İdeoloji kavramı Türk Dil Kurumu’nun açıklamasına göre; Siyasal veya toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir grubun davranışlarına yön veren politik, hukuki, bilimsel, felsefi, dini, moral, estetik düşünceler bütünüdür. Bir düşüncenin ideoloji boyutlarına ulaşabilmesi için birçok kişiye hitap etmesi gerekmektedir. İdeolojiler kitlelere rehberlik eden düşüncelerdir. İnsanlık tarihinin başlarından beri özellikle yerleşik ve topluluk olarak yaşamın oluşmasından sonra oluşturulan kurallarla birlikte ideolojik düşüncelerde kendini göstermeye başlamıştır. Kavramsal olarak ise Fransız İhtilali (1879) sonrası 19.yy. da şekillenmiştir. Sözcük olarak ‘’Fikirlerin Bilimi’’ anlamına gelir.

Özellikle hızlı toplumsal gelişmeler ve Sanayi Devrimi’nin de etkisiyle 19.yy. da siyasal ve toplumsal doktrinler hızla şekillenmeye başlamıştır. Sanayileşmeyle birlikte oluşan hızlı fabrikalaşma süreci ve büyük iş gücü talebi doğurmuştur. Eskiden beri süregelen köylü şehirli düzeni daha da değişmeye başlamış, işçi ve işveren sınıfları yaygınlaşmıştır. Sınıfsal farklar, Milliyetçilik duygularıyla imparatorlukların yıkılması ve birçok devlet kurulumu oluşumu, ideolojileri geliştiren faktörlerden birkaçıdır. Gazete ve dergilerinde yaygınlaşmasıyla fikirler artık ücra köşelere kadar yayılmış, taraf olma duygusu güçlenmiştir. Tarihsel döngüde ideoloji kavramı, rakip öğreti ve fikirlere genelde karşı bir silah ve tepki olarak görülmüştür.

İdeoloji, içinde kurallar olan fikir ve kavramların düzenli kümeleridir. Belirli bir fikirsel güç olarak yansımıştır. İdeolojiler; İnsanların hayatın değişik dinamiklerine karşı bir yol bulma çabası olarak da görülebilir. Sürekli olarak devam eden değişim rüzgarının o rüzgardan huzursuz olan veya zarar gören kitlelere liderlik yapan kişilerin sistematik hale getirdiği düşünce yapılarıyla oluşur. Kitlelere, iletişim araçları ile önderlik eden ve aydınların, bu değişimi açıklamak ve yol göstermek için geliştirdikleri ve sistemleştirdikleri düşünce yapılarını içerirler. Bu şekilde toplumda süregelen bir fikir başkaları tarafından değiştirilmeye çalışacak ve kısır döngü kırılacaktır. Siyaset ve Sosyal Bilimlere ait bir kavram olarak ideoloji ile ilgili altı farklı ve özgün tanımlama da İngiliz Eagleton tarafından yapılmıştır. Ona göre, ideoloji;

Tarihte birçok siyasi ideoloji görüşü vardır. İdeolojik öğretilerin önde gelenlerinden olan 3 ana ideolojiyi ve ilgili ideolojilerin ana dinamiklerini okuyucuları sıkmadan kısa bir şekilde inceleyeceğiz.

LİBERALİZM; Birçok ideoloji gibi Liberalizmin de ortaya çıkışı 19. yy a dayanmaktadır. Liberalizm, Feodalizmin yıkılması ve kilisenin eski gücünü kaybetmesiyle ortaya çıkmıştır. Krallıkların yıkılmasından sonra Monarşiye dayalı yönetimlerin yerini çoğulcu demokrasiler almaya başladı. Halkın kendi kendini yönettiği demokratik ülkelerde düşünce ve ifade özgürlüğü beraberinde birçok yeniliği de oluşturdu. Liberal ideoloji, din ve inanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü, teşebbüs ve mülkiyet özgürlüğü gibi özgürlüklerin yasal bir güvence temeline bağlanmasını savunur. Bunu sağlayacak mekanizma ise anayasa ve kuvvetler ayrılığı ile çoğulculuğa dayalı bir sistemdir. Başlıca öğeleri;

Özgürlük; Liberal sistemin temel değeridir. Bireylerin hak ve özgürlükleri teminat altına alınmalıdır. En önde gelen unsurdur.

Bireycilik ve Eşitlik; Liberal sistemin ana ilkesidir. Birey her şeyden önce gelir. Bireyler kendi şahsi çıkarlarını rahatça uygulayabilmelidirler. Tüm bireyler yasa altında eşit olmalıdırlar.

