|
Risale-i NurdanYeni Asya |
Üçüncü Madde: Hükûmetin daireleri içinde en ziyade hürriyetini muhafaza etmeye ve tesirat-ı hariciyeden en ziyade bîtarafâne, hissiyatsız...
27 Mart 1909 (14 Mart 1325, Volkan, Sayı: 86) Tarîk-ı Muhammedî (asm), şüphe ve hileden münezzeh olduğundan, şüphe ve hileyi îmâ eden...
Bütün kuvvetimle derim ki: Gazetelerde neşrettiğim umum makalâtımdaki umum hakaikte nihayet derecede musırrım. Şayet zaman-ı mazi...
Adliyede; adalet hakikati ve müracaat eden herkesin hukukunu bilâtefrik muhafazaya, sırf hak namına çalışmak vazifesi hükmettiğine binaendir...
1. En birinci ithamları, beni rejim aleyhtarı olarak telâkki etmeleridir. Malûmdur ki, her hükûmette muhalifler bulunur. Asayişe, emniyete...
Biraz da iki sultan hükmünde olan mazi ve istikbalin hasenat ve seyyiatlarını zikredelim: Mazi ülkesinde ekseriyetle hükümferma, kuvvet ve heva...
Müslümanların hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyedeki saadetlerinin anahtarı meşveret-i şer’iyedir. “Onların aralarındaki işleri istişare...
Bazı ufak tefek ilişmek de ondan ileri geliyor. İhtiyat her vakit olduğu gibi yine lâzımdır. Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anh iki defa...
Ecnebîlerin bir kısmı, nasıl kıymettar malımızı ve vatanlarımızı bizden aldılar, onun bedeline çürük bir fiyat verdiler; aynen öyle...
Zannetmeyiniz ki ben bu ders makamına size nasihat etmek için çıktım. Belki buraya çıktım, sizde olan hakkımızı dava ediyoruz. Yani Kürt...
On üç asır evvel Şeriat-ı Garra teessüs ettiğinden, ahkâmda Avrupa’ya dilencilik etmek, din-i İslâm’a büyük bir cinayettir ve şimale...
Şu zamanda bir adamın bir günahı bir kalmıyor; bazen büyür, sirayet eder, yüz olur. Bir tek hasene bazen bir kalmıyor, belki bazen binler...
Muhabbete en lâyık şey muhabbettir ve husumete en lâyık sıfat husumettir. Yani hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi temin eden ve saadete sevk eden...
Ey bu Cami-i Emevî’deki kardaşlarım ve kırk-elli sene sonra âlem-i İslâm mescid-i kebîrindeki dört yüz milyon ehl-i iman olan ihvanımız!...
Bu sıdk ve kizb, küfür ve iman kadar birbirinden uzak. Asr-ı Saadette sıdk vasıtasıyla Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın a’lâ-yı...
Sıdk, İslâmiyetin üssü’l-esasıdır ve ulvî seciyelerinin rabıtasıdır ve hissiyat-ı ulviyesinin mizacıdır. Öyle ise, hayat-ı...
Yeis en dehşetli bir hastalıktır ki, âlem-i İslâm’ın kalbine girmiş. İşte o yeistir ki, bizi öldürmüş gibi; Garbda bir-iki milyonluk...
Ben bütün kuvvetimle, hadsiz lisanım olsa, o hadsiz lisanlarla kasem ederim ki âlemi bu nizam-ı ekmel ile, bu kâinatı zerreden seyyarata kadar,...
Hem istikra-i tamme ile ve fenlerin tahkikatıyla sabit olmuş ki mahlûkat içinde en mükerrem, en ehemmiyetli, beşerdir. Çünkü beşer, hilkat-i...
Dersin başında, “Bir buçuk bürhanı davamıza şahit göstereceğiz” demiştik. Şimdi bir bürhan mücmelen bitti. O davanın yarı bürhanı...
Yoksa medeniyetin günahları, seyyiatları değil. Ki ahmaklar o seyyiatları, o sefahetleri mehasin zannedip, taklit edip malımızı harap ettiler...
Üçüncü Kuvvet: Yüksek şeylere müsabaka suretinde beşere yüksek maksatları ders veren ve o yolda çalıştıran; ve istibdadadı parça...
Yani, maddeten İslâmiyetin terakkîsinin kuvvetli sebepleri gösteriyor ki, maddeten dahi İslâmiyet istikbale hükmedecek. Birinci Cihet,...
İşte yüzer misallerinden iki misal: Birincisi: On dokuzuncu asrın ve Amerika kıt’asının en meşhur feylesofu Mister Carlyle, en yüksek...
Evet, hakaik-ı İslâmiyetin mazi kıt’asını tamamen istilâsına sekiz dehşetli mânialar mümanaat ettiler: Birinci, ikinci, üçüncü...
En dinsizi de, dine iltica etmeye mecburdur. Çünkü acz-i beşerî ile beraber hadsiz musibetler ve onu inciten haricî ve dâhilî düşmanlara...
