menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İsrail İstanbul’da yargılanır?

31 22
27.10.2025

İslam Dünyası Nereye? başlıklı Gaziantep Forumunun açılış paneli “Küresel Sistem Meşruiyetini Kaybetti mi?” sorusuna cevap arıyordu. Küresel sistemin meşruiyeti Gazze’den sonra çok daha fazla tartışılır hale geldi. Ancak yaşadıklarımızı ve küresel sistemin krizini meşruiyet bağlamına sıkıştırmak o kadar da münasip olmayabilir. Meşruiyet, gücün zor kullanımıyla değil, kabul görmesiyle ilgilidir.


“KÜRESEL SİSTEM MEŞRUİYETİNİ KAYBETTİ Mİ?”

Doğrusu, biz meşruiyeti öyle tartışırken, hatta küresel sistemin meşruiyetinin bittiğini bu kadar rahat ilan ederken yaşadığımız gerçekler, meşruiyetinin sonuna kadar tükenmiş olduğu söylenen güçlerin hâlâ büyük bir itibar gördüğünü söylüyor. Bir şeyleri mi kaçırıyoruz? Meşruiyeti yanlış yerde mi arıyor veya iddia ediyoruz?

Daha pratik bir yoldan giderek meşruiyetin tabiatını, dayanaklarını ve değişkenliğini birkaç sahne üzerinden düşünmek daha doğru olabilir. Birinci sahnemiz 60 yıl boyunca halkına kan kusturan haydut yönetimiyle baba ve oğul Esadların Suriye’deki serencamları.

Bir devletin içerde ve dışarıda meşruiyetini kaybetmesi için bütün şartlar yerine gelmişti aslında. İçerde 1 milyondan fazla insanı katletmiş, 15 milyon insanını yerinden etmiş, hapishaneleri insanlık dışı muamelelerin merkezi haline gelmiş rejim aynı zamanda ülkesinde ürettiği uyuşturucu zehri bütün dünyaya ihraç eden bir mafya düzeniydi. Ancak BM’de Suriye adına konuşma meşruiyetine sahip yine de son gününe kadar Esad olmaya devam etti. Hatta 14 yıl süren ve her aşamada dünyanın lanetlisi haline gelen Esad’ın iktidardaki dayanıklılığı ispatlanmış görününce Arap Birliği’nden İslam İşbirliği Teşkilatına ve birçok Avrupa ülkesine kadar herkes ilişkileri tekrar tesis etme yarışına girdi.

Esad meşruiyetini ahlak-dışı, hukuk-dışı duruş ve uygulamalarını değiştirerek değil, bilakis sadece yıkılmadığını göstererek yeniden tesis etmiş oluyordu. 8 Aralık’taki yıkılışını hiç kimse beklemiyordu. Bu yıkılış mukadder olduğunda ise bir anda tarihin kaydettiği en gayr-ı meşru yüzü ve boyutları ortalığa serildi. Onun yerine insanlık suçlusu Esed’e karşı halk mücadelesi veren HTŞ ve lideri Ahmet el-Şara’ın ABD tarafından ve uluslararası camia tarafından “terör örgütü” listesinden çıkıp bir ülke liderine dönüşmesi birkaç gün içinde gerçekleşti. Burada Esad için meşruiyeti temin eden veya sonradan yok eden şey nedir? Şara’da olmayan meşruiyeti tekrar tesis eden şey ne?

İkinci sahne Afganistan’dan.........

© Yeni Şafak