Bu nasıl bir ülke, nasıl bir toplum? Bu toplumun yöneticileri, kurumları ve devlet aklı, politik düzeni nerede?

Arkadaş, bir ülkede her şey siyasi kavgaya dönüştürülür mü?

Her konu düz mantıkla, rastgele, bilir bilmez adamlarla televizyonlarda saatlerce tartışılır mı? Tartışılırsa o ülke bundan fayda görür mü?

Her şey lime lime dökülüyor. Hangi birine dokunsak oradan kriz ya da kavga edecek bir neden ortaya çıkıyor.

Buyurun, sadece birkaç günlük gündeme bakın.

HDP/ DEM Parti’yi Anayasa Mahkemesi neden kapatmıyor?

Soruya bak, sorun çözmeye bak.

Arkadaş, asıl sorun bölücü partilere izin veren, seçime girerek, sandıktan çıkmasına onay veren, Siyasi Partiler Kanunu değil mi? Bu partiler, Anayasa Mahkemesi’nin önüne gelebilmek için önce İçişleri Bakanlığı’na müracaat etmiyor mu? Müracaat için yasaların gerekli gördüğü belgeleri götürüp bakanlığa teslim etmiyor mu?

Ediyor.

Sonra partisini kurup en az 40 ilde örgütlenip, seçimlere girme hakkı kazanmıyor mu?

Kazanıyor.

Ardından aday listelerini YSK’ya teslim edip, yasaların izin verdiği ölçüde seçimlere katılarak propaganda yapmıyor mu?

Yapıyor.

En sonunda da seçilip parlamentoya gelip, bir de TBMM’nin iç tüzüğüne ve çalışma hukukuna göre komisyonlara üye vermiyor mu?

Veriyor.
Eee?

Siz, neden Anayasa Mahkemesi’ni bize tek suçlu olarak gösterip, bir de mahkemeye çemkiriyorsunuz?

Türk toplumunu akılsız falan mı sanıyorsunuz?

Zekâmızdan mı şüpheniz var?

Sahiden siyasi Kürtçülüğü önlemek istiyorsanız, öncelikle, az evvel saydığımız, parti kurmaktan tutunuz da, seçimlere katılmaya kadar lazım gelen tüm yasal süreçleri ta en başından engelleyip düzenlesenize.

Bunu yapmıyorsunuz. Milleti kandırmak, güya DEM Parti’ye karşıymış gibi görünmek için Anayasa Mahkemesi’ni suçlayıp, bir de zan altında bırakıyorsunuz.

Amaç?

Seçimlerde kitleleri kendi tarafınıza çekmek. Hepsi bu kadar. Asıl amacınız, ülkeyi kurtarmak, sorunu çözmek, millî birlik ve beraberliği sağlamak değil.

İşte bu mübarek ülke, bu vatansever halk, bunun için belini doğrultamıyor.

Bir başka örnek de şu: İkiyüzlülük.

Her alanda derin bir ikiyüzlülük var.

Buyurun size herkesin anlayacağı çok bariz bir örnek.

CHP, hem Atatürkçü ve hem de DEM ile siyasi iş birliği yapıyor.

Doğru.

Zaten yaptığını saklamıyor.

Peki, AKP de, binlerce insanımızın ve askerimizin ölüm emrini veren, bebeklerin dahi ölümünden sorumlu olan, PKK’nın kurucusu terörist başının mesajını seçim meydanlarında okutmuyor mu?

Okutuyor.

CHP’yi, DEM Parti’yle ilişki kurmaktan dolayı suçlayanlar, bunun daha kötüsü olan mahkûm teröristin meydanlardan yükselen sesine neden tek cümlecik de olsa itiraz edip ses yükseltmiyor? Bunu yapanları niçin seçimlerde sandığın dibine gömmüyor?

Çünkü samimi değiller ve aynı zamanda ikiyüzlüler.

Sana gelince başka, bana gelince başkalar.

Yanardöner adamlar.

Bize sağlam karakterli, olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan, liderlik kabiliyeti yüksek, tertemiz alnından ışıklar saçan, tarih bilinci yüksek, vatanseverliği tüm davranışlarında açıkça görülebilen, gerçek milliyetçiler lazım.

Kesinlikle bunlar değil.

Zaten amaçları sorun çözmek de değil. Öyle olsaydı, radikal tedbirler alır, tam zamanında müdahale eder, millî çıkarları korumada titiz davranırlardı.

Artık boş laflara karnımız tok.

QOSHE - Gerçek milliyetçiler lazım - Ahmet Gürsoy
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Gerçek milliyetçiler lazım

22 23
18.01.2024

Bu nasıl bir ülke, nasıl bir toplum? Bu toplumun yöneticileri, kurumları ve devlet aklı, politik düzeni nerede?

Arkadaş, bir ülkede her şey siyasi kavgaya dönüştürülür mü?

Her konu düz mantıkla, rastgele, bilir bilmez adamlarla televizyonlarda saatlerce tartışılır mı? Tartışılırsa o ülke bundan fayda görür mü?

Her şey lime lime dökülüyor. Hangi birine dokunsak oradan kriz ya da kavga edecek bir neden ortaya çıkıyor.

Buyurun, sadece birkaç günlük gündeme bakın.

HDP/ DEM Parti’yi Anayasa Mahkemesi neden kapatmıyor?

Soruya bak, sorun çözmeye bak.

Arkadaş, asıl sorun bölücü partilere izin veren, seçime girerek, sandıktan çıkmasına onay veren, Siyasi Partiler Kanunu değil mi? Bu partiler, Anayasa Mahkemesi’nin önüne gelebilmek için önce İçişleri Bakanlığı’na müracaat etmiyor mu? Müracaat için yasaların gerekli gördüğü belgeleri götürüp bakanlığa teslim etmiyor mu?

Ediyor.

Sonra partisini kurup en az 40 ilde örgütlenip, seçimlere girme hakkı kazanmıyor mu?

Kazanıyor.

Ardından aday listelerini YSK’ya teslim edip, yasaların izin verdiği ölçüde seçimlere katılarak propaganda........

© Yeniçağ


Get it on Google Play