Rabb'imiz Kehf suresi 46. Ayette: “Çocuklar dünya hayatının süsüdür” buyuruyor.

Hikaye odur ki, zengin bir ailenin fakir bir komşusu varmış. Evlerindeki mutluluğun sesi onlara ulaşırmış. Akşam olunca fakir ailenin evinde gülme ve saadeti duyunca zengin komşu gıpta edermiş.

Bir gün karısına: “Biz bu kadar zengin olduğumuz halde neden neşemiz yok.” Sen yarın fakir komşunun hanımına sor bakalım: ‘mutluluklarının sebebi ne ise biz de onlar gibi mutlu olalım.’

Kadın sabah olunca fakir komşuyu ziyarete giderek, konuşma sırasında evlerindeki saadetin sebebinden sual açmış. Fakir komşunun hanımı demiş ki: “Bizim küçük bir altın topumuz var. Akşam olunca ben efendime o da bana altın topu atarak oynar eğleniriz.”

Akşam olunca zenginin karısı meseleyi kocasına nakletmiş. Adam ertesi gün bir kuyumcuya giderek altın bir top sipariş vermiş. Topu aldığı günün akşamı karısı ile karşı karşıya oturup altın topu birbirlerine atmaya başlamışlarsa da hayal ettiklerini neşeyi bir türlü yakalayamamışlar.. Hatta madeni topun ağırlığı sebebiyle canları yanmış ve sert atışlar yüzünden topun isabet ettiği vücutları yer yer morarmış.

Sabah olur olmaz zenginin karısı alelacele fakirin hanımının kapısına dayanmış. “Biz senin dediğin altın topu yaptırdık. Fakat neşelenemedik” demiş. Fakir komşu: “ Ama komşum o bildiğin gibi bir top değil. Sarı saçlı masum bakışlı bir yavrumuz var. Biz ona ‘altın top’ diyoruz. Akşam olunca kâh benim kucağıma kâh babasına koşar ve bizi eğlendirir. Onunla meşgul olurken yorgunluğumuzu unutur, neşeleniriz” cevabını vermiş.

Çocuklar neşe ve sevinç kaynağı olarak yaratılmışlardır. Bir büyüğüm derdi ki: “Çocuklar ve dağlar insanın zehrini alır.” Gerçekten de öyle, çocuğunuz varsa ya da etrafınızda bir çocuk varsa birlikte geçirdiğiniz zaman diliminde hiçbir sıkıntınız kalmıyor. Tabii çocukla çocuk olunca.. Çocukları bir yük bir zahmet olarak görürsek, taşıyamıyoruz maalesef.

Bazen anne babalar akşama kadar çalışıp yorulunca çocuklara yeterli ilgiyi göstermekte zorlanıyorlar. Çocuk da eteğini çekiştiriyor, sesini yükseltiyor, daha çok hareketleniyor. Aslında “beni gör” diyor, “benimle ilgilen” mesajını veriyor. Onlarla yaptığınız aktiviteler kaliteli zaman geçirmek, çocuğun kalbini hem mutlu hem mutmain edecektir.

‘Çocukla çocuklaşmak’ demişken Asrı saadet’e birlikte uzanalım. Bir gün sevgili Peygamberimiz otururken, Hasan ve Hüseyin güreşmeye başlar. Hz. Peygamber gülerek “Ha gayret Hasan! Hüseyin’i yakala!” diye seslenir. Durumu gören hazreti Ali: Ya Resulallah Siz Hüseyin’i kayırmalı değil miydiniz? O daha küçüktür” diye sorar. Baksana Cebrail’de: “Ha gayret Hüseyin seni göreyim!” diyor.

Yine bir gün namazını eda etmekte olan Peygamberimizin omzuna torunu çıkar. Bu hali gören Hz. Fatıma hemen koşup çocuğu dedesinin sırtından alır. Selam verdikten sonra kızına dönen şefkatli dedenin ikazı ise manidardır. “Ya Fatma bıraksaydın da çocuk oyununu oynasaydı.”

Peygamber efendimizin hayatına baktığımızda çocukla çocuk olmayı her zaman tavsiye eden hatta hutbe sırasında dahî çocuklarla çocuklaşarak ümmetine örnek olan ve onları hiç bir yerde ve şekilde ciddiyete davet etmemiştir.

Bu arada üç aylara girmişken çocuklarımızla bu manevi atmosferi yaşayacakları bir alan oluşturmak, onlara bunun idrakini birlikte yaşamaya vesile olmak hem kaliteli bir müslüman olarak yetişmelerine sağlayacaktır hem de kaliteli bir zaman için bir fırsattır..

Evlerimizin neşesi, süsü altın toplarımızın ışıl ışıl parlaması dileğiyle.

QOSHE - EVİNİZDE BİR ALTIN TOPUNUZ VAR MI? .. - Medine Ekmekci
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

EVİNİZDE BİR ALTIN TOPUNUZ VAR MI? ..

4 0
20.01.2024

Rabb'imiz Kehf suresi 46. Ayette: “Çocuklar dünya hayatının süsüdür” buyuruyor.

Hikaye odur ki, zengin bir ailenin fakir bir komşusu varmış. Evlerindeki mutluluğun sesi onlara ulaşırmış. Akşam olunca fakir ailenin evinde gülme ve saadeti duyunca zengin komşu gıpta edermiş.

Bir gün karısına: “Biz bu kadar zengin olduğumuz halde neden neşemiz yok.” Sen yarın fakir komşunun hanımına sor bakalım: ‘mutluluklarının sebebi ne ise biz de onlar gibi mutlu olalım.’

Kadın sabah olunca fakir komşuyu ziyarete giderek, konuşma sırasında evlerindeki saadetin sebebinden sual açmış. Fakir komşunun hanımı demiş ki: “Bizim küçük bir altın topumuz var. Akşam olunca ben efendime o da bana altın topu atarak oynar eğleniriz.”

Akşam olunca zenginin karısı meseleyi kocasına nakletmiş. Adam ertesi gün bir kuyumcuya giderek altın bir top sipariş vermiş. Topu aldığı günün akşamı karısı ile karşı karşıya oturup altın topu birbirlerine atmaya başlamışlarsa da hayal ettiklerini neşeyi bir türlü yakalayamamışlar.. Hatta madeni topun ağırlığı sebebiyle canları yanmış ve sert atışlar yüzünden topun isabet ettiği vücutları yer yer morarmış.

Sabah olur olmaz zenginin........

© Yeni Meram


Get it on Google Play