menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İmralı, Rojava ve barış mimarisinin yeni çerçevesi

10 0
25.11.2025

Çünkü çökmeyen tek yapı yine halkların kendi yaşamını örgütleme çabası. Bu yüzden barış mimarisi denen şey dosyalarda duran cümlelerden ibaret değil. Masayı belirleyen şey Rojava’da yaşayan, düşen, kalkıp tekrar kuran bir toplumsal irade.

Sinan Cudi

Bazı tarihler vardır insanın omzuna görünmez bir ağırlık koyar. Kimseye bağırmaz ama hafızanın derin bir yerinde bir kapı sessizce açılır. 2024’ün 27 Kasım’ı böyle bir gündü. HTŞ Halep’e ilk darbeyi o gün vurdu. 8 Aralık’ta Beşar Esad yönetiminin devrilmesiyle sonuçlanan bu askeri hareketin birçok uluslararası güç ve bölgesel hesabın ürünü olduğunu çok geçmeden hepimiz gördük. Ama saldırının Kürtlerin hafızasında yön gösteren bir pusula olan 27 Kasım’da yapılması soru işaretlerini de çoğaltıyordu.

O günü sadece askeri bir operasyon diye anlatmak isteyenler çoktur şüphesiz. Ama hedef alınanın bir savunma hattından ziyade, Rojava’da on yıldır örülen yaşamın kendisi olduğunu herkes gördü.

Bugün geriye dönüp bakınca o saldırıyla kırılmak istenen şeyin şimdi bölgenin merkezine doğru geri döndüğünü görüyoruz. Bu bir ironi değil, tarihin dolaştığı karanlık koridorların içinden süzülüp gelen bir gerçeklik bence. Devlet aklı tıkanınca herkes aynı noktaya bakmak zorunda kalıyor.

Çünkü çökmeyen tek yapı yine halkların kendi yaşamını örgütleme çabası. Bu yüzden barış mimarisi denen şey dosyalarda duran cümlelerden ibaret değil. Masayı belirleyen şey Rojava’da yaşayan, düşen, kalkıp tekrar kuran bir toplumsal irade. O irade protokol maddesi gibi davranmıyor, nefes alan bir canlılık........

© Yeni Yaşam