İnsanoğlunun mayasında pek çok duygu vardır. Sevgi, şefkat, aşk, merhamet gibi güzel duygular hayatı Rabb’e ulaşmaya yol kılan davranışlara kapı aralar.

Fakat bu duyguların yanında nefret, kin, haset gibi kişinin imtihanı olan duygular da vardır. İnsanın en büyük imtihanlarından biri de bu duyguları yönetebilme becerisidir. Zira yönetilemeyen her duygu kişinin nimetine değil nikmetine yani cezasına yol açacaktır..

Bu bağlamda yönetilmesi en zor duygulardan birisi öfkedir. Toplumun geneline baktığımızda, insanlar patlamak üzere olan bir bomba gibi adeta. Yoğun bir öfke enerjisinin açtığı tahribatı gidermek için psikologların kapılarına aşındırıyoruz..

Gerçekten öfkelenen kişinin aklı ve vicdanı devre dışı kalıyor. Öfkelendiği zaman neleri kırıp döktüğünün farkına bile varamayacak kadar muhakeme yeteneğini kaybediyor. Bazen de geri dönüşü olmayan yollara saplanabiliyor..

Yaşadığımız hız çağında anne babaların imtihanı da öfkeyle oluyor. Çünkü yetişmesi gereken işler, mükemmel yapılması gereken roller, ebeveynlerin tahammülünü azaltmakta çocuğunu huzurla izleyecek sabrı ellerinden almaktadır..

Peki bunun sonucunda ne oluyor? Yere meyve suyu döken, bir eşyayı elinden düşürüp zarar veren çocuğuna öfke ile bağıran kızan hatta döven anne babalar ortaya çıkıyor. Şimdi dikkatinizi celbedecek bir hikaye ile devam edelim..

Hikâye odur ki, bir baba yeni aldığı kamyonuna bakmak için evinden çıktığında, üç yaşındaki oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle kamyonun kaportasına vurduğunu görür.

Kaportanın mahvolduğunu gören baba, sinirle oğlunun yanına koşar ve "bu ellerle mi yaptın bunu" diye bağırarak, çocuğunun eline çekiçle vurmaya başlar.

Biraz sakinleşince oğlunun kan içinde kalan ellerini fark eder. Hemen hastaneye yetiştirdiyse de, artık çok geçtir. Doktor, çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalışmış ama elinden bir șey gelmemiştir. Çocuğun iki elinin parmakları kesilmek zorunda kalır.

Çocuk ameliyattan çıkıp gözlerini açtığında, bandajlı ellerini fark eder ve gayet masum bir ifadeyle; "Babacığım, kamyonuna zarar verdiğim için çok üzgünüm" der ve sonra herkesin içini dağlayan şu soruyu sorar: “Baba parmaklarımı ne zaman çıkacak?”

Bu hikaye bize, mahvolan kaportanın, kopan parmakların aksine tamir olabileceğini hatırlatır. Tabii hiçbir kırılan eşyanın çocuğumuzun kırılan kalbinden daha değerli olmadığını da..

Öfkenizi kontrol edemiyorsanız, sinirlendiğinizde, ayakta iseniz oturun, oturuyorsanız yatın. Bu öneri sevgili Peygamberimizin tavsiyesidir. Hatta o güçlü enerjiden kurtulmak için abdest almayı tavsiye etmiştir..

Yeni yıla da girmişken, uhuletle suhuletle sükunetle geçirmeye niyetlendiğimiz güzel bir yıl olsun.

QOSHE - BİR PEYGAMBER ÖĞÜDÜDÜR “ÖFKELENME” .. - Medine Ekmekci
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

BİR PEYGAMBER ÖĞÜDÜDÜR “ÖFKELENME” ..

7 0
09.01.2024

İnsanoğlunun mayasında pek çok duygu vardır. Sevgi, şefkat, aşk, merhamet gibi güzel duygular hayatı Rabb’e ulaşmaya yol kılan davranışlara kapı aralar.

Fakat bu duyguların yanında nefret, kin, haset gibi kişinin imtihanı olan duygular da vardır. İnsanın en büyük imtihanlarından biri de bu duyguları yönetebilme becerisidir. Zira yönetilemeyen her duygu kişinin nimetine değil nikmetine yani cezasına yol açacaktır..

Bu bağlamda yönetilmesi en zor duygulardan birisi öfkedir. Toplumun geneline baktığımızda, insanlar patlamak üzere olan bir bomba gibi adeta. Yoğun bir öfke enerjisinin açtığı tahribatı gidermek için psikologların kapılarına aşındırıyoruz..

Gerçekten öfkelenen kişinin aklı ve vicdanı devre dışı kalıyor. Öfkelendiği zaman neleri kırıp döktüğünün farkına bile varamayacak kadar muhakeme yeteneğini kaybediyor. Bazen de geri dönüşü olmayan yollara........

© Yeni Meram


Get it on Google Play