olanlar ve komşuları) ne zaman aralarında ihtilafa düşseler O’na müracaat ederler, O da aklı ve bilgeliğiyle onlara yol gösterir, ihtilaflarını çözer, bu yol ile krallığını icra ederdi” (Kürdistan Tarihi).
Siyasi bilgeliği en güzel açıklayan örneklerden birini Lübnan’ın hatta Şarkın zeki çocuklarından Amin Maalouf çarpıcı bir........
© Haber7
visit website