İyi ki yolum düştü İstanbul’a ve son gününde gezebildim SALT Galata’daki “Başka Kayda Rastlanmadı” sergisini.

Tarihçi ve romancı “Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi” çalışmalarından yararlanarak, SALT ve Kadir Has Üniversitesi iş birliğiyle yaklaşık beş yıldır süren çalışma kapsamında gerçekleştirilen bu sergide; ‘G’ harfine kadar 11 cildi basılan ansiklopedinin tasarım aşamasındaki kalan maddelerinin arşiv malzemeleri yer alıyordu.

SALT Galata’nın o güzelim binasının dört katına yayılan sergi, içerik itibarıyla mekân ve konum olarak çok yakışmış buraya. Malum İstanbul her daim müstesna bir kent, malum Galata ve civarı her dem İstanbul’un müstesna bir semti.

Reşad Ekrem Koçu kimdir?

1905 İstanbul doğumlu. Bursa Lisesi (1921) ve İstanbul Darülfünun Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü (1931) mezunu. Ahmed Refik Altınay’ın öğrencisi ve asistanı. Altınay 1933 yılında yürürlüğe giren üniversite reformuyla görevinden uzaklaştırılınca, Koçu da yeni kurulan üniversiteden istifa etti. Kuleli Askerî Lisesi, Vefa Lisesi ve Pertevniyal Lisesi’nde tarih öğretmenliği yaptı. Tarih öğretmenliğinin yanı sıra Cumhuriyet, Yeni Sabah, Milliyet, Hergün, Yeni Tanin ve Tercüman gibi gazeteler ile Hayat Tarih Mecmuası, Resimli Tarih Mecmuası, Tarih Dünyası, Hayat, Yeşilay, Büyük Doğu, Hafta, Türk Folklor Araştırmaları, İstanbul Enstitüsü Mecmuası gibi dergilerde makaleler yazdı. Tarihî romanlar ve romanlaştırılmış monografiler yayımladı. İstanbul’a dair tarihî, coğrafi, mimari, edebî, folklorik ve kültürel konuları ele alan, “şehrin muazzam kütüğü” olarak nitelendirdiği “İstanbul Ansiklopedisi”ni 1944 Kasım’ında fasiküller hâlinde yayımlamaya başladı. “Bundan sonra, üzerinde belki de ömrümü yıpratacağım” dediği ansiklopedi için ömrünün sonuna kadar çalıştı.

Düzensiz aralıklarla yayımladığı 34 fasikülün ardından 1951’de ekonomik nedenlerle ansiklopediye ara verdi. 1958’de ilk fasikülden itibaren yeniden yayımlamaya başladığı ansiklopedi 173 fasikül ve 11 cilt sürdü, Gökçınar (Mehmed) maddesi ile biten 1973 tarihli son fasikül ile ansiklopedi yayını sona erdi. Koçu, 6 Temmuz 1975’te vefat etti, Sahrayıcedid Mezarlığı’na defnedildi. İstanbul’un “muazzam kütüğü”nü oluşturmak üzere çıktığı yolda, ansiklopedisi uğruna babadan kalma köşkünü, parasını ve sağlığını kaybeden tarihçinin mezar yeri saptanamamaktadır.

Yedi bölümden oluşan sergide metin taslakları, kupürler, kolaj ve çizimlerin yer aldığı panolar ve katlar arasında yüzüme yerleşen gülümsemeyle, küçük puntolu yazıları okumakta zorlanan gözlerimle, ağrıyan ayaklarımla 20. Yüzyıl İstanbul’unda gezerken mutluydum; -başka bir -hayata kaçtığım için.

Serginin ilk bölümünün adı “Haliç Kenarında İki Yalı Boyu: Galata ve Eminönü” olup “Gülhane Parkı”, “Gümrükönü Salaşları”, “Haçik Aga’nın Gazinosu”, “Hal(ler)”, “Hamam(lar)”, “Hammal Odaları”, “Hammal Kahvesi”, “Hidayet Camii”, “Hocapaşa Yangınları” başlıkları altında belgeler vardı.

Bir karikatür altyazısı:

Külhanbeyi balıkçı ileriki kaldırımdan geçen genç hanımları kastederek avaz avaz bağırır:

Balıkçı —Hey anam babam hey… Yaradana maşallah de… Analarının güzel kuzuları bunlar, yemede yüzlerine bak!..

Yaşlı hanımlar: Yok hemşire yürü balıkçcılar bizi de çatır çatır yerler… Rahmetli Efendi, ‘balıkçılar içinden geçmeyin, yanlışlıkla geçerseniz bile besmele-i- şerif çekin, etrafınıza okuyup üfleyin.’ derdi.

İkinci bölümün adı “Nereye Gidiyor Bu Çocuklar: Küçük Delikanlılar, Kızlar ve Genç Kadınlar” olup “Karaköy Börekçisi”, “Köpekler ve Sokak Köpekleri”, “Lüfer Balığı”, “Salıpazarı Deniz Hamamı”, “Taksi”, “Trafik”, “Tükürük Cezası”, “Yeniçeri Kahvehanesi”, “Yüksek Kaldırım”, “Gecekondu, Gecekondulardan Vücud Bulmuş Mahalleler–Semtler”, “Gülay (Hippi)” ve “Gündelikçi” başlıkları altında belgeler vardı.

Arşivdeki kupür başlıklarından örnekler:

Üçüncü bölümün adı “Güllü Çorab Hediye Etmek: Aşırı Alaka ve Muhabbet Eseri bilinirdi” olup “Güner(Elif)”, “Hippi(ler) Hırpani Turistler”, “İntihar Olayları”, “İstanbullu”, “Karaköy Balıkçılar Çarşısı Yangını”, “Karaköy Camii”, “Karaköy Yer Altı Geçidi”, “Tophane Ahvali”, ”Tramvay”, “Gül: Başa Gül Takınarak Süslenme”, “Gülle Topuk”, “Güneş yanığı”, “Vücud Modası”, “Güllü Çorab” ve “Güzellik Müsabakaları/ Yarışmaları” başlıkları altında belgeler vardı.

Arşivdeki küpür başlıklarından örnekler…

Dördüncü bölümün adı “Bu Şehir Kütüğünde Elbet ki Anılacak İnsanlar” olup Hacıbektaş Yortusu”, “Halhal”, Hamamcı Olmak”, “Hacı Olmak”, “Haylaz”, “Hıdırellez- Hıdır İlyas”, “İstanbul Hatırası Resim Çektirme”, “Küfe”, “Nargile”, “Görücü, Görücü Gezmek, Görücüye Çıkmak”, “Saka Gediği”, “Topukda Yüzme”, “Görgün (Melek)” ve “Gürbüz Yogi Kazım” başlıkları altında belgeler vardı.

Arşivdeki haber küpürü başlıklarından:

Beşinci bölümün adı “Reşat Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi” olup “Şekerci Hafız Cemil Efendi”, “Meddah Hakkı Efendi”, “İngiliz Hidayet”, “Hrisantos”, “İçli İdris”, “Hergeleci İbrahim Pehlivan”, “İspiro”, “Peruz Hanım”, “Gökçınar Mehmed”, İsmail Hakkı Göktürk”, “Hiç Mehmed Vasıf”, ”Kahveci Gürcü Nusret”, “Reşat Ekrem Koçu”, “Sabiha Bozcalı”, “Görgülü Kemal” ve “Gülşen” başlıkları altında belgeler vardı.

Arşivden haber başlıkları:

Altıncı bölümün adı “Vak’anın Adli Safhası Tespit Edilemedi” olup “Hasfırın Cinayeti”, “Hırsız(lar)”, “Kulp İbrahim”, “Rızabey Sokağı Vampiri”, “Serpil Akduman”, “Yankesici(ler)”, “Baloz(lar)”, “Bekar ve Bekar Uşağı Nizami”, “Dolly”, “Gündoğdu Bozo”, “Hamam Sokağı Evleri”, “Hamam Boğçaları, Hamam, Kadınlar Hamamında Sahhakelik”, “Hamlacı(lar)”, “Hammal(lar)” ve “Haneberduş(lar)” başlıkları altında belgeler vardı.

