Milas’tan Muğla’ya: İz bırakan yolculuk
Konya, Sultanhanı ve Aksaray’dan başladığımız Anadolu’ya tohum ekme yolculuğumuz Tekirdağ’a uzandı, oradan Ege’ye açıldı: Bodrum, Milas ve Muğla’nın bilinmeyen, gizli kalan, bastırılan İslâmî yönlerini keşfetmemize imkân tanıdı.
Ege’den Güneydoğu Anadolu’ya açıldık: Van, Bitlis, Tatvan, Siirt, Bingöl, Adana, Urfa ve Malatya’ya kadar uzanacağız pazartesiye kadar inşallah…
Bugün Muğla, Milas ve Bodrum izlenimlerimizi bu şehirlerimizin güzide isimleri üzerinden anlatıyor MTO Bursa temsilcimiz Nuri Gür Bey kardeşim. Sizleri bu güzel yazıyla baş başa bırakıyorum.
***
Ege’ye vardığımız andan itibaren, bizi karşılayan her yüz, her mekân, her adım; aslında yüzeyde görünenin ötesinde bir hakikati keşfetme arayışımıza açılan kapılar gibiydi. Milas’ta sabahın ilk anından beri yanımızda olan, bizi yönlendiren Oktay Açıcı Bey’in rehberliğinde adım attığımız bu toprakların tarihi dokusuna, ruhuna ve maneviyatına dair bir şeyler fısıldayan izlerin peşine düştük. Bu kadim şehir, yalnızca bir coğrafya değil; her köşesi asırların bilgisini, öyküsünü, insanlık tarihine ve ahlâkî değerlere dair saklanmış hazineyi barındıran bir başka âlemdi. Oktay abinin bize olan sıcak rehberliği, adeta bir yoldaşlığın en saf haliydi ve bu yolculuğun derin izlerini kavramamıza büyük katkıda bulundu.
Cemal Demirtaş Bey’in, en başından beri bizlere samimi ve içtenlikle sunduğu misafirperverlik ise bu yolculuğun duygusal derinliğine bir kapı araladı. Cemal abi, yalnızca bizi........
© Yeni Şafak
visit website