Para Politikası Kurulu’nun bugünkü toplantısından bir faiz değişikliği kararı çıkması neredeyse hiç beklenmiyor. Politika faizi çok muhtemeldir ki yüzde 45 düzeyinde sabit tutulacak.

Merkez Bankası’nın eleştirilecek bir dizi yönü olabilir, vardır da. Ama artık en azından bir dönemin en büyük eleştirisi yok, buna bir set çekildi. Hep, “Merkez Bankası öngörülebilir olmalı” deniliyordu ya. Geçen yılın kasım ayındaki PPK açıklamasından itibaren bu öngörülebilirliği somut olarak gözler olduk.

Merkez Bankası ne yapacağını kasımdan beri söylüyor, yol haritasını paylaşıyor. Zaten ocak ayı toplantısında çizilen çerçeve ve daha sonra Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın enflasyon raporunu açıklarken PPK metnindekine çok benzer ifadeleri dile getirmiş olması da bir faiz değişikliğine gidilmeyeceğinin işareti sayılmalı.

Merkez Bankası çok açık ki ocak ayındaki enflasyonu bir politika değişikliğini gerektirecek boyutta görmüyor. Enflasyon raporu 8 Şubat’ta açıklandı ve o tarihte ocak ayının enflasyon oranı belli olmuştu.

Dolayısıyla mevcut ekonomik koşullar bugünkü toplantıdan bir faiz artırımı kararı çıkmasını gerektirir görünmüyor.

Kaldı ki Türkiye’de faiz kararları zaten ekonomik gerekliliklere göre değil, temelde siyasi tercihlere göre alınıyor ve seçime şunun şurasında 40 gün kalmışken bir faiz artırımı olasılığı neredeyse sıfır.

Üstelik şu dönemde artık yeni bir faiz artışı neredeyse tümüyle ikinci planda. Konuşulan, politika faizinde indirimin ne zaman başlayabileceği.

Görünen o ki seçime kadar böyle gidilir. Faizde ne bugünkü toplantıda bir değişiklik olur, ne 21 Mart’taki toplantıda. Seçim yüzde 45 faizle geride kalır.

Önemli olan seçim sonrasında ne zaman ve ne yapılacağı...

Bu yıl içinde bir faiz indirimine gidilme olasılığı (en azından Merkez Bankası’nın çizdiği çerçeveye ve gözeteceğini belirttiği koşullara göre) söz konusu olmayacak gibi.

Merkez Bankası’nın gözeteceğini belirttiği koşullar neler miydi?

Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar...

Ne enflasyonun ana eğiliminde bir düşüş olduğuna, ne de beklentiler tahmin aralığına yaklaştığına göre... Demek ki yüzde 45’e devam...

Dolayısıyla normal koşullarda, üstüne basa basa söyleyelim, normal koşullarda bu yıl içinde bir faiz indiriminin gündeme gelmesi beklenmemeli. Ancak yılın sonuna doğru baz etkili bir enflasyon düşüşü “Hadi artık faizi aşağı çekelim, sembolik de olsa çekelim” görüşünü harekete geçirebilir. Ne var ki çok uzun süredir bir şekilde tutulan döviz, böyle bir kararla yeniden sıkıntı kaynağı haline gelebilir. Hem seçim sonrası yabancı girişi olursa onlar da çıkmalarına yakın dövizin artmasından hiç mi hiç memnun olmayacaklardır.

Bütün bunlar bir yana şunu unutmayalım; Türkiye’de faiz kararı ekonomik değil, siyasidir.

Kim bilir, olur olur; tersi de olur!

Aslında seçim sonrasında Türkiye’de hangi konuda ne yaşanacağını kimsenin bildiği yok. Tabii ki kafalarda plan çok da...

Hele şu 31 Mart bir geride kalsın; takke düşsün kel görünsün, sandıktan kimin güçlenerek kimin güç kaybederek çıktığı belli olsun, siyaseten ne yapılmak istendiğine bağlı olarak her türlü ekonomik karar alınır.

