Senaristler, yapımcılar, oyuncular, TV yöneticileri, reklam verenler bu ülkenin vatandaşları değil mi? Sergilenen her şiddet sahnesinin karşısında, onları izleyen bir çocuk olduğunun farkında değiller mi?

Meşhur 3 F! Futbol, Fiesta, Fado, Portekizli diktatör Salazar’ın kendi baskıcı yönetimine karşı halkın isyan etmemesi için bulduğu yöntemdir! Literatürde, baskıcı rejimlerin halkı uyuşturmak adına kullandıkları 3 F formülü olarak bilinir.

Bu yöntem ne yazık ki bilinçsiz, eğitim seviyesi düşük birey ve topluluklarda her zaman işe yaradı. 3 F ile vakit geçiren toplumlar, her zaman baskıcı rejimlerin işine geldi.

Türkiye’de de 25 yıldır aynı yöntem uygulanıyor. Bizimki 3 F değil, 3 D yöntemi!

Diziler, Derbiler ve Din!

25 yıldır ülkeyi yönetenlerin başarıyla uyguladığı 3 D yönteminin diziler bölümüne değinmek istiyorum bugün.

*

Geçtiğimiz günlerde, dizilerde sergilenen şiddetle, toplumda artan şiddet arasında önemli bir ilişki olduğunu ortaya koyan çok önemli bir araştırma yayınlandı. Araştırmayı yapan, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (Antalya şubesi).

33 akademisyen, 1 ay boyunca Türkiye’nin en çok rating yapan 11 yerli dizisini analiz etti.

Akademisyenler, 11 dizinin sadece Mayıs 2023’te yayınlanan 4 bölümünü izleyerek, 597 şiddet sahnesi tespit ettiler. TV ekranlarında bir sezonda, 30 dizi olduğunu düşünürsek, bir yıl boyunca dizi izleyicisi, 20 binin üzerinde şiddet sahnesine maruz kalıyor.

Araştırma, dizilerde şiddetin çözümü olarak karşı şiddetin gösterildiğini, ana kadın karakterlerin kadınlar hakkında olumsuz önyargıları besleyecek (kötü anne, hırslı, acımasız, şeytan kadın veya ezilen, kakılmış erkeğe bağlı kadın) rollerde canlandırıldığını, kadına karşı şiddetin normalleştirdiğini, özellikle gelişme çağındaki çocukları kötü yönde etkilediğini, kadını toplumsal rolüne sıkıştırdığını ortaya koydu.

Dizilerin büyük bir çoğunluğunun toplumsal sorunları yansıtma iddiası ile çok eşliliği, sadakatsizliği, kadın karakterlerin öğrenilmiş çaresizliğini, kadınlar ve erkekler arasında kirli rekabet ve entrikaları, kültürel bağnazlık ve mahalle baskılarını, ataerkil zihniyet ve erkek egemen kültürünü, şiddetin erkeğin doğasında olduğu kabulünü de normalleştirdiğini ortaya koyuyor.

Hatta bazı dizilerin senaryoları gereği bu olumsuz olayları meşrulaştırdığını, gerilim etkisini yükselterek merak uyandırıcı olaylarla desteklediğini, bölüm sonları heyecanlı olaylarla kesilerek, senaryonun inanılması zor olay örgüleriyle uzatılarak izleyici kesimlerini bağımlı hale getirdiği psikolog görüşleriyle destekleniyor.

“Toplumsal şiddet” olgusunun yaygınlığını olay örgüleri içinde tekrar tekrar canlandırarak normalleştirdiğini vurgulayan araştırma, en çok izlenen 11 dizi üzerinden Türkiye gerçeğini gözler önüne seriyor.

Dizilerde idealize edilen ana karakterlerin şiddete eğilimli olması, şiddet sahnelerinin çocukları olumsuz etkilediği, şiddet eğilimli karakterleri örnek alan çocukların ailede ve okulda şiddete daha yatkın olduğu araştırmada vurgulanıyor.

“Yerli Televizyon Dizilerinin Toplumsal Cinsiyet Ve Şiddet Karnesi” raporunu hazırlayan Türkiye Üniversiteli Kadınlar Derneği (Antalya) başkanı Prof Dr. Fulya Sarvan, yadsınamaz bir şiddet sarmalı içinde olduğumuzu, her gün işlenen kadın cinayetlerinin artışında dizilerde sergilenen şiddetin de rolü oluğunu ifade ederek, 27 STK temsilcisiyle birlikte, araştırma sonuçlarını ortaya koyan basın açıklamasıyla çağrıda bulundu.

“Şiddeti normalleştiren ve yaygınlaştıran dizi senaryolarından vazgeçin! Toplumsal sorumluluk bilinciyle daha olumlu rol modellerine yer veren dizi projelerine yönelin!”

Ne yazık ki bugün şiddetin normalleştirildiği bir dönemin içinden geçiyoruz. Diziler de bunun bir parçası. Anlayamadığım şey ise şu;

Senaristler, yapımcılar, oyuncular, TV yöneticileri, reklam verenler bu ülkenin vatandaşları değil mi? Sergilenen her şiddet sahnesinin karşısında, onları izleyen bir çocuk olduğunun farkında değiller mi? Kadın cinayetlerinin korkutucu derecede artışa geçtiğini görmüyorlar mı? Silahla işlenen cinayetlerde yüzde 100 artış olduğunu bilmiyorlar mı? Bilmiyorlarsa hatırlatalım…Ve çağrıyı yineleylim.

Şiddete Hayır!



QOSHE - Türkiye'nin 3D'si ve şiddet - Tuluhan Tekelioğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye'nin 3D'si ve şiddet

10 3
30.11.2023

Senaristler, yapımcılar, oyuncular, TV yöneticileri, reklam verenler bu ülkenin vatandaşları değil mi? Sergilenen her şiddet sahnesinin karşısında, onları izleyen bir çocuk olduğunun farkında değiller mi?

Meşhur 3 F! Futbol, Fiesta, Fado, Portekizli diktatör Salazar’ın kendi baskıcı yönetimine karşı halkın isyan etmemesi için bulduğu yöntemdir! Literatürde, baskıcı rejimlerin halkı uyuşturmak adına kullandıkları 3 F formülü olarak bilinir.

Bu yöntem ne yazık ki bilinçsiz, eğitim seviyesi düşük birey ve topluluklarda her zaman işe yaradı. 3 F ile vakit geçiren toplumlar, her zaman baskıcı rejimlerin işine geldi.

Türkiye’de de 25 yıldır aynı yöntem uygulanıyor. Bizimki 3 F değil, 3 D yöntemi!

Diziler, Derbiler ve Din!

25 yıldır ülkeyi yönetenlerin başarıyla uyguladığı 3 D yönteminin diziler bölümüne değinmek istiyorum bugün.

Geçtiğimiz günlerde, dizilerde sergilenen şiddetle, toplumda artan şiddet arasında önemli bir ilişki olduğunu ortaya koyan çok önemli bir araştırma yayınlandı. Araştırmayı yapan, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (Antalya şubesi).

33 akademisyen, 1 ay boyunca Türkiye’nin en çok rating yapan 11 yerli dizisini analiz etti.

Akademisyenler, 11 dizinin sadece Mayıs 2023’te yayınlanan 4 bölümünü izleyerek, 597 şiddet sahnesi tespit ettiler. TV ekranlarında bir sezonda, 30 dizi olduğunu düşünürsek, bir yıl boyunca dizi izleyicisi, 20 binin........

© 12punto


Get it on Google Play