Sınırlı Hükümet; Hükümet temel hak ve özgürlükleri teminat altına almak için olmalıdır. Bireye karşı bir dayatma yapmamalıdır.

Liberalizm de ekonomik işleyiş ‘’Serbest Piyasa Sistemi’ ’ne dayanır. Serbest piyasa, ürün fiyatının alıcı ve satıcının karşılıklı anlaşmasıyla belirlendiği, arz ve talebe hükümet tarafından müdahale edilmeyen piyasadır. Ekonomik faaliyetler rekabet şartları içinde serbestçe yapılır. Ekonomide oluşan sorunlarda devlet tarafından herhangi bir ekonomik müdahale yapılmaz, fiyatlar sistemi kullanılır.

‘’Laissez Faire’’ ‘’Bırakınız yapsınlar’’ felsefesi söz konusudur. Birey toplumdaki en temel öğedir, Birey doğuştan gelen özgürlük hakkını kullanmalıdır. Doğanın fiziksel düzeni uyumlu ve kendi kendini düzenleyen bir sistemdir. Piyasalarda ‘’Görünmez el ‘’ vardır. Yani kişiler kendi çıkarlarını korurken bu şekilde piyasada da bir denge sağlanacak ve bu görünmez denge sayesinde devletin ekonomiye müdahalesine gerek kalmayacaktır. Örneğin; Piyasa da tabak satan bir kişi 1000 tane tabak satmış olsun. Bunu gören diğer girişimci daha sağlam tabaklar üretsin ve ilk girişimcinin müşterileri artık ikinci girişimciden tabak satın almış olsun. İlk girişimci müşterilerini geri kazanmak için ya daha ucuza tabak satacak yada daha da dayanıklı tabaklar üretecektir. İki tabak üreticisi aslında kendi çıkarlarını düşünerek hareket etmiştir. Ancak bu durum istemeden de olsa topluma da yararlı olmuştur. Bu sistemde üreticiler arası ahlak önemli bir unsurdur. Topluma karşı üreticiler bir olup fiyatları keyfi olarak yükseltebilir. Bu modeli benimseyen devletler, devletin güvenlik dışında bir şey yapmamasını isterler. Bu şekilde devlet az para harcayacaktır. 1929 yılında Dünya ‘da yaşanan ekonomik kriz (Büyük Buhran) sonrası serbest piyasa, öngörüldüğü gibi hasar alan ekonomileri düzeltememiştir. Devletler Serbest Piyasa Politikalarından bir süreliğine vazgeçmiş ve piyasaya müdahale etmişlerdir. Liberalizmin kendi içinde çeşitleri de vardır. Örneğin devlet müdahalesinin yer yer olmasının savunulduğu Sosyal ve Modern Liberalizm, devletin etkisinin sıfıra indirilmesini hedefleyen Neoliberalizm gibi.

MUHAFAZAKARLIK: Muhafazakârlık da çoğu ideolojiler gibi Fransız İhtilali sonrası 19. yy da başlamıştır. Oluşan hızlı değişimler, siyasi ve ekonomik dönüşümlere tepki olarak ortaya çıkmıştır. Geleneksel toplum değerleri savunulur. Geçmişten gelmiş olan toplumsal, kültürel ve sosyal değerlerin korunması amaçlanır. Gelenekler önemlidir çünkü toplumsal bağları koruyup güçlendirir ve ilgili halkın aidiyet duygusunu sağlar. Akıl kavramı geri planda kalır. Gerçeklerden uzak hayali öğretilerin peşinden koşmak onlara göre yararsızdır. Başlıca öğelerine göz atarsak;

Otorite ve Hiyerarşi; İnsanlar bu ideolojiye göre doğal olarak kusurlu ve bağımlı varlıklardır. Hata yapmaya meyillidirler. Ortaya çıkan suç ve kabahatler bu yüzden oluşur. Bu nedenlerle insanlara çekidüzen ve silkeleyecek şey devlet olmalıdır. Devlet sert ve büyük yaptırımlara başvurabilir. İnsanlar arası sınıfsal ve mesleksel farklar (öğrenci-öğretmen, işçi-işveren vb.) sürecin doğal bir sonucudur ve değiştirilemez.

Gelenek ve Mülkiyet; Tarihsel öğeler, ortak kültür ve paydalar korunması gereken değerlerdir. Mülkiyet hakkı önemlidir. İnsanlar mülklerinin içinde kendilerini huzurlu ve güvenli hissederler.

