Lâikliğin manası, bîtaraf kalmaktır
Tarihçe-i Hayat, s. 421
*
Nasıl ki hükûmet-i Cumhuriye “dini dünyadan tefrik edip bîtarafâne kalmak” prensibini kabul etmiş; dinsizlere dinsizlikleri için ilişmediği gibi, dindarlara da dindarlıkları için ilişmemesi o prensibin icabatındandır.
Tarihçe-i Hayat, s. 256
Nev-i beşerde hususan bu asr-ı hürriyette ve bilhassa medeniyet dairesinde, hemen umumiyetle hükümferma hürriyet-i vicdan düsturunu kırmak ve istihfaf etmek ve dolayısıyla nev-i beşeri istihkar etmek ve itirazını hiçe saymak kadar cür’etinizle, hangi kuvvete dayanıyorsunuz? Hangi kuvvetiniz var ki siz kendinize “lâdinî” ismi vermekle ne dine ne dinsizliğe ilişmemeyi ilân ettiğiniz halde, dinsizliği mutaassıbâne kendine bir din ittihaz etmek tarzında dine ve ehl-i dine böyle tecavüz, elbette saklı kalmayacak, sizden sorulacak. Ne cevap vereceksiniz?
Mektubat, s. 507
Eğer faraza, lâik Cumhuriyetin mahiyetini bilmeyen bir dinsiz dese: “Senin risalelerin kuvvetli bir dinî cereyan........
© Yeni Asya
visit website