Mikado oyunu (2)
İtiraf etmeliyim ki, BM’nin kuruluşunun 80. sene-i devriyesi için yapılan toplantı, orada yapılan konuşmalar ve bunun hemen akabinde Beyaz Saray’da tertip edilen; Trump ve Erdoğan’ın başkanlık ettiği müzâkereler bu yazının ikinci bölümü için tasarladığı değerlendirmeleri yeniden şekillendirdi.
Evvela BM için bir şeyler yazmak istiyorum. Artık herkes farkında ki, II.Umûmî Harp sonrası kurulan tekmil yapılar ve bu dünyâyı idâre eden kâideler hızlı bir çöküş içinde. BM de bunlardan birisini meydana getiriyor. Âdeta su alan ve neredeyse yarı yarıya batmış bir gemide toplanıldı. Bunu küçümsendiğim zannedilmesin. Her ne kadar köhnemiş olsa da dünyânın ahvâline dâir tekmil muhasebeler, sağlamalar orada yapılıyor.
BM hâlâ en başat uluslararası forum olarak vazife görüyor.
Çok sayıda devlet başkanı, başbakan ve yüksek dereceli liderin yaptığı konuşmaların bilançosuna bakıldığında bu târihî toplantıda kesin olan bir şey var:
İsrâil faşizmi kesin olarak lânetlendi.
Türkiye Cumhûrbaşkanı Erdoğan kendisinden beklenen konuşmayı yaptı. Gazze kasabı Netanyahu’nun yaptığı konuşmada ortaya çıkan manzara, çoğunluğun salonu terk etmesi bunun nişânesi oldu. Hâsılı toplantı, kesin olarak İsrâil ve siyonizmin lânetlenmesiyle neticelendi. Bu da azımsanacak bir şey değil. Demek ki insanlıktan ümidi kesmemek için elimizde hâlâ bir şeyler var.
Türkiye-ABD müzâkerelerine gelince bunu husûsî olarak değerlendirmek icap ediyor. Evvelâ bir şeye dikkat çekmek istiyorum. Yaklaşık 2 saat devâm eden bu müzâkereler Türkiye’de henüz olgun bir tartışma zeminine taşınmış değil. Medyadaki değerlendirme programlarının bir kısmına baktım. Ortada iki temel görüş var. Muhalif kanadı temsil eden , kâhir ekseriyetinin derdi buradan iç siyâset için malzeme çıkarmak olan gazeteciler bu müzâkerelerin aslında müzâkere bile olmadığını,
Türkiye’nin ABD’ye mutlak teslimiyeti
mânâsına geldiğini iddia etti. Bu toptancı değerlendirmeyi, müzâkerelerin medyaya sızan kısmına bakıp yaptılar. Hâlbuki müzâkerelerin esas ve en uzun kısmı basına kapalı olarak yapıldı. Kimse içeride neler konuşulduğunu ve ne gibi anlaşmalar sağlandığını bilmeden bu hükmü veriyor. Buna mukâbil diğer kanattaki........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein