Özgürlüğünden mahrum bırakılmış olanlar başta olmak üzere, insanı hasta edecek şekilde tasarlanmış her seçeneksiz mekan “cezaevi”dir.

Sonuçları bir hastalığa, acıya evrilebilecek her yönetsel ve mekansal uygulama günümüzde işkence ve kötü muamele olarak kabul görmektedir.

Nesillerdir ilkokul müfredatlarında “Güneş giremeyen eve doktor girer” diye belletilen bir ülkede, insan sağlığı için gerekli minimum güneşe ulaşım engeli taammüden ‘kötücül’ bir uygulamadır. İster adı cezaevi olsun ister kapalı psikiyatri kliniği ya da yaşlı bakımevi…

Güneş ışınları D vitamini üzerinden salt kemik dokunun güçlenmesini sağlayarak kemik kırıklarını engellemez. Aynı zamanda ‘mutluluk hormonu’ olarak bilinen serotonin salınımını artırarak olası depresyonu da önler ya da sınırlar.

Güneşe maruziyetin tasarlanarak engellenmesi, yaratacağı tahribat ve hastalıklar bağlamında, beden ve ruhların işkence ve kötü muamele için araçsallaştırılmasıdır.

Copla, kalasla kırılmış bir kemiğin vereceği ıstırapla, güneşe ulaşım engeli sonrası osteoporoz yani kemik erimesine bağlı orta/uzun vadede kemik kırıklarının vereceği acı arasında kim ağrı hiyerarşisi kurabilir ki! Zamana ötelenmiş bir acı, onun işkence ve kötü muamele olarak tanımlanmasını perdeleyemez.

Hücre cezaları işte bu yüzden işkence ve kötü muamele olarak tanımlanmakta. Bu tespit kişisel bir çıkarım olmayıp Birleşmiş Milletler Mandela Kuralları ile yine BM İstanbul Protokolü’ne (İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı, Aşağılayıcı Muamele ve Cezaların Etkili Biçimde Soruşturulması ve Belgelendirilmesi için El Kılavuzu) bakılması yeterli.

BM Mandela Kuralları ile belli bir süre üzerinde ya da kesintisiz hücre cezası işkence ve kötü muamele olarak tanımlandıktan sonra ilk uygulayan yerler arasında ABD’de New York eyaleti yer aldı. 2021’de 22 yaş altı ve engellilere hücre cezası yasaklandı.

Bizde durum malumunuz. Oysa Avrupa’da nüfusa oranla en fazla tutuklu ve hükümlü olan ülkeyiz. Daha geçen yıl 340 bini aşmıştı. Halen 81 vilayet arasında yaklaşık yirmi şehirden daha kalabalık bir cezaevi gerçeğimiz var.

Goethe, ölüm döşeğinde “ışık, biraz daha ışık” demişti. Şimdi ülkemiz için, aydınlanma için, demokrasi ve insan hakları için “ışık, biraz daha ışık”…

Sağlıcakla kalın…

QOSHE - Bedene, ülkeye, aydınlanmaya biraz daha ışık - Zeki Gül
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bedene, ülkeye, aydınlanmaya biraz daha ışık

19 0
17.01.2024

Özgürlüğünden mahrum bırakılmış olanlar başta olmak üzere, insanı hasta edecek şekilde tasarlanmış her seçeneksiz mekan “cezaevi”dir.

Sonuçları bir hastalığa, acıya evrilebilecek her yönetsel ve mekansal uygulama günümüzde işkence ve kötü muamele olarak kabul görmektedir.

Nesillerdir ilkokul müfredatlarında “Güneş giremeyen eve doktor girer” diye belletilen bir ülkede, insan sağlığı için gerekli minimum güneşe ulaşım engeli taammüden ‘kötücül’ bir uygulamadır. İster adı cezaevi olsun ister kapalı psikiyatri kliniği ya da yaşlı bakımevi…

Güneş ışınları D vitamini üzerinden salt kemik dokunun güçlenmesini sağlayarak kemik kırıklarını engellemez. Aynı zamanda ‘mutluluk hormonu’ olarak bilinen serotonin salınımını artırarak olası........

© Evrensel


Get it on Google Play