Muhafazakârlığında çeşitleri vardır. Örnek verirsek, Liberal Muhafazakârlıkta Devletin piyasalara karışmaması gerektiğini (piyasa ekonomisi) savunan ancak bireylerin yaşamına müdahale edebilecek, yaptırımlar yapabilecek bir devlet anlayışını savunulur. Toplumsal olayların gidişatına göre özellikle sosyal alanlarda devlet müdahalesinin olabileceği savunulur.

Milli Muhafazakârlıkta yukarıda değindiklerimizin yanı sıra etnik ve milli değerlere daha çok önem verilir. Aile ve sosyal yapı korunmaya çalışılır ve göç politikaları beğenilmez. Gelenekçi Muhafazakârlıkla yakındır.

NeoMuhafazakârlık ise Yeni sağ görüşünü oluşturan ana ögelerden biridir. Birincil amaç; Otoriteyi sağlamak ve din, millet ve aile temelinde geleneksel değerlere dönmektir. Neomuhafazakârlıkta otorite, kültürel değerlere bağlılığı, toplumsal değer ve toplum içinde disiplin ve istikrarı sağlayacak bir güç olarak görülür. Dolayısıyla bireye otorite karşısında kendi seçimlerini özgürce yapabilme gücünü veren özgürlükçü düşünceler bu ideolojide sevilmez. Neomuhafazakârlığın başka bir özelliği ise çoklu din ve çoklu kültürlere ve toplumsal yapılara karşı bir endişe ve kaygı duyulmasıdır. Bu çoklu öğeler toplumsal düzeni tehdit edebilir. Bu ideolojinin milliyetçi ideolojiyle oldukça yakın bir bağı vardır.

SOSYALİZM: Sosyalizm 19. yy’ nin başlarında ortaya çıkan, Kapitalizme tepki amaçlı doğan bir ideolojidir. Sanayi Devriminden sonra giderek artan fabrikalaşma süreci, yüksek iş gücü ihtiyacını doğurmuş, işçi ve işveren sınıfları belirginleşmiştir. Erken dönem Sosyalizm de daha çok devrimci ve ütopyacı özellikler ile birlikte ortak mülkiyeti hedefleyen bir düşünce varken geç dönemlerde ise köklü devrimler yerine daha çok işçi haklarını iyileştirmeye yönelik kapital ve işçi sınıfını barıştırma amaçlı yumuşak bir sistem hedeflenmiştir. Üretici güç olarak emek öne çıkar. İşveren kapital burjuva (seçkin zengin) rolünü işçiler ve devlet oluşturur. Merkezi planlı ekonomi ile çeşitli planlar belirlenir. Kamu yararı öncüldür. Sınıflı topluma karşı çıkılır çünkü sınıflı toplumlarda olan burjuva siyasetinde olan siyasal yapının işçileri böldüğü görüşü savunulur. Sosyalist sistemler kurulduktan sonra farklı aşamalardan geçebilir; Öncelikle üretim araçları kamulaştırılır. Bu şekilde özel sektörün etkisi bitirilir. Tüm özel sektör (yerli- yabancı) kamulaştırılır.. Sömürüye yol açtığı için özel mülk sahibi olunamaz. Temel hizmetler ücretsiz olur. Bu şekilde temel hizmetleri işleterek zenginleşecek sınıfında önüne geçilir. Önde gelen öğeleri;

Topluluk-Kardeşlik; İnsanlar topluluk halinde yaşarlar ve Bir arada bulunurlar. Toplumun içindeki ve aynı iş bağındaki insanlar birbirleriyle kardeşlik duygusu geliştirir. Toplumsal bağlar bu şekilde güçlenmiş olur.

Sosyal Eşitlik-Ortak Mülkiyet ve Devlet; İnsanlar arası sosyal eşitliğin liberalim gibi fırsat eşitlik olamayacağına inanılır. Özel mülkiyet her türlü sömürü ve bencilliğin sebebi olup, eşitlik ve kardeşlik duygularını yok eder. Devlet üretime hakim güç olarak öne çıkar. Yetki çoğu zaman toplum adına devlettedir. Etkin güç devlettir. Kişiler arası eşitlik ön plandadır. Kamusal yarar benimsenir. Kolektif (kitle) hareketleri ve buna uygun bir biçimde örgütlenme amaçlanır. Kaynak dağılımında insan ihtiyaçları ön plana çıkar.

