‘Direniş hattı’nın görünür mevzisi
Venezuela bugünlerde, ABD’nin sarsılan hegemonyasını yeniden tesis etme girişimlerine karşı direniş hattının en görünür mevzisine dönüşmüş durumda. Trump’ın “uyuşturucu devleti” söylemiyle meşrulaştırmaya çalıştığı saldırıları, bölgedeki ilericilerin de vurguladıkları gibi gerçekte ülkenin doğal kaynakları üzerindeki kamusal denetimi, Latin Amerika’nın bütünleşme çabalarını ve Küresel Güney merkezli çok kutuplu işbirliği arayışlarını hedef alıyor. Bu bağlamda operasyonlar, Stephen Miller ve Marco Rubio gibi isimlerin yönlendirdiği bir “rejim değişikliği stratejisi” olarak değerlendiriliyor.
Trump’ın Maduro’ya yönelttiği suçlamalar, 2020’de hazırlanan ve kanıtlanmamış “narkoterörizm” iddianamesine dayanıyor. İddialar kanıtlanmamış olmasına rağmen Trump, Maduro’nun başına yakalanması için 50 milyon dolarlık ödül koydu ve fiilen de uluslararası hukuku askıya alarak bombardımanlar, deniz ablukası ve hava sahası ihlalleriyle Venezuela’ya baskıyı sürdürüyor.
Öte yandan BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ile ABD Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi’nin (DEA) verileri, Venezuela’nın uyuşturucu üreticisi olmadığını; bölgedeki ticaretin büyük kısmının Kolombiya, Peru ve Bolivya kaynaklı olup Pasifik rotası üzerinden ABD’ye ulaştığını söylüyor. Maduro ise bir yandan olağanüstü hâl hazırlıkları yapıp silahlı kuvvetleri seferber ederken, diğer yandan diplomasi kanallarını açık tutuyor.
ABD’nin Venezuela açıklarındaki teknelere yönelik ilk saldırısı 2 Eylül’de gerçekleşmişti. Trump, ertesi gün saldırıyı duyururken saldırının Venezuela’dan yola çıkan ve uyuşturucu taşıdığı iddia edilen bir sürat teknesine yönelik olduğunu ve teknedeki 11 kişinin öldürüldüğünü belirtmişti. Ancak ABD’nin bölgedeki askeri yığınağı saldırıdan önceki haftalarda başlamıştı. Trump yönetimi, özellikle Venezuelalı bir çete olan Tren de Aragua’nın “yabancı terör örgütü” olarak tanımlanması ve bu çetenin hedef alınacağı iddiaları bu askeri yığınağın gerekçesi olarak sunmuştu. Uyuşturucu taşıdığı iddia edilen teknelere düzenlenen bombardımanlarda bugüne dek 27 kişi öldürüldü.
Haftalar sonra Trump, BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında Venezuela’ya yönelik askeri tehditlerini dile getirirken şöyle demişti: “Amerika Birleşik Devletleri’ne zehirli uyuşturucu kaçakçılığı yapan her terörist haydut, lütfen dikkatli olun, sizi ortadan kaldıracağız.” Devamında ABD ordusunun “Nicolás Maduro liderliğindeki Venezuelalı teröristleri ve kaçakçılık ağlarını yok etmek için Yüce gücünü kullanmaya başladığını” belirtmiş ve batan her teknenin “on binlerce Amerikalının hayatına mal olabilecek uyuşturucu taşıdığını” iddia ederek saldırıları savunmuştu.
Venezuelanalysis’taki “Trump yönetiminin üst düzey yetkilileri, Maduro’yu devirmek için Venezuela’ya askeri saldırı yapılması yönündeki baskıyı artırıyor” başlıklı aktarıma göre, Venezuela açıklarındaki hava saldırıları, Beyaz Saray Genelkurmay II. Başkanı Stephen Miller’ın yönettiği İç Güvenlik Konseyi (HSC) üzerinden koordine ediliyor. Trump’ın göçmen karşıtı iç politika hattının da mimarı olan Miller “Venezuela’yı bir uyuşturucu karteli yönetiyor” ve “ABD’de çocukları öldüren uyuşturucular ile suçlu göçmenler Maduro’dan geliyor” demişti. Haberde Miller’ın yanı sıra, rejim değişikliği stratejisinin savunucusu olan........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein