TERS LALELERİN ISSIZLIĞI
Kent küçüktü, güzeldi. Kendine yeten bulvarları, caddeleri, sokakları vardı. Bulvarın iki yanında ağaç dalları serçelerin meskeniydi. Kulaklarımız kente küserdi gündüz boyu süren serçe serenatları kesildiğinde. Bizler üstümüze pislediklerinde bunun şans getireceğine inanan çocuklardık. Parklar vardı, güvercinleri, kuğuları, harçlığımızdan artakalan son beş, on kuruşla simit alıp beslediğimiz. Güvercinlerle dosttuk, henüz cam balkonlarımız yoktu. İlkbaharımız vardı kırk ikindileriyle baştan aşağı bizi berekete doyuran. Toprak, sonrasında mis gibi kokardı. Bunun petrikordan kaynaklandığına dair bilimsel açıklamalar yoktu o zamanlar. İçimize çekerdik ciğerlerimizi doldurana dek. Karın yerden kalkmadığı, evlerimizin önündeki bahçelerde zeytin gözlü, havuç burunlu kardan adamlarımız vardı. Kara, bata çıka yürür, ayak parmaklarımızı hissetmediğimizi eve varınca anlar, soluğu soba ya da kaloriferin önünde alırdık. Sokak satıcıları alıç, nohut satardı. Oynamaktan bıkmadığımızda, karanlığı biraz geçe eve döndüğümüzde boynumuzda yediklerimizden arta kalmış bir kaç alıç ve nohutun olduğu kolyelerimiz asılı olurdu. Biteviye uzanan şeker pancarı tarlalarının yanından geçerken, yolculuk için yanımıza aldığımız küçük bir kesecikte lokumlarımız, fındıklı akide şekerlerimiz olurdu. Ağzımızda bir iki çevirip çiğneyip yutmazdık. Hayatın tüm tadı saklıydı onlarda. Öyle erimeye bırakırdık; o tat damağımızla, dilimizle, aklımızla hemhal olsun da unutmayalım diye. Okuldan eve dönerken bir külah can eriğimiz ya da tuzlanmış bir salatalık olurdu elimizde eve döndüğümüzde de bir kap patlamış mısır ya da kestane masada. Ne monosodyum glutamatlı ne nişasta bazlı şeker içeren yiyecekler ne de raf ömrü iki üç yıllık gıdalar hayatımızdaydı. Çocuk olduğumuzu değil hep çocukluğumuzu hatırladık büyüdüğümüzde. Ana yurt hiç unutulur mu...
Kent küçüktü, güzeldi. Sinemaları vardı bu kentin. Benim sinemalarım. Okullar tatil olduğunda geceleri bir kafile halinde gittiğimiz yazlık sinemalar. Yolda şarkılar, marşlar söyleyip şamata yaptığımız, dolunayın bizimle birlikte güldüğü, gökyüzünden iğde, ıhlamur, gül, yasemin kokulu katar katar bulutların geçtiği. Devasa bir beyaz perde ve sıra sıra dizilmiş........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden