Her dil bir yetersizlik öznesidir bir diğer dile varınca. Anadili ise kelimelerin sayısından bağımsız bir duygu derinliğidir, aşktır dünden geleceğe, en derin iç haykırıştır.

Bir başka dili anlamayız sanırız. Oysa biz değil, kalıbında yol aldığımız yerleşik dildir ötekine direnç gösteren.

Dünden geleceğe ütopik olmayan tek evrensel iletişim dili çocukların dilsizliği. Onların dile ihtiyacı sınırlıdır sokakta. Ne saklambaç ne çelik çomak ne de futbol ya da yakarca için vazgeçilmezdir dil. Hatta beslenmek, ana sütü için dahi! Hayatın güzel yılları ekseriyet için dilsizliğimizde saklı. Asıl anadilimiz her birimizin ana kucağındaki dinginliğidir belki de...

Şimdilerde yapay zeka bebeklerin dilsizliğini derinleştirerek iade edeceğe benziyor. Kamusal alanda zorunlu dilleri gündelik hayatta kısmen işlevselleştirirken aynı zamanda insanı anadillerimizi suskunlaştırma potansiyeli taşıyor. Her ne kadar egemen dili öğrenme, konuşma mecburiyetini azaltsa da...

Geçen hafta Atina’daydım. Restoran ve kafelerde menüler iki dilli: Yunanca ve İngilizce. Ama bazen tek dilli. Bildiğiniz üzere bu iki dilin alfabeleri dahi farklı. Yunanca bilmeyenler için iletişim dili doğal olarak İngilizceydi yakın yıllara kadar. Ama şimdi gündelik hayatın bir parçası olagelen yapay zekanın yeni iletişim dili, aracı olmaya başladığını gözlemiş oldum.

Lokantada menünün fotoğrafını çekmek yeterli. Cep telefonunuz sizin için yazıyı istediğiniz dile çevirip arzu ederseniz bir de o dilde seslendiriyor.

Gündelik hayatta bir dilin yasalarla emir kılınması değildir asıl olan, zorunlu eğitim dili dayatmasıdır kırılma noktası. Yapay zeka ve dil, bu kırılma noktalarını ne kadar onaracak ne kadar derinleştirecek birlikte yaşayacağız.

“Dil nankördür” denir. Her öğrenilmiş dil bir o kadar da demire benzer. Konuşmadıkça paslanan, konuştukça ışıldayan, zamana karşı işlendikçe gelişen bir demir gibidir. Bu tanım geçmişin karşılığı. Ya geleceğin dilleri neye benzeyecek? Yapay zeka, insan beyninin düşündüğünü her dilde sese dönüştürebilecek mikroçipler hayatlarımızı nasıl dönüştürecek!

Her kalıbına sığdığımız dil bir konfor alanı, her konfor bir atalet. Oysa öğrenilmiş her bir yeni dil bir öncekini güçlendirir, ‘duralüminyum’ metali misali atalet alanı olma riskinden azade eder.

Ama anadili farklıdır, hafızalı plastikler ve metallere benzer. Tüm baskılar, yok sayılmalar ve yasaklara karşın, hayatın hiç olmadık bir anında ufak bir dokunuş, hatırlayışla ilk halinde kucaklar sizi.

İşte insanlığın böyle bir kavşağında yerel seçimlerden çıkmış olduk bugün. Oy pusulalarında parti amblemlerini her seçmen kendi anadilsizliğinde geçirdi içinden.

Atina’ya dönecek olursak yaşamının yarım asırlık kısmını soluduğum İzmir’deymiş gibi hissettim kendimi. Ve bir kez daha İzmir’in hayatı ne Paris ne Londra ne de New York gibi, sonuna kadar Atina gibi solumak isteyen bir kent olduğunu anladım.

Hafta içi BBC Türkçe’de “İzmir’in siyasi geçmişine ve sosyolojisine hakim gazeteciler, akademisyenler ve uzmanlar, İzmir’in CHP’nin kalesi olmadığında, İzmirli seçmenin daha çok yaşam tarzı ve özgürlük kaygısı ile oy kullandığında hemfikir” tespitini Atina’da iken okumuş oldum. Katıldığım bir tespit nicedir.

Türkiye’nin yeni kırılganlıklarını kavramak için İzmir seçim sonuçlarını önemseyenlerdenim. 20 yıldır kesintisiz açık ara CHP diyen yaşadığım kent bakalım geleceğimize neyi fısıldamış olacak?

Sağlıcakla kalın.

QOSHE - Dil ya da dilsizlik - Zeki Gül
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Dil ya da dilsizlik

13 25
01.04.2024

Her dil bir yetersizlik öznesidir bir diğer dile varınca. Anadili ise kelimelerin sayısından bağımsız bir duygu derinliğidir, aşktır dünden geleceğe, en derin iç haykırıştır.

Bir başka dili anlamayız sanırız. Oysa biz değil, kalıbında yol aldığımız yerleşik dildir ötekine direnç gösteren.

Dünden geleceğe ütopik olmayan tek evrensel iletişim dili çocukların dilsizliği. Onların dile ihtiyacı sınırlıdır sokakta. Ne saklambaç ne çelik çomak ne de futbol ya da yakarca için vazgeçilmezdir dil. Hatta beslenmek, ana sütü için dahi! Hayatın güzel yılları ekseriyet için dilsizliğimizde saklı. Asıl anadilimiz her birimizin ana kucağındaki dinginliğidir belki de...

Şimdilerde yapay zeka bebeklerin dilsizliğini derinleştirerek iade edeceğe benziyor. Kamusal alanda zorunlu dilleri gündelik hayatta kısmen işlevselleştirirken aynı zamanda insanı anadillerimizi suskunlaştırma potansiyeli taşıyor. Her ne kadar egemen dili öğrenme, konuşma mecburiyetini azaltsa da...

Geçen hafta Atina’daydım. Restoran ve kafelerde menüler iki dilli: Yunanca ve İngilizce. Ama bazen tek dilli. Bildiğiniz üzere bu iki dilin alfabeleri dahi farklı. Yunanca bilmeyenler için........

© Evrensel


Get it on Google Play