Kısır tartışmalarda boğulmak bu olsa gerek…
Herhangi bir ay; örneğin ekim… Daha ayın ilk günlerinde her ay olduğu gibi o klasik tartışma ve fikir yürütme başlar…
“Acaba ekim enflasyonu kaç gelir?”
Ay biter, oran belli olur; bu kez başka bir tartışma…
“TÜİK’in bu oranının inanılır tarafı yok, aslında gerçek oran açıklananın üç katı, beş katı…”
Tartışma biter mi sanıyorsunuz…
“Ekim böyle geldi ama siz asıl sonraki ayları görün!”
Sonra cep telefonlarından hesap makinesi açılır…
“Enflasyondaki dört aylık artış şu kadar oldu, son iki ayda da şu kadar artış açıklanırsa yılbaşında şu kadar fark alacağız.”
Asgari ücretlinin derdi ise biraz farklıdır…
“Asgari ücreti enflasyon kadar artıracaklarmış, öyle söylüyorlar, desene perişanlık devam edecek.”
Diğer tarafta enflasyon biraz yüksek gelse ve çalışanlarla emeklilere yüksek artış verilse diye el ovuşturarak bekleyenler vardır…
“Artışlar biraz yüksek olsa ben de o karambolde daha çok zam yapsam; sonuçta tüm yüksek oranlı artışlar benim işime gelir.”
Ekonomi yönetiminin derdi tümüyle başkadır…
“Enflasyonun istediğimiz düzeye inmeyeceğini biliyorduk ama bu kadar sapma da olmasa iyiydi.”
Merkez Bankası yönetimi bu enflasyon karşısında hem hayıflanıyordur, hem de biraz rahattır…
“Bu sorunla........© Ekonomim





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein