Ekonomi yönetiminin ekonomiye ilişkin teşhislerinin çoğuna katılıyorum. Kendilerinden önce uygulanan ekonomi politikalarının oluşturduğu enflasyon sorununa doğru yerden bakıyor, doğru yaklaşımları sergiliyorlar.

Para politikasında şiddeti tartışmalı olsa da belirgin bir sıkılaştırmaya gidildi. Politika faizinin 8.50’den 42,50’ye artırılması ile enflasyonun kontrol altına alınması ve ekonomik dengelenme için doğru adımlar atılmış oldu. Bu şekilde rasyonel olmayan politikalar nedeniyle piyasa ile oluşan uçurum kapatılmaya çalışılıyor. Ancak burada herkesin merak ettiği konu şu; politika faizindeki bu artışa rağmen neden enflasyondaki düşüş beklenen ölçüde ve hızda olmuyor? Neden iç talep halen bu denli canlı? Bunun bana göre birkaç sebebi var.

Eski ekonomi yönetiminin karar ve uygulamaları nedeniyle fiyat istikrarını ve kararlı ekonomik dengeyi tesis edecek kurumlar ile onların politikalarının yeniden hayata döndürülmesinin zaman alıyor olduğu gerçeğini görmek gerekiyor. Yani parasal aktarım mekanizması onarılıyor, yavaş yavaş sağlıklı hale geliyor. Bu nedenle, birkaç faiz artışı ile parasal aktarım mekanizmasının ve piyasa işleyişinin hızla rasyonelleşmesini beklemek gerçekçi değil. Zamanla, bu mekanizma tesis olacak ve etki artacaktır.

Aslında yüksek enflasyon nedeniyle satın alım gücü düşmesine rağmen, ücret artışları hane halklarını tüketime teşvik ediyor. Burada gelirin üzerinde harcama yaptıran kredi kartı ve taksit mekanizması da önemli bir rol oynuyor. Sayın Bakan Şimşek, basından takip ettiğimiz kadarıyla geçtiğimiz gün bir toplantı esnasında taksitli harcamalara değinmiş. Yani hane halkları kredi kartı mekanizması ile gelirlerinin üstünde harcama yapabiliyor. Bu özellikle dar gelirli açısından önemli bir hayatta kalma mekanizması iken, biraz daha üst sosyo-ekonomik gruplarda, temel ihtiyaç dışı tüketim eğilimini artırıyor.

Hane halklarının, Koronavirüs salgını sonrası ertelenmiş talebinin tüketime dönüşmesi ve 2021 sonrası ekonomi politikaları nedeniyle tasarruf yerine tüketimin adeta teşvik edilmesi ile iç talep zirve yaptı. Bu enflasyonu körükledi. Buna ilgili dönemde yatırım araçlarının enflasyona karşı yeterli koruma sağlamadığı gerçeği eklendiğinde, bu durum tüketimi yapısallaştırarak, adeta toplumsal davranış değişikliğine yol açtı. Tüketiciler fiyatların gelecekte yükseleceğini bekler, ya da bu konudaki inançları değişmez ise, bu durum şimdiki harcama ve fiyat belirleme davranışlarını etkiler. İnsanlar tasarruf yerine, gelecekte fiyatlarının artacağına inandıkları ürün ve hizmetleri almaya yöneliyorlar. Faiz artışları da muhtemeldir ki bu inancı çok değiştiremedi.

Ekonomi yönetimi teşhisi ve tedaviyi doğru yapıyor ancak buna özellikle seçim sonrasında istikrarla devam edilmeli.

Öte yandan, kredi kartı taksitlerinin kaldırılması veya vergisel yükün daha da artırılması gibi piyasayı zorlayıcı adımları çok doğru bulmuyorum. Pek çok sektör ve insanlarımız zaten bu koşullarda hayatta kalmak için zorlanıyorken bu tür adımlar ile ekonomiyi zora sokmuş oluruz. Bazı verilere göre Türkiye’de asgari ücretle çalışanların oranı %55-60. Kiraların da fahiş seviyede olduğunu düşündüğümüzde, karta taksitin kaldırılması, dar gelirliyi, emekliyi ve işçiyi temel ihtiyaçların temini noktasında zora sokar. Dolaylı ve doğrudan vergiler noktasında atılacak radikal adımlar ise vergi verimini düşürür, kayıt dışılık ile ülkeden sermaye göçünü artırabilir. Tartışılan konuları prensip olarak doğru, zamanlama olarak yanlış buluyorum. Bunları ekonomi yeniden kararlı dengeye oturduğunda değerlendirmek gerek.

QOSHE - Teşhis doğru, tedavide dikkatli olalım - Dr. Bertan Kaya
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Teşhis doğru, tedavide dikkatli olalım

25 0
28.12.2023

Ekonomi yönetiminin ekonomiye ilişkin teşhislerinin çoğuna katılıyorum. Kendilerinden önce uygulanan ekonomi politikalarının oluşturduğu enflasyon sorununa doğru yerden bakıyor, doğru yaklaşımları sergiliyorlar.

Para politikasında şiddeti tartışmalı olsa da belirgin bir sıkılaştırmaya gidildi. Politika faizinin 8.50’den 42,50’ye artırılması ile enflasyonun kontrol altına alınması ve ekonomik dengelenme için doğru adımlar atılmış oldu. Bu şekilde rasyonel olmayan politikalar nedeniyle piyasa ile oluşan uçurum kapatılmaya çalışılıyor. Ancak burada herkesin merak ettiği konu şu; politika faizindeki bu artışa rağmen neden enflasyondaki düşüş beklenen ölçüde ve hızda olmuyor? Neden iç talep halen bu denli canlı? Bunun bana göre birkaç sebebi var.

Eski ekonomi yönetiminin karar ve uygulamaları nedeniyle fiyat istikrarını ve kararlı ekonomik dengeyi tesis edecek kurumlar ile onların politikalarının yeniden hayata döndürülmesinin zaman alıyor olduğu gerçeğini görmek gerekiyor. Yani parasal aktarım mekanizması onarılıyor, yavaş yavaş sağlıklı hale geliyor. Bu nedenle, birkaç faiz artışı ile parasal aktarım mekanizmasının ve piyasa işleyişinin hızla rasyonelleşmesini beklemek........

© Dünya


Get it on Google Play