Aniden kayıplara karışan Trabzon mebusu Ali Şükrü Beyin 27 Mart (1923) gecesi katledildiği sonradan anlaşıldı. Onun bir siyasî cinayete kurban gittiğine dair endişeler ise, ölümünden 2–3 gün sonra açığa çıktı.

Hükümet yetkililerine müracaat eden Ali Şükrü Beyin ailesi, onun iki günden beri kayıp olduğunu bildirdi. Meselenin Meclis gündemine gelmesi ise, hadisenin 3. günü, yani 29 Mart'ta ancak mümkün olabildi.

*

O günlerin şahidi olup, hatıra notlarında gelişmeleri kısmen de olsa aktarmaya çalışan önemli bazı şahıslar var. Bunların arasında Falih Rıfkı Atay, Rıza Nur ve Kılıç Ali gibi isimleri saymak mümkün.

Resmî tarih kitapları ise, bırakın olup bitenleri olduğu gibi aktarmayı, ne yazık ki pek çok doğruların kasten çarpıtıldığı harcıâlem birer doküman niteliği taşıyor.

Durum böyle olunca, yakın tarihimizin karanlık safhalarını hakkıyla aydınlatabilmek, hiç de kolay bir iş olmasa gerek.

Buna rağmen ümitsiz değiliz. Gelişmelere bu ümitle bakarak, Ali Şükrü Bey cinayetiyle ilgili bazı bilgileri sunmak istiyoruz.

*

Bu yazıda aktaracağımız bilginin kaynağı, yukarıda isimlerini sıraladığımız şahıslardan Kılıç Ali'nin hatıra notlarıdır.

O Kılıç Ali ki, Ali Şükrü Beyin en katı, en muannit muhaliflerinden biri olup, sayısız mazlûmu darağacına gönderen İstiklâl Mahkemelerinin cellât ruhlu bir üyesidir.

Kılıç Ali'nin 1955'te Sel Yayınları arasında çıkan "Hatıraları"nın 88–96. sayfalarında Ali Şükrü Bey cinayetine dair bazı safhaları anlatılıyor.

Aradan yüz yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen, hadisenin bazı bilinmeyen yönlerinin yanı sıra, Kılıç Ali, cinayetin Topal Osman tarafından planlanarak nasıl işlendiğini—kısmen de olsa—şöyle anlatıyor:

"29 Mart (1923) sabahı Meclis'e girdiğim zaman, manzara pek hazindi. Heyet-i Umumiyede (Meclis Genel Kurulunda) büyük bir heyecan vardı. Bazı mebuslar, Ali Şükrü Beyin kayboluşunu ve iki–üç gündür bulunamayışını (gaybubetini) siyasî bir şekle tasvir ederek, hükümeti şiddetle tenkid ediyordu. Bir yandan da, 'Bu gaybubet eğer siyasî ise, demek ki bu memlekette herhangi bir fikrin serdarı (öncüsü) ölecektir' diye imalı beyanatta bulunuyordu.

"Bu mebuslar, 'Biz mâsuniyet istiyoruz; mücadele etmeliyiz!' diye bağırıyorlar ve celâdet gösteriyorlardı."

*

Hatıra notlarında, cinayetle ilgili şüphelerin Osman Ağa üzerinde yoğunlaştığını kaydeden Kılıç Ali, soruşturma esnasında tesbit edilen delillerden birini de şöyle anlatıyor: "Ali Şükrü Beyin gaybubeti akşamı, Osman Ağanın Samanpazarı'ndaki evinden acı acı birtakım sesler işitildiğini, hatta bu iniltilere dayanamayan üst kattaki kiracıların korkarak evden kaçtıkları ve geceyi başka yerde geçirdikleri tesbit edildi."

Evet, mesele böylesine bir acı gerçeğin ifadesi ki: Topal Osman'ın üst kattaki komşuları, işkence ile katledilen Ali Şükrü Beyin iniltilerini duymaya tahammül edemeyip evlerini terk etmişler.

Bu kaçışın farkına varan Osman Ağa ise, onlara şu açıklamayı yapar: "Neden korkup kaçtınız? Bizim müfrezeden iki nefer münasebetsizlik yapmıştı. Onları iyice bir pataklayıp dövdüm."

Oysa, bir başka görgü tanığı da, o gecenin alacakaranlık sabahında eşya nakli bahanesiyle, Osman Ağanın kapısının önüne bir arabanın yanaştığını soruşturma heyetine anlatmıştı.

Bütün şüphelerin Çankaya Muhafız Komutanı Osman Ağanın üzerinde toplanmasından sonra, üzerine kuvvet gönderilerek vuruluyor; öldürüldükten sonra da her ihtimale kafası kesiliyor. Tâ ki, cinayetin arka planı aydınlatılamasın; nitekim, yüz yıldır da aydınlatılamadı.

QOSHE - Ankara’da ilk siyasî cinayet - M. Latif Salihoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ankara’da ilk siyasî cinayet

10 1
27.03.2024

Aniden kayıplara karışan Trabzon mebusu Ali Şükrü Beyin 27 Mart (1923) gecesi katledildiği sonradan anlaşıldı. Onun bir siyasî cinayete kurban gittiğine dair endişeler ise, ölümünden 2–3 gün sonra açığa çıktı.

Hükümet yetkililerine müracaat eden Ali Şükrü Beyin ailesi, onun iki günden beri kayıp olduğunu bildirdi. Meselenin Meclis gündemine gelmesi ise, hadisenin 3. günü, yani 29 Mart'ta ancak mümkün olabildi.

O günlerin şahidi olup, hatıra notlarında gelişmeleri kısmen de olsa aktarmaya çalışan önemli bazı şahıslar var. Bunların arasında Falih Rıfkı Atay, Rıza Nur ve Kılıç Ali gibi isimleri saymak mümkün.

Resmî tarih kitapları ise, bırakın olup bitenleri olduğu gibi aktarmayı, ne yazık ki pek çok doğruların kasten çarpıtıldığı harcıâlem birer doküman niteliği taşıyor.

Durum böyle olunca, yakın tarihimizin karanlık safhalarını hakkıyla aydınlatabilmek, hiç de kolay bir iş olmasa gerek.

Buna rağmen ümitsiz değiliz. Gelişmelere bu ümitle bakarak, Ali Şükrü Bey cinayetiyle ilgili bazı bilgileri sunmak istiyoruz.

Bu yazıda aktaracağımız bilginin kaynağı, yukarıda isimlerini sıraladığımız şahıslardan Kılıç Ali'nin hatıra........

© Yeni Asya


Get it on Google Play