Arşivden haber başlıkları:

Yedinci bölümün adı “Ancak İstanbul ‘da Evlenenlerdir ki, İstanbul’un Kendi Halkından Sayılmıştır.” Buradaki başlıklar şöyle: “Hanım Oynaş(lar)ı”, “Hiyotis”, “Huvarda(ca) Eğlenme”, “Huvarda Kantoları”, “Hünsa”, “Bursalı Hammal Hüseyin”, “Kargılı Çöpçü Hüseyin”, “İşmar, Kafe dö Komers”, “Kemeraltı Gülleri ve Kopukları”, “Koltuk”, “Kopuk”, “Parlak Kosti”, “Köçek”, “Külhanbey(ler)i”, “Lavirentos Meyhanesi”, “Mahbub(dostluk)”, “Melek Girmez Sokağı”, “Meyhane(ler)”, “Muhabbet Tellalı”, “Pedimu”, “Prinççi Gazinosu”, “Sırık Hammalları”, “Strep-Tease”, “Şerbethane Balozu”, “Taksim Belediye Gazinosu”, “Tepebaşı Cumhuriyet Pavyonu” ve “Yüksek Baloz.”

Yukarıda Koçu’nun arşivinden yayımlanmış ya da ansiklopedi için maddeleştirilme hazırlığı yapılan haber başlıklarından örneklerden görüleceği üzere, Koçu’nun kendi ifadesiyle İstanbul’un “muazzam kütüğü” çıkarılmaya çalışılmış. İstanbul genelinde Galata semti özelinde, 19. yüzyıl başlarından 20. yüzyıl ortasına uzanan bir zaman diliminde buranın sakinleriyle tanışıyoruz Koçu ve sergiye emeği geçenler sayesinde.

Sergi diyor ki;

Koçu’nun kurduğu çerçevede, -özellikle- kişilere ilişkin bazı maddelerin sonunda yer alan “hakkında başka kayda rastlanmadı” ibaresi, şehrin herhangi bir sakininin muazzam kütüğündeki varlığını açıklarken kullandığı “vesile-i rahmet” gerekçesi ise Koçu’nun çalışmasını resmî tarih anlatısının dışına çıkarmaya yeter. “Başka Kayda Rastlanmadı: Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi”, başka yerde kaydı olmayanların “tuhaf” ve “münasebetsiz” şehrine bakıyor; vesile-i rahmet için.

Koçu’nun ansiklopedi özelinde yaptığı kent tarihi çalışmalarının, sanat tarihçisi Semavi Eyice tarafından, “Koçu’nun işin ciddiyetini biraz kaçırmış” olduğuna dair yorumlandığını da öğrendim sergi panolarından. Ve “İstanbul Ansiklopedisi”‘nin basılı ciltleri ile birlikte yaklaşık 40 bin ögelik bir belge grubu dijital ortama aktarılarak çevrimiçi erişime açılacağını da öğrendim sergiye dair sosyal medya hesabından.

Sergi arşivinde Koçu’nun özel yaşamına dair fotoğraf ve belgeler de dikkat çekiciydi. Reşat Ekrem, babasının yuvası yıkılmasın diye evlenmediğini öğrendiğimde, öldüğünde arkadaşlarının verdiği ölüm ilanında ‘’Uzun senelerden beri matbuat âleminde çalışmış ve kendisine mümtaz bir mevki yapmış olan Ekrem Reşat Bey’i kaybettik. Merhum, birçok gazetelerin muhtelif sahalarında çalışmış mütevazı, dürüst, faziletli bir arkadaştı” diye yazdığını, adli safhası tespit edilemeyen vaka’ notuyla paylaştığı tanıklıklarında sadece mağdurlara değil, suçlulara da yer verdiğini gördüğümde, bilmediğim birçok yeni sözcük ve meslek adı girdi dağarcığıma.

Ne tarihçi, ne sanat tarihçi, ne de sanat eleştirmeniyim sevgili okur. Son gününde, ayırabildiğim sınırlı zamanda gezdiğim ‘Başka Kayda Rastlanmadı: Reşat Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi’ sergisine dair “bir başka kayıt daha olsun diye yazıldı, iş bu yazı. (ŞD)

QOSHE - İşbu yazı ‘başka kayda rastlansın’ diye yazıldı - Şadiye Dönümcü
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İşbu yazı ‘başka kayda rastlansın’ diye yazıldı

7 0
11.11.2023

İyi ki yolum düştü İstanbul’a ve son gününde gezebildim SALT Galata’daki “Başka Kayda Rastlanmadı” sergisini.

