Batılılaşma mecrasında teselli ikramiyesi: Batılılar da zaten Türk’tür?
26
1
15.12.2025
Geçtiğimiz yıl dâr-ı bekâya uğurladığımız D. Mehmed Doğan vesilesiyle batılılaşma üzerine tekrar düşünmeye devam ediyoruz. Tam 50 yıl önce, 1975 yılında yayımlamış olduğu “Batılılaşma İhaneti” isimli kitabı hafızası ağır darbelerle silinmeye çalışılmış bir millete travma etkisi yapmış bu darbe esnasında yaşadıklarını hatırlatmaya çalışan cesur bir metindi. Bu siyasetin “ihanet” olarak nitelenmesi başlıbaşına önemli bir duruşu temsil ediyordu. O zamana kadar Türkiye’nin sözüm ona “çağa ayak uydurma”, “çağı yakalama” veya “reform” adına girdiği mecralara dair analizler süreci sanki “kendiliğinden” ve “zorunlu” olarak yürünmesi gereken bir seyr-ü süluk olarak görmüş, öyle anlatmıştır. Oysa bu sürecin içinde Türkiye’nin asırlarca savaştığı düşmana bir teslimiyet boyutu da vardı. O yüzden kitap bir uyarı, bir uyandırma çalışmasıydı ve beklendiği gibi de önemli bir yankısı, etkisi oldu. Gardropta aranan bir batılılaşma bu döneme dair önemli fragmanlardan biriydi. Ama başka boyutları da vardı. Mesela, bir milletin sırtından verilen milli mücadeleden hemen sonra milletin devre dışı bırakılıp bu millete savaştığı düşmanın kültürünün, kimliğinin (Batılılık) benimsetilmeye çalışılmasında en basit zeka düzeyinden bile görünen bir tuhaflık bir tezat vardı. Biz hangi ara Batılı olduk? Hangi ara bize evvelemirde Haçlılıkla özdeş bir kimlik olarak görünen Batılı olmaya bir değer atfedecek hale geldik? Üstelik Milli Mücadele zemininin üzerinde yükselen milliyetçilik, bağımsızlık, Türkçülük gibi temalar bizde çok güçlü bir milli duygu da uyandırmışken…Batılılaşma ile milliyetçiliği nasıl bağdaştıracaktık mesela? Bu nasıl bir milliyetçilikti ki, bizi topyekûn kendimize yabancılaştıracak, bizi şimdiye kadar olduğumuzdan bambaşka bir hale sokacaktı? Bu bağdaştırmayı halkın iradesiyle, halka dayanarak hatta halkın bir şekilde onayını alarak yapmanın bir yolu olamazdı. O yüzden her ne yapıldıysa “halka rağmen” yapıldı. Bazı kellelerin gitmesi muhtemel olmaktan çıktı, gerçek olarak yaşatıldı. ........
© Yeni Şafak
visit website