menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Elde Kalan Ankara

19 1
27.11.2025

Bir Arunta kabilesi olan Achilpaların geleneklerine göre, tanrısal varlık Numbakula, efsanevi zamanda, gelecekte onların olacak toprakları ‘evrenselleştirmiş’, onların Ata’larını yaratmış ve kurumlarını ihdas etmiştir. Numbakula bir sakız ağacının gövdesinden kutsal direği yapmış ve onu kanla birleştirdikten sonra, bu direğin üstüne çıkmış ve gökyüzünde kaybolmuştur. … [d]irek kozmik bir ekseni temsil etmektedir, çünkü toprak bunun etrafında oturulabilir hale gelmekte, bir ‘dünya’ haline dönüşmektedir. Kutsal direğin oldukça önemli ayinsel işlevi işte bundan kaynaklanmaktadır. Achilpalar yolculukları sırasında bu direği beraberlerinde götürmekte ve izlenecek yönü onun eğimine göre seçmektedirler.

Mircae Eliade, Kutsal ve Dindışı

Tunalı Hilmi ve Kuğulu Park’ı yalnızca bir mekân ya da cadde olarak değil, bir muhit olarak düşünelim. Tunalı’nın Kennedy ile kesiştiği noktadan aşağıya sallandığımızda, önce Büklüm, ardından Bestekar ardından da Tunus caddeleri gelir. Çankaya Doğan Taşdelen Kültür Merkezi’nin önünü kesen Mustafa Kemal Bulvarı’nı karşıya atladığımızda eski Amerikan konsolosluğunun olduğu sokağa gireriz. ANAP döneminden kaldığını tahmin ettiğimiz Petek Apartmanı’nın köşesinden Meclis duvarını sağımıza alıp yukarı doğru yürüdüğümüzde Kavaklıdere’nin eteklerindeki sokaklara geliriz, Güvenlik, Kuzgun, Meneviş… Meclis duvarını sağımızda bu sokakları solumuzda tutarak Hoşdere Caddesi’ne çıkarız ve aşağıya sallanırsak Meclis’in Komutanlıklar tarafındaki duvarına kadar yürürüz. Böylelikle, Tunalı ile Kennedy’nin kesişiminden başlayan hat bir sınır olarak Meclis duvarının Komutanlıklar tarafındaki köşede sona erer. Bu sınırın üst sınırı ise Çankaya Köşkü’nün Ayrancı tarafındaki duvardır ve neredeyse Tunalı tarafında çizdiğimiz sınırın simetrisi olarak bölgeyi kat eder.

Bu üst ve alt güzergahın sol tarafındaki sınır Esat’ın aşağılarındaki Bülbülderesi hattıyla, sağdaki sınır ise Dikmen’in şimdilerde Polis tesisleri olmuş olan dereleriyle çizilir.

Tunalı, Büklüm, Bestekar, Cinnah, Farabi, Şili Meydan, Seğmenler, Kuğulu Park, Bülten sokak, Kuzgun, Meneviş, GOP, Güvenlik, Yaylagül, Kunanbay, Billur… bu sınırların içinde kalır. Ve tüm bu muhite kabaca eğlenen, hâlâ eğlenebilen Ankara diyebiliriz. Bohemlerin, flanörlerin, meraklıların, tuhafların, dövmelilerin, dövmecilerin, yayaların ve yayarak yaşayanların Ankara’sı.

Burada yoğunluklu olarak orta sınıflar olmak üzere, marjlarda daha yoksullar (örneğin öğrenciler) ve daha tuzukurular da otururlar. Tüm bu sınıfsal katmanları belirli bir çizgide hizalayan şey, çizdiğimiz sınırların yaşam tarzının eğlence ile birlikte düşünülmesidir.

Buranın eğlencesi öncelikle, Angaralı değildir, yeni nesil meyhanelerde sahneye dansözler ve çengiler çıkar ama Amsterdam-vari bir ambiyansıyla mutenalaştırılmış sahnelerdir buralar. Eğlence mekânı semtin komşusudur ve semtin sakinleri de eğlenmek için ayrıca bir mekâna ihtiyaç duymayabilirler, eğlence kapıda ve sokaktadır. Dolayısıyla burada eğlence Angaralı olmadığı gibi illaki piyasalaşmak zorunda da değildir (örneğin her sandalyesi piyasa........

© Birikim