Enflasyonla gerçekten mücadele edecek miyiz, yoksa ediyor gibi mi yapacağız, onun kararını seçim sonrasında verir, faizi de ona göre belirleriz.

Faizin yüzde 35’ten yüzde 40’a çıkarıldığı 23 Kasım’daki toplantının açıklamasından:

“Kurul, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaşıldığını değerlendirmiştir. Bu çerçevede, parasal sıkılaştırma hızı yavaşlatılacak ve sıkılaştırma adımları kısa bir zaman diliminde tamamlanacaktır. Fiyat istikrarının kalıcı tesisi için gerekli parasal sıkılığın ise gerektiği müddetçe sürdürüleceği değerlendirilmiştir.”

Faizin yüzde 40’tan yüzde 42.5’e çıkarıldığı 21 Aralık’taki toplantının açıklamasından:

Kurul, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaşıldığını değerlendirerek parasal sıkılaştırma hızını yavaşlatmıştır. Kurul, parasal sıkılaştırma adımlarını en kısa zamanda tamamlamayı öngörmektedir. Fiyat istikrarının kalıcı tesisi için gerekli parasal sıkılığın ise gerektiği müddetçe sürdürüleceği değerlendirilmiştir.”

Faizin yüzde 42.5’ten yüzde 45’e çıkarıldığı 25 Ocak’taki toplantının açıklamasından:

“Kurul, gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldığını ve bu düzeyin gerektiği müddetçe sürdürüleceğini değerlendirmiştir. Kurul, politika faizinin mevcut seviyesinin aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sürdürüleceğini değerlendirmiştir. Enflasyon görünümü üzerinde belirgin ve kalıcı riskler oluşması durumunda ise parasal sıkılık gözden geçirilecektir.”

QOSHE - En ‘sıkıcı’ PPK toplantısı... - Alaattin Aktaş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

En ‘sıkıcı’ PPK toplantısı...

82 22
22.02.2024

Para Politikası Kurulu’nun bugünkü toplantısından bir faiz değişikliği kararı çıkması neredeyse hiç beklenmiyor. Politika faizi çok muhtemeldir ki yüzde 45 düzeyinde sabit tutulacak.

Merkez Bankası’nın eleştirilecek bir dizi yönü olabilir, vardır da. Ama artık en azından bir dönemin en büyük eleştirisi yok, buna bir set çekildi. Hep, “Merkez Bankası öngörülebilir olmalı” deniliyordu ya. Geçen yılın kasım ayındaki PPK açıklamasından itibaren bu öngörülebilirliği somut olarak gözler olduk.

Merkez Bankası ne yapacağını kasımdan beri söylüyor, yol haritasını paylaşıyor. Zaten ocak ayı toplantısında çizilen çerçeve ve daha sonra Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın enflasyon raporunu açıklarken PPK metnindekine çok benzer ifadeleri dile getirmiş olması da bir faiz değişikliğine gidilmeyeceğinin işareti sayılmalı.

Merkez Bankası çok açık ki ocak ayındaki enflasyonu bir politika değişikliğini gerektirecek boyutta görmüyor. Enflasyon raporu 8 Şubat’ta açıklandı ve o tarihte ocak ayının enflasyon oranı belli olmuştu.

Dolayısıyla mevcut ekonomik koşullar bugünkü toplantıdan bir faiz artırımı kararı çıkmasını gerektirir görünmüyor.

Kaldı ki Türkiye’de faiz kararları zaten ekonomik gerekliliklere göre değil, temelde siyasi tercihlere göre alınıyor ve seçime şunun şurasında 40 gün kalmışken bir faiz artırımı olasılığı neredeyse sıfır.

Üstelik şu dönemde artık yeni bir faiz artışı neredeyse tümüyle ikinci planda. Konuşulan, politika faizinde indirimin ne zaman başlayabileceği.

Görünen o ki seçime kadar böyle gidilir. Faizde ne bugünkü toplantıda bir değişiklik olur, ne 21 Mart’taki toplantıda. Seçim yüzde 45........

© Ekonomim


Get it on Google Play