Yaklaşık bir haftadır herkes 31 Mart seçimlerinin sonuçlarını, özellikle bu seçimden CHP’nin zaferle, AKP’nin ise yenik çıkmasını konuşuyor, tartışıyor. Öteki partilerin durumunu konuşan neredeyse yok gibi.

Bir değerlendirme de ben yapayım:

Gerçekçi olacağım: Bu seçimde bence, kazanandan çok kaybeden var. O kaybedince elbet bir başkasının kazanması kaçınılmazdı.

O zaman kaybedenin neden kaybettiği sorusu ve ona verilecek yanıt daha önemli oluyor.

Kaybeden AKP, kaybettiren ise öncelikle, AKP’nin açlığa mahkûm ettiği 16 milyonluk “emekli” kesimi... Çünkü “tencere” nihayet isyan etti.

Kanımca ikinci büyük etken olarak, AKP’nin genel başkanından başlayarak en alt kademelere kadar inen, “kibir” ve -en somut örneğini Hatay’da gördüğümüz- “tehdit” hatta şantaj dili de olumsuz etki yaptı.

Yolsuzluk, kayırmacılık gibi etkenleri de ilave etmek gerek. Buna çoğu yazar “AKP’nin halktan kopuşu” teşhisini koyuyor, ki bence doğru.

Ama bunların çoğu, özellikle yolsuzluk ve kayırmacılık hiç de yeni değil; 22 yıllık AKP iktidarında milletin hep yaşadığı ve sesini çıkarmadan katlandığı gerçeklerdi.

Öyleyse en büyük etken, yeni olan yani emeklileri açlığa mahkûm eden politika olmalı.

Dikkat ederseniz, Türkiye’nin “hukuksuz” bir devlete dönüşmesine, tek adamın keyfi karar ve uygulamalarına, kamu kesiminde her vesileyle gördüğümüz liyakatsizliklere, daha da önemlisi seçimin “kazananı” CHP’nin varlık nedeni olan Atatürk Devrimlerinin giderek elden çıkmasına hatta Türkiye’yi şeriat devletine çevirmeyi amaçlayan projelere ve iktidarın bu amaçla kurduğu oyunlara, örneğin ÇEDES projesiyle çocuklarımızın “molla”laştırılma çabalarına değinmiyorum.

Dahası, CHP’nin içinde bulunduğu ve çok dillendirdiği “değişim” kavramına da girmiyorum. Çünkü beş on belediye başkanının değişmesinin, “gerçek bir değişim” sayılmayacağını biliyorum. O nedenle seçim sonuçlarını CHP’deki değişimin sağladığını söyleyenlere de katılmıyorum. Kaldı ki “değişim” iddiası ortaya atılalı beri, CHP’nin söyleminde ne değişti? Milyonlarca seçmen bunlara inanıp oyunu verdi de benim mi haberim yok, onu da bilemiyorum.

Bakınız, kısıtlanmış özgürlüklerimizden hiç söz etmedim. “Tarafsız” ve “bağımsız” kimliği ayaklar altına alınmış olan yargımızı koruma azminin bu sonuçlarda rol oynadığını da savunamıyorum.

Dahası, tam bir inat ve kin uğruna hapishanelerde çürümeye mahkûm edilenlere, hiçbir yasa hükmünü çiğnememiş oldukları halde hapiste olan emekli generallere, Gezi davasında şeklen mahkûm edilen masumlara, Osman Kavala ve Can Atalay ile Selahattin Demirtaş’a uygulanan zulme insanlarımızın isyan etmesi sayesinde bu sonuçların alındığını da söyleyemiyorum.

En hazini Atatürk Devrimlerinin tehlikede olduğunu gören seçmenlerin “AKP’ye DUR dediğini” maalesef düşünemiyorum.

O nedenle hiç kendimizi aldatmayalım.

Bu zafer, keşke kalıcı olsaydı ama maalesef geçicidir. Onu daimi kılabilmek artık seçimi kazanan CHP belediyelerinin, görevlerini ne kadar başarıyla yapıp Türkiye’de çağdaş bir toplum ve hayat yaratabilme becerilerine bağlıdır.

QOSHE - Bir başka açıdan... - Oktay Ekşi
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bir başka açıdan...

7 0
05.04.2024

Yaklaşık bir haftadır herkes 31 Mart seçimlerinin sonuçlarını, özellikle bu seçimden CHP’nin zaferle, AKP’nin ise yenik çıkmasını konuşuyor, tartışıyor. Öteki partilerin durumunu konuşan neredeyse yok gibi.

Bir değerlendirme de ben yapayım:

Gerçekçi olacağım: Bu seçimde bence, kazanandan çok kaybeden var. O kaybedince elbet bir başkasının kazanması kaçınılmazdı.

O zaman kaybedenin neden kaybettiği sorusu ve ona verilecek yanıt daha önemli oluyor.

Kaybeden AKP, kaybettiren ise öncelikle, AKP’nin açlığa mahkûm ettiği 16 milyonluk “emekli” kesimi... Çünkü “tencere” nihayet isyan etti.

Kanımca ikinci büyük etken olarak, AKP’nin genel başkanından başlayarak en alt kademelere kadar inen, “kibir” ve -en somut örneğini Hatay’da gördüğümüz- “tehdit” hatta şantaj dili de olumsuz etki yaptı.

Yolsuzluk, kayırmacılık gibi etkenleri de ilave etmek gerek. Buna çoğu yazar “AKP’nin halktan kopuşu” teşhisini koyuyor, ki bence doğru.

Ama bunların çoğu, özellikle yolsuzluk ve kayırmacılık hiç de yeni değil; 22........

© Cumhuriyet Spor


Get it on Google Play