İBADETLERİMİZ AHLAKA DÖNÜŞÜYOR MU?..
Mümin olan insanlar şuna inanırlar, gerçek bir mümin en ahlaklı insandır. O, en faziletli, en erdemli bir kişiliğe sahiptir. Daha doğrusu bu sıfatlar onun inancının, ibadetinin, ahlakının bir parçası, bir neticesidir. Çünkü Müslüman şuna inanır: Allah (cc) vardır, birdir, eşi benzeri yoktur, gücüne, kudretine, ilmine sınır yoktur. Bunların yanında O Allah (cc), tüm iyiliklerin, tekmil güzelliklerin, sahibi, kaynağı ve membaıdır. Müminler de bu kaynaktan en fazla beslenen âdemoğullarıdır. Rabbimiz tüm mahlûkatı (yani zamanı, mekânı, galaksileri; dünyayı, ahireti; hayvanatı, nebatatı; çölleri, dağları denizleri, havayı, toprağı, suyu ateşi; bedeni, canı, ruhu, kalbi, aklı …) insan, insanı da kendisi için yarattığını bildirmiştir. Allah’ımız, ilk insan Hz. Âdem'den son insana kadar tekmil âdemoğullarına, uymaları gereken emir ve yasakları, gönderdiği kitaplar ve Peygamberler aracılığı ile bildirmiştir. Buna göre son din İslam, son Peygamber Hz. Muhammed (sav), son Kitap Kur’an, son ümmet de Muhammed Ümmetidir. (Yani bizleriz)
YÜKÜMÜZ ÇOK AĞIR VAZİFEMİZ PEK YÜCE
Bu bilgileri kabul eden ve inanan bir insan, yüce bir idealin peşine düşmüş demektir. Bu büyük gaye de ona çok ağır bir vazife yüklemiştir. Allah (cc) o yüke “emanet” adını vermiştir. Dağların, taşların yüklenmekten kaçındığı bu emaneti mümin insan omuzlamıştır. Mümin, bu yükü kaldırdığı zaman dünyadaki en erdemli, en soylu, en faziletli, en iyi insan olur (olmalıdır). Olmuyorsa, yani tüm güzel ahlaklar (cesaret, cömertlik, çalışkanlık, temizlik, zalime karşı,........
© Yeni Meram
visit website