İslam'da tebliğin ilk adımı İslam'ın Müslümana yüklediği mükellefiyeti yerine getirmesiyle başlar. Sözü, özü, yüzü, gözü, söylemi-eylemi, davranış ve anlayışının kaynağı-referansı daima İslam olmalıdır. Eylem ve söylem arasında bir uyumluluk olmazsa, eylemle söylem çelişiyorsa mübelliğin muhatabı üzerinde sadece eyleminin etkisi görülecektir, söyleminin hiçbir mana ifade etmediği anlaşılacaktır.

Allah, Peygamberimizi peygamberlikle şereflendirmeden önce çocukluk gençlik ve erişkinlik dönemlerinde denemiş ve sınamıştır. İçinde bulunduğu Arap toplumuna onun Muhammed El-Emin sıfatını kazanma sürecini göstermiştir. Şöyle bir soru akla gelebilir; Allah ilmi ezelisi ile kimin peygamber olacağını bildiği halde sinemasına denemesine ne gerek vardır?

Allah'ın bütün peygamberleri insandır. İnsanüstü varlıklar değildir. Şayet insanüstü varlıklar olsaydılar o zaman insanların peygamberleri örnek almaları mümkün olmazdı. Allah insanların "iman ettik demekle denenmeden sınanmadan kurtulamayacaklarını ifade etmektedir." Bu anlamda Peygamberimizi de içinde bulunduğu toplumun getirdiği vahye iman etmelerini kolaylaştırmak adına peygamberini 40 yıl boyunca sınamış ve denemiştir. Allah'ın ilmi ve bilgisi ezelidir ve ebedidir. İlminin ezeli ve ebedi olması insanı imtihana tabii tutmasına mani değildir. Allah insanların hür iradesi ile tercihiyle işledikleri amellerine ve icraatlarına göre mükafatını ve cezasını verir. Allah'ın ilminin ezeli ve ebedi olması kullarının amellerine dayatma ve zorlama niteliği taşımaz.

İnsanların denendiği ve sınırlandığı konusuyla ilgili Kur'an'da pek çok ayet mevcuttur.

Ankebut suresi 2.-3. ayette Allah şöyle buyurur:

." And olsun, biz kendilerinden öncekileri de denemişken/sınanmışken insanlar, "İnandık" deyince, denenmeden/sınanmadan bırakılacaklarını mı sanırlar? Allah elbette doğruları ortaya koyacak ve elbette yalancıları da ortaya çıkaracaktır. İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler".

Yine mülk suresi 2. ayette Allah şöyle buyurur:

"O ki, hanginizin daha güzel işler yapacağını denemek/sınamak için ölümü ve hayatı yarattı. Kudreti dâimâ üstün gelen ve günahları çok bağışlayan yalnız O'dur."

Allah’ın kullarına ilminin ezeli ve ebedi olması ile birlikte cüzi iradesine müdahale etmiş olsaydı, bir başka ifade ile özgür iradeleriyle hareket-iş ve eylem yapamayacak olsaydı imtihan edilme sorumluluğu adil olmazdı. Tevrat'ta ve İncil’de bir son peygamberin geleceği adının da Ahmet olduğu ifade edilmiştir. Ancak bu peygamberin nereden hangi kavimden olacağı konusunda sarih bir bilgi yoktu. Bunu şuradan anlıyoruz. Peygamberimiz Mekke toplumunun ahlaken sosyal olarak şirazeden çıkmış bir toplum olduğunu biliyordu ve o toplum içinde huzur da duymuyordu.

Bu nedenle çoğu zaman yalnız kalmayı tercih ediyor, ıssız yerlere çekiliyor, muhakeme ve muhasebe yapıyordu. Hira Dağı’na gidişi de böyle bir tablonun oluşturduğu psikoloji üzerine gitmişti. Peygamberlik elçilik göreviyle Cebrail Aleyhisselam tarafından müjdelenmiş, oku emriyle kendisinin yaratılışına dikkat çeker mahiyette sorular ve düşündürücü muhakemeye sevk eden ayetleri tebliğ etmişti. Allah peygamberini adeta bir kitap olarak tanımlamış ve kendisini kendi kitabını okumasını emretmişti.

Alak suresi ilk 5 ayet:

"Yaratan Rabbinin adıyla oku! 2: O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yaratmıştır. 3-5: Oku! Kalemle (yazmayı) öğreten, (böylece) insana bilmediğini bildiren Rabbin sonsuz kerem sahibidir"

Peygamberimiz bu tablo karşısında çok korktu panikledi Allah'ın elçisi Cebrail Aleyhisselam rahatlattı teselli etti. Adeta ayaklarının dermanı kesilmişti, korku heyecan ve telaş içinde evine döndü hazreti Hatice onu teselli etti.

QOSHE - ALLAH'IN PEYGAMBERİMİZİ BİR İNSAN O.. - Kudsi Öncü
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ALLAH'IN PEYGAMBERİMİZİ BİR İNSAN O..

5 0
05.12.2023

İslam'da tebliğin ilk adımı İslam'ın Müslümana yüklediği mükellefiyeti yerine getirmesiyle başlar. Sözü, özü, yüzü, gözü, söylemi-eylemi, davranış ve anlayışının kaynağı-referansı daima İslam olmalıdır. Eylem ve söylem arasında bir uyumluluk olmazsa, eylemle söylem çelişiyorsa mübelliğin muhatabı üzerinde sadece eyleminin etkisi görülecektir, söyleminin hiçbir mana ifade etmediği anlaşılacaktır.

Allah, Peygamberimizi peygamberlikle şereflendirmeden önce çocukluk gençlik ve erişkinlik dönemlerinde denemiş ve sınamıştır. İçinde bulunduğu Arap toplumuna onun Muhammed El-Emin sıfatını kazanma sürecini göstermiştir. Şöyle bir soru akla gelebilir; Allah ilmi ezelisi ile kimin peygamber olacağını bildiği halde sinemasına denemesine ne gerek vardır?

Allah'ın bütün peygamberleri insandır. İnsanüstü varlıklar değildir. Şayet insanüstü varlıklar olsaydılar o zaman insanların peygamberleri örnek almaları mümkün olmazdı. Allah insanların "iman ettik demekle denenmeden sınanmadan kurtulamayacaklarını ifade etmektedir." Bu anlamda Peygamberimizi de içinde bulunduğu toplumun getirdiği vahye iman etmelerini kolaylaştırmak adına peygamberini 40 yıl boyunca sınamış ve denemiştir. Allah'ın ilmi ve bilgisi ezelidir ve ebedidir.........

© Yeni Meram


Get it on Google Play