Birinci Cihet olan manen terakkî ise: Biliniz: Hakikî vukuatı kaydeden tarih, hakikate en doğru şahittir. İşte tarih bize gösteriyor. Hatta...
“Ve hüve alâ külli şey’in kadîr.” Yani hiçbir şey Ona ağır gelemez. Daire-i imkânda ne kadar eşya var; o eşyaya gayet kolay vücut...
...Hadsiz vaziyetler içinde bir vaziyeti intihap etmek, bir tahsis, bir tercih, bir kasd ve bir irade ile olur; ve amd ve arzu ile tahsis edilir....
Hem icad ve ibda-i eşyada kemâl-i sühulet, bir ilm-i ekmele delâlet eder. Çünkü bir işte kolaylık ve bir vaziyette sühulet, derece-i ilim ve...
Hem bütün mevcudatta görünen muntazam miktarlar, hikmet ve maslahata göre biçilmiş şekiller, bir kazânın düsturuyla ve kaderin pergârı...
“Biyedihi’l-hayr.” Yani bütün hayrat Onun elinde, bütün hasenat Onun defterinde, bütün ihsanat Onun hazinesindedir. Öyle ise, hayır...
Evet, şu mevcudat, âyinelerdir. Fakat zulmet nura âyine olduğu gibi, hem karanlık ne derece şiddetli ise o derece nurun parlamasını...
“Ve hüve hayyun lâ yemût.” Yani hayatı daimîdir, ezelî ve ebedîdir. Mevt ve fenâ, adem ve zeval Ona ârız olamaz. Çünkü hayat, Ona...
“Ve yümît.” Yani mevti veren Odur. Yani hayatı veren O olduğu gibi, hayatı alan, mevti veren dahi yine Odur. Evet, mevt yalnız tahrip ve...
"Yuhyî." Yani hayat veren yalnız Odur. Öyle ise, her şeyin hâlıkı dahi yalnız Odur. Çünkü kâinatın ruhu, nuru, mâyesi, esası, neticesi,...
Hiç mümkün müdür ki Hakîm, Alîm bir Zat, bir ağacı gayet ehemmiyetle tedbir ve tasvir edip ve gayet derecede hikmetle idare ve terbiye...
Hiç mümkün müdür ki Hakîm, Alîm bir Zat, bir ağacı gayet ehemmiyetle tedbir ve tasvir edip ve gayet derecede hikmetle idare ve terbiye...
Ve şu bağistan-ı âlem içindeki küre-i arza bakıyoruz, görüyoruz ki bir bahçe şeklinde, rengârenk yüz binler süslü çiçekli nebatat...
Yedinci Fıkra: [...] Meali şudur ki: Sâni-i Zülcelâl, âlem-i ekberin heyet-i mecmuasında bir sikke-i kübrası olduğu gibi, bütün eczasında...
Altıncı Fıkra: “Hışmetühû fî zâke... [ilâ âhir]” ibaresidir. Meali şudur ki: Yani kâinatın heyet-i mecmuasında tezahür eden...
Dördüncü Fıkra: “San’atühû fî zâke... [ilâ âhir]” ibaresidir. Meali şudur ki: Sâni-i Zülcelâl’in âlem-i ekberdeki sanatı o...
Üçüncü Fıkra: “İnşâühû lizâke... (ilâ âhir)” Meali şudur ki: O Malikü’l-Mülk-ü Zülcelâl, âlem-i ekberi, bahusus küre-i arz...
Üçüncü Kelime “Lâ şerike lehû.” Şu kelimeyi, Otuz İkinci Sözün Birinci Mevkıfı gayet kuvvetli ve şaşaalı bir surette ispat...
İkinci Kelime: “Vahdehû.” İşte şu kelime sarih bir mertebe-i tevhidi gösterir. Şu mertebeyi dahi a’zamî bir surette ispat eden gayet...
İsm-i A’zam noktasında, tevhidin ispatına muhtasar bir işarettir. Birinci Kelime: “Lâ ilahe illallah”ta, bir tevhid-i ulûhiyet ve...
“Ve ileyhi’l-masîr.” Yani ticaret ve memuriyet için, mühim vazifelerle bu dâr-ı imtihan olan dünyaya gönderilen insanlar, ticaretlerini...
“Ve hüve alâ külli şey’in kadîr.” Yani O Vahid’dir, Ehad’dir, her şeye kàdirdir. Hiçbir şey Ona ağır gelmez. Bir baharı halk...
“Ve hüve hayyun lâ yemût.” Yani bütün kâinatın mevcudatında görünen ve vesile-i muhabbet olan kemâl ve hüsün ve ihsanın hadsiz bir...
“Yuhyî.” Yani hayatı veren Odur. Ve hayatı rızık ile idame eden de Odur. Ve levazımat-ı hayatı da ihzar eden yine Odur. Ve hayatın âlî...