SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığına devrini hatırlamadan şehir hastanelerini konuşmak eksik kalır.

‘Topal ördek’ taklidi yönetim anlayışı reva görülen bir sağlık yönetimi var İzmir için. Un var, şeker var, su var ama ortada helva yok misali günler içinde İzmir. Sözde yeni bir hastane eklendi: Şehir hastanesi. Ama sağlık hizmet sunumu geriledi, adeta felç oldu. Tüm hastanelerden ama özellikle de Bozyaka ve Tepecik Eğitim hastanelerinden çokça kadro ve ekipman aktarıldı. Şu an birçok ameliyat ne eski ne de yeni hastanelerde yapılıyor, muayene için randevu birçok branşta alınamıyor. Bu hali ile sağlık hizmetlerini yönetememek İzmir için adeta bir tercihe dönüşmüş durumda.

Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi eskinin SSK hastaneleri idi. Yani işçinin alın teri ile kurulmuşlardı. Her ikisi de ha kapandı ha kapatılacak. İkisinin de içi boşaltıldı. Hem kadrolarının hem ekipmanının ekseriyeti yeni şehir hastanesine ikame edildi.

Bilindik öyküyü tekrarlayalım. Arsa devletten yani bedava, kredi için teminat mektupları yani riski üstlenmek devletten, ola ki yataklar boş kalırsa yüzde 70 doluluk garantisi yine devletten. Bunun adı şehir hastanesi. Özel sektöre rant, halka yük. İşçi ve sağlık iş kolundaki memur sendikaları ile yerel tabip odasından bir arada daha gür bir yanıt beklerdim, özellikle de İzmir’de. İki eskinin SSK hastanesi şehir hastanesi marifeti ile özel sektöre devrediliyor bir anlamda.

2005-2006 yılları SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığına devri, Genel Sağlık Sigortası’na (GSS) geçiş ve sağlık ocaklarının kapatılarak aile hekimliğinin tesisi ile ilk tıp fakültesinin kuruluş tarihi esas alındığında yüzyıllık öykünün en kritik dönemeciydi. Bugünü anlamak için o günün mücadele dinamiklerini hatırlamakta yarar var.

O dönem tüm iller arasında İzmir en kitlesel itiraz yükselten kentlerin başında geliyordu. Gerek işçi gerek memur sendikalarının. Tamamı birlikte itirazı örgütlüyordu. Merkezinde tabip odası ile SES vardı. İzmir Tabip Odası ve SES sendikası ile Türk-İş, DİSK ve TMMOB temel çağrıcılardı. Hak-iş, Kamu-Sen diğer kurumlar ile bir aradaydı 2004-2006’lı yıllarda. Kentte emek ve demokrasi platformları ile sağlık platformu aktif ve üretkendi. Halkın katılımı kitleseldi.

O dönemin Türk-İş Ege Bölge Temsilcisi Mustafa Kundakçı, 2012’de sendikal yaşama veda konuşmasında, “Son dönemlerde kendinde yer etmiş eylemlerden birinin Sosyal Güvenlik Yasası tasarısına karşı gerçekleştirilen 14 Mart 2006 eylemi olduğunu belirtiyordu. Kundakçı, “Önemli bir birlikteliği sağlamıştık. 15 Mart günü bütün gazeteler İzmir’deki eylemi yazıyordu” demekteydi. (Kaynak: Evrensel Gazetesi) Hatırlatalım, 14 Mart Tıp Bayramı idi.

O dönem ben de İzmir Tabip Odası başkanı idim. Diyebilirim ki etkinliklerde 1980 sonrasında ilk kez sağından soluna tüm siyasetler ve sendikalar, ANAP ve DYP’den sol dergi çevrelerine herkes sağlık ve sosyal güvenlik hakkı için aynı cümlelerde buluşmuştu. Elbette AKP hariç ama onun da seçmen kitlesi bu başlıkta partileri ile aralarına mesafe koymuştu İzmir’de. Sağlıkta neoliberal sürecin mimarı Turgut Özal’ın partisi ANAP İzmir il binasından dev bir pankart sarkıyordu: “GSS ve aile hekimliğine hayır.” Büyük bir emek harcanmıştı ve dayanışma büyümüştü.

Elbette bir tesadüf değildi. O süreci ören isimlerden bir kısmı aramızda değil. Türk-İş Ege Bölge Temsilcisi Mustafa Kundakçı, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Azad Fazla ve son olarak o dönem İzmir SES Şube Başkanı Sevgili Ergün Demir aramızdan ayrıldılar. Saygı ile anıyorum.

Ergün Demir ile o dönemin yakın tanıklarıydık. Çok erken oldu vefatı. 18 Kasım Cumartesi saat 14.00’te İzmir Tabip Odasında bir anma düzenlenecek. Sevenlerine duyurmuş olalım.

Ama Ergün Demir yaşasaydı çok kızardı. ‘Dünün SSK hastaneleri şehir hastaneleri marifeti ile özel sektöre peşkeş çekilirken başka işiniz mi yok’ derdi. Onun sesi kulaklarımda, ben gitmeyeceğim. Gündoğdu Meydanı’nda sırtımı bir ağaca yaslayıp sükunetle onun mücadele birikimini yad edeceğim.

Ergün Demir yaşasaydı, varsa yaşamını yitiren mücadele arkadaşı adına halkın katılımı ile bir forum düzenlenmesini organize ederdi. Mücadele insanları bir mücadelenin parçası olarak anılmalı diye düşünenlerdenim.

Sağlıcakla kalın.

QOSHE - SSK hastaneleri fiilen şehir hastanelerine devredilmiş oluyor - Zeki Gül
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

SSK hastaneleri fiilen şehir hastanelerine devredilmiş oluyor

22 13
15.11.2023

SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığına devrini hatırlamadan şehir hastanelerini konuşmak eksik kalır.

‘Topal ördek’ taklidi yönetim anlayışı reva görülen bir sağlık yönetimi var İzmir için. Un var, şeker var, su var ama ortada helva yok misali günler içinde İzmir. Sözde yeni bir hastane eklendi: Şehir hastanesi. Ama sağlık hizmet sunumu geriledi, adeta felç oldu. Tüm hastanelerden ama özellikle de Bozyaka ve Tepecik Eğitim hastanelerinden çokça kadro ve ekipman aktarıldı. Şu an birçok ameliyat ne eski ne de yeni hastanelerde yapılıyor, muayene için randevu birçok branşta alınamıyor. Bu hali ile sağlık hizmetlerini yönetememek İzmir için adeta bir tercihe dönüşmüş durumda.

Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi eskinin SSK hastaneleri idi. Yani işçinin alın teri ile kurulmuşlardı. Her ikisi de ha kapandı ha kapatılacak. İkisinin de içi boşaltıldı. Hem kadrolarının hem ekipmanının ekseriyeti yeni şehir hastanesine ikame edildi.

Bilindik öyküyü tekrarlayalım. Arsa devletten yani bedava, kredi için teminat mektupları yani riski üstlenmek devletten, ola ki yataklar boş kalırsa yüzde 70 doluluk garantisi yine devletten. Bunun adı şehir hastanesi. Özel sektöre rant, halka yük. İşçi ve sağlık iş kolundaki memur sendikaları ile yerel tabip odasından bir arada daha gür bir yanıt beklerdim, özellikle de İzmir’de. İki eskinin SSK hastanesi şehir hastanesi marifeti ile özel sektöre........

© Evrensel


Get it on Google Play