Latin Amerika’da Trump etkisi: Baskı, müdahale, müzakere
ABD’de Donald Trump’ın başkanlık koltuğuna oturması ile ülkenin Latin Amerika’ya yönelik politikalarında önemli bir değişikliğin gerçekleşmesi kaçınılmazdı. Trump yönetiminin bölgeye yönelik daha aktif ve baskıcı bir politika izleyeceğinin ilk işareti ise Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun bakan olarak ilk resmi ziyaretini bölgeye yapması ile verildi. Panama, El Salvador, Kosta Rika, Guatemala ve Dominik Cumhuriyeti’ne gerçekleştirilen bu ziyaretin en öne çıkan konusu Çin’in bölgedeki ekonomik varlığının ABD’nin ulusal güvenliğine bir tehdit oluşturduğu ve bölge ülkelerinin bu çizgide hizalanmaları gerektiği olacaktı. Aksi takdirde ABD, ekonomik yaptırımlardan askeri müdahaleye kadar her türlü adım atma ihtimalinin masada olduğunu ilan etmekteydi. Yasa dışı göçmenlerin geri kabulü, uyuşturucu kaçakçılığıyla ABD’nin istediği biçimde ve ABD yardımıyla mücadele edilmesi ise diğer iki önemli konu olarak ortaya çıkacaktı.
Bu yeni müdahaleci paradigma 2025 yılı boyunca ABD’nin bölge ülkeleri ile ilişkilenmesinin birincil modeli olmuştur. Çok yüksek perdeden savrulan tehditler aracılığıyla ABD’nin asıl gündeminde olan Çin’in bölgedeki nüfuzunun azaltılmasına yönelik somut adımlar atılması beklenmiştir. Bölgede ABD çizgisinden şaşmayacak olan siyasi hareketlere ise ABD yönetimi en yüksek mevkilerden açık bir biçimde destek vermekten çekinmemiştir. Trump yönetimi aynı zamanda göçmen karşıtı politikalarında vites arttırarak bölge ülkeleri ile ilişkilerinde geri gönderim meselesini bir baskı unsuru olarak kullanmakta da başarılı oldu. Yaptırımlardan çekinen bölge ülkeleri, ABD’den sınır........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Tarik Cyril Amar