MİSAL İDİK MESEL OLDUK
Geçen haftaki yazımda “İbadetlerimiz ahlaka dönüşüyor mu” diye sormuştum. O yazının giriş bölümünde Müslümanların güzel ahlaklı olması pek tabi bir hadisedir çünkü inançları bunu gerektirir demiştim. (“… Gerçek bir mümin en ahlaklı insandır. O, en faziletli, en erdemli bir kişiliğe sahiptir. Daha doğrusu bu sıfatlar onun inancının, ibadetinin, ahlakının bir parçası, bir neticesidir. Çünkü Müslüman şuna inanır: Allah (cc) vardır, birdir, eşi benzeri yoktur, gücüne, kudretine, ilmine sınır yoktur. Bunların yanında O Allah (cc), tüm iyiliklerin, tekmil güzelliklerin, sahibi, kaynağı ve membaıdır. Müminler de bu kaynaktan en fazla beslenen âdemoğullarıdır….”)
Teoride böyle iken pratikte (bilhassa son birkaç asırdır) böyle olmadığını okuyor, biliyor, görüyor ve gözlemliyoruz. Bu yazımda, bu tezi devletler ve şirketler bazında ele almak istiyorum. Konuya giriş yaparken birkaç soru yazalım;
1-İslam ülkelerinde yaşayan ve (o sebeple, bu nedenle fark etmez) zulme uğrayan, hakkı yenen sosyal sınıflar veya fertler, kurtuluşu nerede, hangi devlette, hangi kültürde, hangi kıt’ada arıyorlar? Asya’da mı Afrika’da mı? Almanya’da mı, Suudda’mı, Çinde’mi Rusyada’mı, Pakistanda’mı Türkiye’de mi? Müslümanlarda mı, Hristiyanlarda mı, Yahudilerde mi, Ateistlerde mi, İnançlılarda mı, Budistler de mi. Şintoistlerde mi, Brahmanlarda mı...? Kurtuluşu hangi inançta, hangi kültür ve medeniyette........
© Yeni Meram
visit website