Devam edecek…

QOSHE - Siyasi İdeolojiler İncelemesi-1 - H.anıl Aslan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Siyasi İdeolojiler İncelemesi-1

9 0
05.04.2024

İdeoloji kavramı Türk Dil Kurumu’nun açıklamasına göre; Siyasal veya toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir grubun davranışlarına yön veren politik, hukuki, bilimsel, felsefi, dini, moral, estetik düşünceler bütünüdür. Bir düşüncenin ideoloji boyutlarına ulaşabilmesi için birçok kişiye hitap etmesi gerekmektedir. İdeolojiler kitlelere rehberlik eden düşüncelerdir. İnsanlık tarihinin başlarından beri özellikle yerleşik ve topluluk olarak yaşamın oluşmasından sonra oluşturulan kurallarla birlikte ideolojik düşüncelerde kendini göstermeye başlamıştır. Kavramsal olarak ise Fransız İhtilali (1879) sonrası 19.yy. da şekillenmiştir. Sözcük olarak ‘’Fikirlerin Bilimi’’ anlamına gelir.

Özellikle hızlı toplumsal gelişmeler ve Sanayi Devrimi’nin de etkisiyle 19.yy. da siyasal ve toplumsal doktrinler hızla şekillenmeye başlamıştır. Sanayileşmeyle birlikte oluşan hızlı fabrikalaşma süreci ve büyük iş gücü talebi doğurmuştur. Eskiden beri süregelen köylü şehirli düzeni daha da değişmeye başlamış, işçi ve işveren sınıfları yaygınlaşmıştır. Sınıfsal farklar, Milliyetçilik duygularıyla imparatorlukların yıkılması ve birçok devlet kurulumu oluşumu, ideolojileri geliştiren faktörlerden birkaçıdır. Gazete ve dergilerinde yaygınlaşmasıyla fikirler artık ücra köşelere kadar yayılmış, taraf olma duygusu güçlenmiştir. Tarihsel döngüde ideoloji kavramı, rakip öğreti ve fikirlere genelde karşı bir silah ve tepki olarak görülmüştür.

İdeoloji, içinde kurallar olan fikir ve kavramların düzenli kümeleridir. Belirli bir fikirsel güç olarak yansımıştır. İdeolojiler; İnsanların hayatın değişik dinamiklerine karşı bir yol bulma çabası olarak da görülebilir. Sürekli olarak devam eden değişim rüzgarının o rüzgardan huzursuz olan veya zarar gören kitlelere liderlik yapan kişilerin sistematik hale getirdiği düşünce yapılarıyla oluşur. Kitlelere, iletişim araçları ile önderlik eden ve aydınların, bu değişimi açıklamak ve yol göstermek için geliştirdikleri ve sistemleştirdikleri düşünce yapılarını içerirler. Bu şekilde toplumda süregelen bir fikir başkaları tarafından değiştirilmeye çalışacak ve kısır döngü kırılacaktır. Siyaset ve Sosyal Bilimlere ait bir kavram olarak ideoloji ile ilgili altı farklı ve özgün tanımlama da İngiliz Eagleton tarafından yapılmıştır. Ona göre, ideoloji;

Tarihte birçok siyasi ideoloji görüşü vardır. İdeolojik öğretilerin önde gelenlerinden olan 3 ana ideolojiyi ve ilgili ideolojilerin ana dinamiklerini okuyucuları sıkmadan kısa bir şekilde inceleyeceğiz.

LİBERALİZM; Birçok ideoloji gibi Liberalizmin de ortaya çıkışı 19. yy a dayanmaktadır. Liberalizm, Feodalizmin yıkılması ve kilisenin eski gücünü kaybetmesiyle ortaya çıkmıştır. Krallıkların yıkılmasından sonra Monarşiye dayalı yönetimlerin yerini çoğulcu demokrasiler almaya başladı. Halkın kendi kendini yönettiği demokratik ülkelerde düşünce ve ifade özgürlüğü beraberinde birçok yeniliği de oluşturdu. Liberal ideoloji, din ve inanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü, teşebbüs ve mülkiyet özgürlüğü gibi özgürlüklerin yasal bir güvence temeline bağlanmasını savunur. Bunu sağlayacak mekanizma ise anayasa ve kuvvetler ayrılığı ile çoğulculuğa dayalı bir sistemdir. Başlıca öğeleri;

Özgürlük; Liberal sistemin temel değeridir. Bireylerin hak ve özgürlükleri teminat altına alınmalıdır. En önde gelen unsurdur.

Bireycilik ve Eşitlik; Liberal sistemin ana ilkesidir. Birey her şeyden........

© Adil Medya


Get it on Google Play