menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hayvan aklı

53 1
16.04.2025

İnsanların hayvanları evcilleştirmesi kim bilir ne kadar zaman almıştır.

Evcil hayvanların insanlarla dostluğu da bir o kadar zaman önce olmalıdır. Bu dostluk çok uzun zaman sürdü.

Daha düne kadar tarlayı sürüyor, tohumu ekiyor, harmanı kaldırıyor, ürünü ambara koyuyor idik.

Kimin sayesinde?

Öküz efendim, öküz.

Bu sebeple Veysel Baba şöyle demiştir: “İrençberler hoşça tutun öküzü.”

Bu hizmetleri at’la, katırla, mandayla, eşekle de yaptık. Onların da hatıramızda yeri vardır.

Günümüz toplumunda öküzün esamesi okunmuyor. Çocuklar, gençler öküzle ineğin farkını anlayamıyor.

Onlar artık sadece et ve süt için besleniyorlar.


Süt dedik de aklıma geldi.

Geçende bir belgeselde süt ineklerini gördüm. Akla ziyan bir manzara. Zavallı inekleri daha fazla süt almak için nasıl bir ıslah sürecinden geçirmişler ki, gövdeleri kadar memeleri oluşmuş.

Zaten bu hayvanlar sanayi toplumunun fabrika düzenine uyduruldular. Yem yiyor, süt veriyor, yatıyor, tekrar yem yiyor, tekrar süt sağma makinasına bağlanıyor.

Bir nevi makine.

İnek inek olmaktan çıkmış bir robot olmuş. Ben bu endüstrinin sütünün “süt” olduğuna inanmıyorum.


Konumuza dönelim.

İnsanlarla evcil hayvanların

(hatta tüm hayvanatın)

dostluğu tarım toplumunda kalmıştır.

Tarım toplumunun şehirlerinde insan topraktan kopmamıştır. Bizde, Anadolu’da bu durum yarım yüzyıl önce böyle idi. Şehirde her evin mütevazı bir bahçesi olurdu. Bu olmasa bile şehirlerin yanı başında mutlaka “

Bağlar

” diye bir semt olurdu.

Memur, tüccar, esnaf, zanaatkâr her zümreden aile yaz gelince bağlara taşınırdı. Bağı olmayanlar kiralardı.

(Buna sayfiye de........

© Yeni Şafak