menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

‘Algılamak, Hak’ta yükseliş esnasında sana gelen şeyi almandır’

9 0
15.12.2025

Tevhidin, kevn’den (var olmak’tan) yaratma, var etme anlamında tekvinî olduğunu ve “birlikte çeşitlilik / çeşitlilikte birlik” işleyişi içinde, henüz çok azı hakkında bilgi sahibi bulunduğumuz kozmostan, ferdî eylemlerin tümüne kadar yayıldığını bir kez daha tekrarlayarak, şeriatlara dolayısıyla inanışlara mahsus “teklif”lere de tevhidin ortak bir zemin oluşturduğunu söyleyebiliriz.

Bu manada tevhidin salt Müslümanlara özgü olmadığını, bilakis muvahhitlik bağıyla onun genel olduğunu yani inanç sahiplerinin tamamını kapsadığını, haliyle “tevhit sanatı” gibi bir tanımlamanın hangi inancın mensubu olursa olsun onun nefsi bir temellük arzusundan ibaret olacağını şu iki örnekle iletebiliriz:

Bizim Molla Sadrâ’dan naklen idrak ve ümmeti olarak zikrede geldiğimiz güçlerden hatıranın ve hatırlamanın nasıl anlaşılması gerektiği hakkında, Maurice Merleau-Ponty, -ancak bir tasavvuf ehlinden bekleyebileceğimiz- şu yorumu yapmıştır: “Algılamak, kendisini tamamlayabilecek bazı hatıraları beraberinde getiren bir izlenimler çokluğunu hissetmek değil, verilenlerin oluşturduğu bir kümelenmeden içkin bir anlamın fışkırdığını görmektir ki bu anlam olmadan hatıralara çağrı yapmak mümkün olmaz. Hatırlamak bilincin bakışının önüne, kendinde sürüp giden bir geçmiş tablosu koymak değil, geçmişin ufkuna dalmak ve özetlediği deneyimler zamanındaki kendi yerlerinde yeniden yaşanana kadar, bu ufuktan iç içe geçmiş perspektifleri yavaş yavaş işlemektir. Algılamak hatırlamak değildir.” (Algının Fenomenolojisi, trc.: Emine Kartal – Eylem Hacımuratoğlu, İthaki, İstanbul 2016)


“Dünya aynasını Büyük........

© Haber Vakti