Bu fakir futboldan anlamaz. Aşağıda yazacaklarım da bir futbol değerlendirmesi değildir.

Zaten, bitmiş ve seyredilmiş maçlar üzerine, TV ekranlarında saatlerce ahkâm kesmenin, dahası, bu anlamsız tartışmaları seyrederek vakit öldürmenin mantığını da anlayabilmiş değilim.

O bakımdan, meseleye biraz siyasî, biraz da toplumsal pencereden bakmaya çalışacağım.

Diyorum ki; Türkiye her alanda ‘yerli ve millî’ peşinde koşarken, ‘Türk Futbolu’ (!) neden bu kapsamın dışında tutulur?

Yani futbolun da yerli ve millîsi gerekmez mi? Bu mümkün değil mi?

Bazen hayretler içinde kalıyorum. Sadece büyük kulüpler değil, Anadolu takımları bile 11 kişilik takımı 8 yabancıyla sahaya sürüyor.

Spiker maçı anlatırken, ağzından çıkacak bir Türk ismini hasretle beklediğim vakidir.

Yahu bu nasıl bir iştir? Millî Takımın başına gelen yerli veya yabancı antrenör, onca futbol takımı içinden 11 tane ‘Türk’ futbolcu bulup da kadro kuramıyor.

Futbolu çok iyi bilen Başkan Recep Tayyip Erdoğan, niye ortalığı güzelce silkeleyip de bu paçozluğa bir son vermez?

Yıllar öncesine kadar kendimi Fenerbahçeli sayardım.

Her ne kadar bir FETÖ operasyonu olsa da, FB’nin şike vakasından sonra futboldan soğudum.

Geldiğimiz noktada, güya ‘Türk’ takımlarının, 11’lik kadronun 8’i yabancı olarak sahaya çıkmasıyla, bu fakir için futbol mevzusu kapandı.

Kimsenin taraftarlık ruhuna veya kendisini ‘deşarj’ etme yöntemine lafım yok. Lakin birazcık felsefî baktığımda, 20’li yaşlardaki, topa vurma yeteneği iyi olan bir avuç ‘şişirilmiş benlik’ milyonlarca dolar kazanarak, kendisini ve aklını kaybetsin diye, ailesinin nafakasını tek veya kombine bilete yatıranları, pek de anlayamadığımı belirtmeden geçemeyeceğim.

Hele de, bir zaman sonra rakip takımlara transferi muhtemel olan topçular ve giydikleri forma renkleri uğruna… Onunla bununla kavga etmeyi, statta terör estirmeyi, hançeresini yırtmayı ve dahi döner bıçağı ya da kazma sapıyla stada koşmayı, yalnızca psikiyatristlerin ilgi alanında sayıyorum?

‘Türk Futbolu’ adına, bütün bir millet olarak maruz bırakıldığımız bunca zillete müstahak mıyız?

Son bir ayda futbol bahsinde yaşadıklarımıza bir bakın:

Kulüp başkanı bir maganda, beğenmediği bir hakemin suratını dağıtıyor.

Bir başka kabadayı kulüp başkanı, hakemlere kızıp takımı sahadan çekiyor.

Biraz daha geriye gidersek, adı taraftar olan bir eşşek, korner direğiyle, topçunun kafasına öldüresiye dalıyor.

Ve nihayet, Riyad fiyaskosu…

Basit bir kupa maçından, 85 milyonluk ülkeyi karıştıracak argüman devşirme kolaycılığı… Dahası, Türkiye’yi diplomatik ilişkilerde zora sokma gayretkeşliği…

Ülkenin en zengin ailesine mensup olup, buradan aldığı güçle en büyük takımlardan birinin tepesine oturmak, kibir abidesi muhtereme, maç üzerinden siyasî operasyon çekme hakkı veriyor mu?

Ya Federasyon denilen yapı?

