Zaman Değirmeni
Zamansız bir çığlıktı, yankısı sisler arasında kaybolan. Güneşini yitirmiş mevsimler gibiydi kendi içine kapanan. Yağmur saçlarıyla oynamıyor, rüzgâr yanağına dokunmuyordu eskisi gibi.
Bu, dalından düşen yaprakların, yuvasından uçan kuşların, evinden ayrılan çocukların, kendine yabancılaşan insanların hikayesidir.
Bu, kendi üstüne kapanan şehirlerin, ruhunu yitirmiş kentlerin hikayesidir. Bu, birbirinden pek bir farkı kalmayan geceyle gündüzün, iyiyle kötünün, güzelle çirkinin, doğruyla yanlışın hikayesidir. Bu, insanın hikayesidir; bu, hepimizin hikayesidir. Parklarda salıncaklar boştu ve çocuklar koşmuyordu sokaklarda. Deniz çok uzaklardaydı ve dalgaların sesi ulaşamıyordu ara sokaklardan daracık balkonlara. Gri bulutlar tembel tembel dolaşıyordu evlerden bozma apartmanların çatılarında.
Kuşlar yoktu, mavi yoktu, şarkılar susmuştu, gemiler gitmişti. İnsanlar bekliyordu, insanlar gülmüyordu, insanlar konuşmuyordu. Çaylar bardaklarda soğuyordu, sözler ağızlarda. Çocuklar sokak aralarında........
© Yeşilgiresun
visit website