Çok kişi tartıştı, konuştu, konuşmaya, tartışmaya, yorumlamaya devam ediyor. Nasıl olmasın ki, bir Merkez Bankası Başkanı bir gazeteciye özel röportaj veriyor. Bugüne kadar Türkiye’de bir Merkez Bankası Başkanının özel bir mülakat verdiğine tanık olmadık. Dünyada da bir örneği olduğunu sanmıyorum. Elbette yankıları olacaktır.

“İstanbul’da kiralık daire bulamadı, annesinin evine taşındı” ve “enflasyonu apartman görevlisi Sadık abiden” izlemesi magazin olarak ele alındı. Esasında bu iki ifadenin arkasında hem TÜİK’e hem de Cumhurbaşkanı dahil, kendisinden önceki ekonomi yönetimine ince bir gönderme var. Esas konuşulması gereken yerler buraları. Ama bir ifade daha dikkat çekiyor. “Enflasyonla mücadele konusunda vatandaş daha ne kadar kemer sıkacak” diyerek Mehmet Şimşek’in gaddar politikalarından kendisini ayırıyor. Üç tane ince mesaj… Bir de büyük hata var dedik.

“İnsanlar bu faize rağmen neden dövizden Türk lirasına geçmiyor matematiksel olarak saçma” diyor. İşte orada bana göre baltayı taşa vuruyor.

Merkez Bankası Başkanının açıklamalarındaki ana başlıklar bunlar. Ben de bu konular üzerine Hafize Gaye Hanıma bir açık mektup yazmak istedim. Paylaşıyorum.

FAİZ VE EMLAK PİYASASI: Sizin gibi üst seviye bir finansçıya söylemek haddim değil ama bazı temel bilgileri hatırlayalım. Yoğunluğunuzdan ötürü, tek tek ağaçlara bakmaktan ormanı göremediğinizi düşünüyorum. Para ve finans piyasalarında, tasarruf ve yatırım enstrümanları nelerdir? Mevduattır, hazine ve özel sektör tahvilleridir, hazine bonolarıdır, hisse senetleridir, yatırım fonlarıdır, bunlara bağlı türev kâğıtlardır. Sistemin kilit taşı da faizdir. Siz gelmeden önce bu ülkede öyle saçma sapan faiz politikaları uygulandı ki, yukarıda saydığım tasarruf ve finansal yatırım araçlarının çoğunluğu auta çıktı. En değerli finansal tasarruf ve yatırım aracı gayrimenkul oldu. İşte siz o nedenle İstanbul’daki gayrimenkul fiyatlarının Manhattan'dan yüksek olmasına şaşırıyorsunuz. Şaşırmayın. Bir nedeni bu. Belki de şaşırmış gibi görünüp toplumun çoğunluğuna, dolaylı yoldan gerçekleri anlatıyorsunuz. Bu durumda sizi kutlarım.

KARA PARA VE EMLAK PİYASASI: Diğer nedeni de Türkiye, OECD Mali Eylem gücü tarafından boşuna gri listeye alınmadı. Piyasada nereden geldiğini bilemediğimiz acayip büyüklükte bir kara para dolaşıyor. Bunun bir kısmı, sizin ödemeler dengesi bilançosundaki net hata ve noksanda görülüyor. Bir başka gösterge, toplumun yüzde 80’inin yoksulluk sınırının altında olmasına rağmen tüketimin artması. Geliri düşenlerin talebi artamayacağına göre, bir şekilde uyuşturucu baronundan sokaktaki torbacıya, mahalle arasındaki güzellik merkezine kadar kara para aklayıcılarının artan bir refahı söz konusu. Yeri gelmişken, enflasyonla mücadelede alım gücü düşen kesimlerin değil, bu kesimin ve kârlardaki yüksek artışı dikkate almanızı öneririm. Organize suç endekslerinde Türkiye Avrupa birincisi, dünya 14’üncüsü… Dünyanın önde gelen kara para baronları Türkiye’de cirit atıyor. Kara para aklamada en çok kullanılan sektör emlak piyasası. Yabancılara konut alımı karşılığında vatandaşlık verilmesi de cabası. Emlak piyasasının ve Merkez Bankası Ödemeler Bilançosundaki net hata noksan kaleminin detayları, finansçıların, iktisatçıların açıklayacağı büyüklükten çıktı. Polisiye vaka haline geldi. Onu da göz önünde bulundurun lütfen.

FİYATLAR VE SADIK ABİ: Röportajda en çok hoşuma giden bölüm, fiyatları apartman görevlisi Sadık abi ile karşılaştırmanız oldu. Apaçık, “Sizin ölçtüğünüz fiyatlar piyasayı yansıtmıyor” diyorsunuz. Burada size bir ağabey tavsiyesinde bulunmak istiyorum. “Ölçemezsen, yönetemezsin.”

Merkez Bankası’nın görevi fiyat istikrarını sağlamak, enflasyonla mücadele etmek. Doğru ölçemediğiniz bir olguyla doğru mücadele edemezsiniz. Bu ülkede kimse TÜİK’in enflasyonuna güvenmiyor. Apartman görevlisi Sadık abi üzerinden TÜİK eleştirisi harika. Bu açıdan sizi kutluyorum. Ama ENAG enflasyonu ile TÜİK enflasyonunu da kıyaslayın. ENAG enflasyonu yüzde 129 seviyesindeyken, TÜİK’in yüzde 62’si ile doğruyu bulamazsınız. Yukarıdaki sözü sık sık tekrarlayın. “Ölçemezsen, yönetemezsin.”

MATEMATİKSEL OLARAK SAÇMA: Bu faizle insanların neden dövizden Türk Lirasına geçmediğine şaşırdığınızı ifade etmişsiniz ve bunu matematiksel olarak saçma bulmuşsunuz. Magazin konulu eleştirilere hak vermekle birlikte üzerinde durmuyorum. Ama röportajda baltayı taşa vurduğunuz yer burası. Hem de iki açıdan…

Bu ülkede dolar yükselmesin diye, sizden önce ve siz geldikten sonra da, çok saçma sapan şeyler yapıldı. Önce 128 milyar dolar satıldı. Arkasından 200 milyar dolar daha satıldı. Yetmedi KKM diye kamunun almadığı borç için bankaların ödemesi gereken faizi Hazine ve Merkez Bankası üstlendi, özel sektörün döviz yükümlülüğü yine gariban yurttaşın sırtına yüklendi. Çıktığından bu yana tahminen 1 trilyon 600 milyar liralık bir yükten söz ediyoruz. Doğru rakamı bilmiyoruz. Tahmin ediyoruz. Açıklarsanız öğreniriz. Bu nedenlerle, döviz kuru ile piyasadaki fiyatlar arasında uyum yok. Sadece Türk lirasının değil, doların da ölçme fonksiyonu yara aldı. TÜİK ve ENAG’ın yanı sıra ben de farklı bir sepetle, Türkiye’deki enflasyonu hem Türk Lirası ile hem de dolarla ölçüyorum. Türkiye’de insanlar Türk Lirası ile yüzde 132 enflasyon yaşarken, dolar sadece yüzde 54 arttı ve Türkiye’de dolarla kazananların yaşadığı enflasyon yüzde 49… ABD’de dolarla kazananlar için enflasyon yüzde 3… Ortada bu seviyede baskılanmış olan döviz varken, dövizleri satın Türk lirasına dönün diyorsunuz.

Ama daha kötüsü şu…

Siz, “İnsanlar neden dövizden Türk Lirasına geçmiyor, matematiksel olarak saçma, şaşırıyorum” derseniz, büyük hata yapmış olursunuz. Bu ülkede ekonomi yönetimlerinin ve yetkilerinin döviz kuru ve borsa ile söylediklerinin sonunda ekonomi yönetimine inanların sonu hep hüsran oldu. Ve çok kısa sürede ne dedilerse aksi gerçekleşti. Kur hedeflemesi değil ama enflasyon hedeflemesi yapabilirsiniz. Ama sizden önceki başkanların hepsi enflasyonu yüzde 5’e indireceğiz dediler.

Gazeteci ve iktisatçı arkadaşımız Alaaddin Aktaş Ekonomim gazetesinde harika bir atasözü ile açıklamış. “Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz.” Bakın bu ülkede biz neler gördük hatırlatayım.

2021 Aralık ayında faizleri düşürmeye devam edeceğiz diyerek kuru tırmandırıp gece yarısı KKM gibi saçmalıkla, vatandaşı yaktılar. Spekülatörler zaten olacakların tüyosunu almıştı ve onlara bir şey olmadı ama vatandaş keriz gibi silkelendi. Doları 9 liradan alıp 18 liraya çıkardılar, sonrasında bir gecede 12 liraya düşürdüler.

“Dolar 3 TL olsun Taksim meydanında anırırım, suratıma tükürün” diyen Cumhurbaşkanı Baş Danışmanları çıktı. Dolar 6 liraya geldiğinde, “Dolar 10 lirayı aşar” diyenleri mahkemeye verdiler, duruşma günü dolar 12 lira idi.

Hele damat beyin yine Ahmet Hakan’a verdiği bir röportaj vardı. “Siz maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz” diyerek aklınca dalga geçiyordu. “Ben dolara bakmıyorum” demişti. O zaman yazdım, Facebook’ta duruyor. “Damat bey dolara bakmıyor ama en kısa sürede arkasına bakmadan kaçacak ekonomi o hale geldi” 10 güne kalmadan “it izi at izine karıştı” dedi, kayınpederine haber veremeden sosyal medya üzerinden istifa etti.

Bir Merkez Bankası Başkanı olarak, sözünüz çok önemli ve değerli. Eğer matematiksel olarak saçma derken, kur kontrolünden çıkarsa, o zaman mahcup olursunuz. Mahcup olmakla kalmaz, çok kişinin de canını yakmış olursunuz. Spekülatörler için keriz silkeleme operasyonuna bilmeden de olsa yardımcı olmuş duruma düşersiniz. Bizim kaşarlanmış siyasetçiler yerinde oturmaya devam eder ama sizi bir kalemde harcalar.