Sebebi ne olursa olsun, Riyad rezaletini önleyecek dirayetiniz yoksa…

Üstelik arkanızdaki siyasî irade size her türlü desteği verip, çıkan tüm siyasî ve toplumsal faturaları da bizzat göğüslerken…

Siz niye hâlâ orada oturuyorsunuz?

Son söz olarak, kimsenin kabul etmeyeceğini, hatta umursamayacağını, dahası şahsıma sert tepkilerin sebebi olacağını adım gibi bildiğim bir çağrıyı, tarihe not düşmek adına buraya yazayım:

Sayın Cumhurbaşkanım!..

Lütfen Türkiye’deki tüm profesyonel futbol liglerini ve Futbol Federasyonu’nu acilen lağvediniz.

Türk futbolu, Spor Bakanlığı nezaretinde, amatör kümeden başlayarak, fakat yerli ve millî futbolcu yetiştirmek suretiyle yeniden yapılansın.

Hepitopu bir 3-5 sene kaybederiz; fakat sonunda kurtuluşa ermemiz kuvvetle muhtemeldir.

Değilse; Federasyon, Merkez Hakem Kurulu, kulüp yönetimleri vesaire, sorunun bizzat kaynağı olan yapıların alacağı pansuman tedbirleriyle bir yere varamayız.

Ey fanatikler!..

Size de bir çağrım var:

20’lik hoyratlar milyonlarla oynasın, sonra da varıp zavallı bir dolandırıcıya tüm parasını kaptırsın diye kendinizi helak etmeyin.

Maç biletine vereceğiniz parayla gidip kasaptan bir kilo et alın… Hafta sonunda ailenizi mangallı pikniğe götürün.

Emin olun daha bir rahatlar ve dahi takımınız kaybettiğinde yaşadığınız ruhsal yıkımı da yaşamazsınız.

QOSHE - Tümünü lağvedin gitsin - Nihat Kaşıkcı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Tümünü lağvedin gitsin

7 2
01.01.2024

Bu fakir futboldan anlamaz. Aşağıda yazacaklarım da bir futbol değerlendirmesi değildir.

Zaten, bitmiş ve seyredilmiş maçlar üzerine, TV ekranlarında saatlerce ahkâm kesmenin, dahası, bu anlamsız tartışmaları seyrederek vakit öldürmenin mantığını da anlayabilmiş değilim.

O bakımdan, meseleye biraz siyasî, biraz da toplumsal pencereden bakmaya çalışacağım.

Diyorum ki; Türkiye her alanda ‘yerli ve millî’ peşinde koşarken, ‘Türk Futbolu’ (!) neden bu kapsamın dışında tutulur?

Yani futbolun da yerli ve millîsi gerekmez mi? Bu mümkün değil mi?

Bazen hayretler içinde kalıyorum. Sadece büyük kulüpler değil, Anadolu takımları bile 11 kişilik takımı 8 yabancıyla sahaya sürüyor.

Spiker maçı anlatırken, ağzından çıkacak bir Türk ismini hasretle beklediğim vakidir.

Yahu bu nasıl bir iştir? Millî Takımın başına gelen yerli veya yabancı antrenör, onca futbol takımı içinden 11 tane ‘Türk’ futbolcu bulup da kadro kuramıyor.

Futbolu çok iyi bilen Başkan Recep Tayyip Erdoğan, niye ortalığı güzelce silkeleyip de bu paçozluğa bir son vermez?

Yıllar öncesine kadar kendimi Fenerbahçeli sayardım.

Her ne kadar bir FETÖ operasyonu olsa da, FB’nin şike vakasından sonra futboldan soğudum.

Geldiğimiz noktada, güya ‘Türk’ takımlarının, 11’lik kadronun 8’i yabancı olarak sahaya çıkmasıyla, bu fakir için futbol mevzusu kapandı.

Kimsenin taraftarlık........

© Anadolu Gazete


Get it on Google Play