menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sanatın yolunda olanlar

19 0
11.12.2025

Önceki yazımızda, mimaride oran kelimesinden yapıdaki en küçük parçanın bütünle olan uyumunun kastedilmesindeki gibi, büyüklerimizin de idrake dahil olan güçlerin ona uyumunu kastettiklerini belirterek, Molla Sadrâ’nın idraki oluşturan güçler listesini örnek olarak zikretmiştik.

İdrakin cemaati ya da ümmeti olarak zikredebileceğimiz şuur, tasavvur, ezberleme, tezekkür, hatırlama, marifet, fehim, fıkıh, akıl, hikmeti… doğrusal bir hatta diziliymişçesine düşünebileceğimiz gibi, asıl İslam tasavvuruna uygunluğu nedeniyle bunları dairesel bir dizilişle de düşünebiliriz. Yani mezkur şuurla başlayıp ferasetle biten idrak dairesinin, ferasetle başlayıp şuurla bittiğini de söyleyebiliriz. Böylece başın sona sonun başa bitişmesi nedeniyle söz konusu güçler arasında öncelik ve sonralık ortadan kalkmış olacaktır.

Öte yandan tevhit sanatı özelinde, bu güçlerin de insan fıtratına yerleşik olduğunu yani şeriat ayrımı söz konusu olmaksızın bu güçlerin insanın -kendi nasibine tabi olarak- yaratılışına dahil bulunduğunu söylemeliyiz. Nitekim İslam tasavvurunda tevhidin 1. Zât, 2. Zâtın bir sıfatla olması demek olan isim, 3. Fiil; sûfîlerin lisanında da 1. Avâmın, 2. Havâsın, 3. Hâssu’l-havâsın tevhidi şeklinde üç aşamaya / unsura ayrılması bunu göstermektedir (Bkz.: Tabâtabâî, Tevhid Risaleleri, trc.: Kenan Çamurcu, İnsan, İstanbul 2010; Hâce Abdullah el-Ensârî el-Herevî, Tasavvufta Yüz Basamak - Menâzilü’s-sâirîn, trc.: Abdurrezzak Tek, Emin, Bursa 2017).

Tevhit anlayışındaki farklılaşmanın “akıl, idrak ve ilimdeki derece........

© Yeni Şafak