Dediğiniz gibi, faiz gelecek enflasyonuna göre değerlendirilir ve yüzde 36 enflasyon hedefi için yüzde 50 faiz iyidir. Ama bu ülkede insanlar yıllardır hedeflenen enflasyon masalı ile kandırıldı. TÜİK’in yüzde 62’sini kâğıt üzerinde yüzde 36’ya düşürebilirsiniz ama ENAG’ın yüzde yüz 129’unu ya da apartman görevlisi Sadık abinizin gerçek enflasyonunu kaça düşürebileceğiniz önemli. Bir de 2024 bütçesinin harcama kalemlerini ve bütçe açıklarını incelediniz mi? Bu bütçe ile enflasyonu düşürmek pek de kolay görülmüyor. Ve ben öyle sanıyorum ki, birçok kişi yaşanan gerçek enflasyon ortamında teklif edilen yüzde 50’lik faizi matematiksel olarak saçma buluyor. Enflasyondan perişan olarak bir yurttaş olarak başarmanızı temenni ediyorum.

QOSHE - Hafize Gaye Hanıma açık mektup: Üç ince mesaj bir büyük hata - Meriç Köyatası
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hafize Gaye Hanıma açık mektup: Üç ince mesaj bir büyük hata

5 0
25.12.2023

Çok kişi tartıştı, konuştu, konuşmaya, tartışmaya, yorumlamaya devam ediyor. Nasıl olmasın ki, bir Merkez Bankası Başkanı bir gazeteciye özel röportaj veriyor. Bugüne kadar Türkiye’de bir Merkez Bankası Başkanının özel bir mülakat verdiğine tanık olmadık. Dünyada da bir örneği olduğunu sanmıyorum. Elbette yankıları olacaktır.

“İstanbul’da kiralık daire bulamadı, annesinin evine taşındı” ve “enflasyonu apartman görevlisi Sadık abiden” izlemesi magazin olarak ele alındı. Esasında bu iki ifadenin arkasında hem TÜİK’e hem de Cumhurbaşkanı dahil, kendisinden önceki ekonomi yönetimine ince bir gönderme var. Esas konuşulması gereken yerler buraları. Ama bir ifade daha dikkat çekiyor. “Enflasyonla mücadele konusunda vatandaş daha ne kadar kemer sıkacak” diyerek Mehmet Şimşek’in gaddar politikalarından kendisini ayırıyor. Üç tane ince mesaj… Bir de büyük hata var dedik.

“İnsanlar bu faize rağmen neden dövizden Türk lirasına geçmiyor matematiksel olarak saçma” diyor. İşte orada bana göre baltayı taşa vuruyor.

Merkez Bankası Başkanının açıklamalarındaki ana başlıklar bunlar. Ben de bu konular üzerine Hafize Gaye Hanıma bir açık mektup yazmak istedim. Paylaşıyorum.

FAİZ VE EMLAK PİYASASI: Sizin gibi üst seviye bir finansçıya söylemek haddim değil ama bazı temel bilgileri hatırlayalım. Yoğunluğunuzdan ötürü, tek tek ağaçlara bakmaktan ormanı göremediğinizi düşünüyorum. Para ve finans piyasalarında, tasarruf ve yatırım enstrümanları nelerdir? Mevduattır, hazine ve özel sektör tahvilleridir, hazine bonolarıdır, hisse senetleridir, yatırım fonlarıdır, bunlara bağlı türev kâğıtlardır. Sistemin kilit taşı da faizdir. Siz gelmeden önce bu ülkede öyle saçma sapan faiz politikaları uygulandı ki, yukarıda saydığım tasarruf ve finansal yatırım araçlarının çoğunluğu auta çıktı. En değerli finansal tasarruf ve yatırım aracı gayrimenkul oldu. İşte siz o nedenle İstanbul’daki gayrimenkul fiyatlarının Manhattan'dan yüksek olmasına şaşırıyorsunuz. Şaşırmayın. Bir nedeni bu. Belki de şaşırmış gibi görünüp toplumun çoğunluğuna, dolaylı yoldan gerçekleri anlatıyorsunuz. Bu durumda sizi kutlarım.

KARA PARA VE EMLAK PİYASASI: Diğer nedeni de Türkiye, OECD Mali Eylem gücü tarafından boşuna gri listeye alınmadı. Piyasada nereden geldiğini bilemediğimiz acayip büyüklükte bir kara para dolaşıyor. Bunun bir kısmı, sizin ödemeler dengesi bilançosundaki net hata ve noksanda görülüyor. Bir başka gösterge, toplumun yüzde 80’inin yoksulluk sınırının altında olmasına rağmen tüketimin artması. Geliri düşenlerin talebi artamayacağına göre, bir şekilde uyuşturucu baronundan sokaktaki torbacıya, mahalle arasındaki güzellik merkezine kadar kara para aklayıcılarının artan bir refahı söz konusu. Yeri gelmişken, enflasyonla mücadelede alım gücü düşen kesimlerin değil, bu........

© 12punto


Get it on Google Play