Tarihçi ve romancı “Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi” çalışmalarından yararlanarak, SALT ve Kadir Has Üniversitesi iş birliğiyle yaklaşık beş yıldır süren çalışma kapsamında gerçekleştirilen bu sergide; ‘G’ harfine kadar 11 cildi basılan ansiklopedinin tasarım aşamasındaki kalan maddelerinin arşiv malzemeleri yer alıyordu.

SALT Galata’nın o güzelim binasının dört katına yayılan sergi, içerik itibarıyla mekân ve konum olarak çok yakışmış buraya. Malum İstanbul her daim müstesna bir kent, malum Galata ve civarı her dem İstanbul’un müstesna bir semti.

Reşad Ekrem Koçu kimdir?

1905 İstanbul doğumlu. Bursa Lisesi (1921) ve İstanbul Darülfünun Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü (1931) mezunu. Ahmed Refik Altınay’ın öğrencisi ve asistanı. Altınay 1933 yılında yürürlüğe giren üniversite reformuyla görevinden uzaklaştırılınca, Koçu da yeni kurulan üniversiteden istifa etti. Kuleli Askerî Lisesi, Vefa Lisesi ve Pertevniyal Lisesi’nde tarih öğretmenliği yaptı. Tarih öğretmenliğinin yanı sıra Cumhuriyet, Yeni Sabah, Milliyet, Hergün, Yeni Tanin ve Tercüman gibi gazeteler ile Hayat Tarih Mecmuası, Resimli Tarih Mecmuası, Tarih Dünyası, Hayat, Yeşilay, Büyük Doğu, Hafta, Türk Folklor Araştırmaları, İstanbul Enstitüsü Mecmuası gibi dergilerde makaleler yazdı. Tarihî romanlar ve romanlaştırılmış monografiler yayımladı. İstanbul’a dair tarihî, coğrafi, mimari, edebî, folklorik ve kültürel konuları ele alan, “şehrin muazzam kütüğü” olarak nitelendirdiği “İstanbul Ansiklopedisi”ni 1944 Kasım’ında fasiküller hâlinde yayımlamaya başladı. “Bundan sonra, üzerinde belki de ömrümü yıpratacağım” dediği ansiklopedi için ömrünün sonuna kadar çalıştı.

Düzensiz aralıklarla yayımladığı 34 fasikülün ardından 1951’de ekonomik nedenlerle ansiklopediye ara verdi. 1958’de ilk fasikülden itibaren yeniden yayımlamaya başladığı ansiklopedi 173 fasikül ve 11 cilt sürdü, Gökçınar (Mehmed) maddesi ile biten 1973 tarihli son fasikül ile ansiklopedi yayını sona erdi. Koçu, 6 Temmuz 1975’te vefat etti, Sahrayıcedid Mezarlığı’na defnedildi. İstanbul’un “muazzam kütüğü”nü oluşturmak üzere çıktığı yolda, ansiklopedisi uğruna babadan kalma köşkünü, parasını ve sağlığını kaybeden tarihçinin mezar yeri saptanamamaktadır.

Yedi bölümden oluşan sergide metin taslakları, kupürler, kolaj ve çizimlerin yer aldığı panolar ve katlar arasında yüzüme yerleşen gülümsemeyle, küçük puntolu yazıları okumakta zorlanan gözlerimle, ağrıyan ayaklarımla 20. Yüzyıl İstanbul’unda gezerken mutluydum; -başka bir -hayata kaçtığım için.

Serginin ilk bölümünün adı “Haliç Kenarında İki Yalı Boyu: Galata ve Eminönü” olup “Gülhane Parkı”, “Gümrükönü Salaşları”, “Haçik Aga’nın Gazinosu”, “Hal(ler)”, “Hamam(lar)”, “Hammal Odaları”, “Hammal Kahvesi”, “Hidayet Camii”, “Hocapaşa Yangınları” başlıkları........

© Bianet


Get it on Google Play